Katliamın 30. yıl dönümünde Madımak Katliamı Hafıza Merkezi Projesi hayata geçti. Proje Koordinatörü ve Web Kreatif Yönetmeni Eylem Şen, “Proje hâkikatlerin toplumsal hafızada yer edinmesi için başladı” dedi.

Katledilen canlara gökyüzünde anıt
Sivas’taki Madımak oteli’nde gericilerin saldırısı sonucu 33 konuk ve 2 otel çalışanı yaşamını yitirmişti. (Fotoğraf: Depo Photos)

Öncü DURMUŞ

Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu’nun Madımak Katliamı Hafıza Merkezi projesi hayata geçti.Dijital kütüphanesi 10 Haziran’da açılan projede oluşturulan kütüphanenin içerisinde kitaplar, makaleler, dergiler, dava dosyaları, raporlar, fotoğraflar, mektuplar, şiirler, videolar, biyografiler bulunuyor. Bunların yanında proje kapsamında sanal müze, belgesel, web belgesel, sözlü tarih görüşmeleri ve röportajlar da yer aldı.

Proje Koordinatörü ve Web Kreatif Yönetmeni Eylem Şen projeyi BirGün’e anlattı. İlk olarak projenin tamamının bitmediğini dile getiren Şen, Eylül ayında sanal müzeyi, kasım ayında belgeseli ve aralık ayında da web belgeselini bitirmeyi hedeflediklerini belirtti.

Sanal Müze’nin yönetmenliğini yapacak olan Şen, “33 Canın ailelerinin, dostlarının yardımı ile bulduğumuz eşyalarının 3D yapımı ile otelin içerisinde bulunan odaların 360 derece dönmesi ile hayata geçecek sanal bir proje olacak” dedi.

Öte yandan Belgeselin yönetmenliğini Ümit Kıvanç, WEB BELGESEL yönetmenliğini Yücel Tunca, Sözlü tarih görüşmeleri ve röportajları da Şükrü Aslan yapacak.

YÜZLEŞME ÇAĞRISI

Madımak Katliamı’nın ‘münferit’ bir olay olmadığını söyleyen Şen şu ifadeleri kullandı: “Madımak 90’ların faili meçhul, toplu öldürme suçlarının bir halkası olarak gerçekleşen, bu coğrafyada ezilenlere, ötekilere yönelik devlet suçlarından biridir. Madımak Katliamı Hafıza Merkezi de bu noktadan hareketle suçu işleyenler ve suçu yaratan siyasi iklimle hesaplaşmak için toplumsal bir hafıza yaratma amacı ile yola çıktı. Bu anlamıyla Madımak Katliamı Hafıza Merkezi, hakikatlerin toplumsal hafızada yer edinmesi, dünyaca tanınması ve gelecek kuşaklara aktarılması için kuruldu.”

SİS PERDESİ KALDIRILMALI

30 yıldır takınılan tavrın ise tam anlamıyla kayıtsızlık olduğunu kaydeden Şen, "Böylece toplumda Aleviler özelinde tüm ötekilere yönelik nefret suçunun zeminleri döşendi, şiddet meşrulaştı ve toplu öldürme toplum nazarında normalleştirildi. Alevilerin ‘Utanç Müzesi’ talebine rağmen Madımak Oteli ‘Bilim ve Kültür’ merkezi oldu. Neyin bilimi? Neyin kültürü? Madımak Katliamı’nın üzerindeki sis perdesi kaldırılmadığı, katliama dair hakikatler ortaya çıkarılıp toplumsal yüzleşme yaşanmadığı sürece de bu katliam demokratik bir toplumsallaşmanın önünde engel, tehdit ve açık bir yara olarak durmaya devam edecektir” diye konuştu. 

SUÇLULAR ORTAYA ÇIKMADI

Şen, Madımak katliamının bir pogrom olduğunu belirterek, “Madımak pogromunun tarihsel kökenleri, nefret söylemi, kitleyi manipüle eden ve uygulanan faşizm var. Bu sebeple yaşanan bu katliam bir devlet suçu olsa da sadece bunu belirtmek yetersiz kalacak. Saldırıda şeriatçılar, ülkücü işaretleri yapan faşistler, katliama zemin hazırlayan ve hedef gösteren basın, katliamda rol oynayan siyasetçiler var. Tüm bunlara rağmen ise asıl suçlular ortaya çıkarılmadı, öldürme eylemine katılan tüm suçlular tespit edilmedi, yakalananların hepsi hak ettikleri cezaları almadı” İfadelerini kullandı.

Öte yandan da tarihsel olarak bir inkârcılığın geliştiğini belirten Şen, “Dünya’nın pek çok yerinde yaşanan soykırımlara ve pogromlara dair inkârcılık, yasal olarak suç sayılır. Maalesef bizim ülkemizde ise böyle bir suçlama yok. İnkârcılık, katliamların unutulmasını oluşturan zeminlerdir. Bugün Madımak Pogromu sonrasında ses çıkarmayan, katliama katliam diyemeyen, devlet görevlilerinden, siyasetçilere, bütün bu kesimler inkârcılık ile topluma karşı büyük bir suç işliyorlar" dedi.