İspanya’da hükümet sürecin başından beri sürü bağışıklığı yaklaşımını benimsedi, yaşamını yitirenlerin sayısı 100 bini aştı. Kaynaklar büyük şirketlere değil, toplum sağlığı önlemlerine aktarılsaydı, bugün o insanların birçoğu hayatta olacaktı.

Kaynaklar halka değil, şirketlere

Alice Summers

İspanya’da koalisyon hükümetinin Şubat ayında duyurduğu plana göre İspanya’da şirketlere 11 milyar avro aktarılacak. Ödemeler, 40 gün içinde başlayacak.
İspanyol Sosyalist İşçi Partili (PSOE) Başbakan Pedro Sanches’in söylediğine göre kabine tarafından geçen hafta yayınlanan kurtarma paketi bilhassa turizm sektörüne, restoranlara, barlara ve kültür tesislerine yoğunlaşacak. Geçtiğimiz sene İspanya’nın turizm sektörünün 1970’lerden bu yana gördüğü en kötü yıl oldu. Sektör geliri 2019’a kıyasla %75 düştü. İspanya ekonomisi 2020 yılında yüzde 11 daraldı.

Yeni destek tasarısı, bir dizi kurtarma paketinin bir parçası olsa da, devlet destekli krediler yerine ilk kez şirketlere doğrudan kaynak aktarılacak. İspanyol devleti bugüne kadar büyük şirketlere 120 milyar €’luk kredi desteği sağladı, ulaştırma ve ağırlama sektörlerine 51 milyar avro, imalat sanayine 24 milyar avro destek sağladı. Milyarlarca avroluk kaynağın İspanyol şirketlerine karşılıksız verilecek olması, ülkede ‘eve kapanma’’ önlemlerini finanse edecek para olmadığı iddialarını boşa çıkarıyor. Halbuki salgın boyunca burjuvazinin kazancı zedelenmesin diye işçiler ofislerde, fabrikalarda ve diğer işyerlerinde can güvenliği olmadan çalışmaya zorlandılar.


EBEVEYNLER İŞE GİTSİN DİYE OKULLAR AÇILDI

Ebeveynler işe gidebilsin diye çocuklar, öğretmenler ve diğer eğitim sektörü çalışanları kalabalık sınıflara doluşturuldular. Tabii böylece salgının yayılması için ideal koşullar yaratılmıştı oldu. İspanya’da toplam 3.2 milyon koronavirüs vakası görüldü. Bu da ülke sıralamasında İspanya’yı 8. sıraya koyuyor.

Yeni kurtarma paketi üç ayrı fondan oluşuyor. 3 milyar avroluk ilk fon İspanyol şirketlerinin borçlarını yapılandırmak için kullanılacak ve kamu bankası Instituto de Crédito Oficial (ICO) tarafından yönetilecek. Şirketler bu fona 2021 sonuna kadar başvurabilecek. Bu fondan yararlananlara yüzde 80 oranında devlet garantisi verilecek. İkinci fona ayrılan 1 milyar avro ise orta ölçekli işletmelere sermaye desteği şeklinde kullanılacak. Fonu, COFIDES isimli kamu finansman şirketi yönetecek. Şirketlerin iflasını önlemek için tasarlanan bu fonun işleyişine göre, devlet kurtarılan şirketlerde geçini olarak ‘hissedar’ pozisyonunda olacak.

STRATEJİK ÖNEMLİ KURTARMA PLANLARI

Kurtarma planının işleyişi, PSOE-Podemos koalisyonunun geçen yılın temmuz ayında ‘stratejik önem taşıyan’ şirketleri kurtarmada izlediği yola benziyor. Bu paket devlet kontrolündeki holding şirketi SEPI tarafından yönetilmiş ve ilk icraat Air Europa havayolu şirketine 475 avro hacminde kredi kullandırmak olmuştu.

SEPI o zamandan bu yana büyük şirketlere milyonlarca avro para dağıttı. İnşaat ve mühendislik şirketi Duro Fulguera (120 milyon), havayolu şirketi Plus Ultra (52 milyon), ve önümüzdeki ay tamamlanacak süreçte çelik sanayi şirketi Celsa’ya 550 milyon kaynak sağlandı.

11 milyar avroluk kurtarma planının son bileşeni ise ‘Küçük-Orta Büyüklükteki İşletmelere’ (KOBİ) ve serbest meslek çalışanlarına aktarılacak 7 milyar avroluk kaynaktan oluşuyor. Bu fon ile aktarılan kaynaklar da geri ödemesiz doğrudan yardımlar şeklinde olacak ve fon İspanya’nın 17 özerk hükümeti tarafından yönetilecek. Fonun ‘sabit giderler’ ya da borç ödemeleri için kullanılması öngörülüyor – fatura, kira giderleri, tedarik maliyetleri ya da çalışan maaşları gibi.
PSOE-Podemos koalisyonu, kurtarma paketinin öncelikli olarak serbest meslek çalışanlarını ve KOBİ’leri hedeflediğini söylese de aslan payını yine büyük şirketler alacak. Serbest meslek çalışanlarının alabileceği azami destek miktarı 3000-4000 avro arasında değişiyor. Bu miktarın salgın dolayısıyla neredeyse tüm gelirini yitiren yüz binlerce işçiye çare olamayacağı açık.

Yeni destek paketine ‘yenilikçi’ bir görünüş kazandırmak isteyen koalisyon şirketlerin önüne bazı ‘göstermelik’ koşullar da koyuyor. Yönetici maaşlarına zam yapmamaları talep ediliyor, vergi beyanında gecikmemiş olmaları gerekiyor ve vergi cennetlerinde faaliyetleri olmadığını da kanıtlamaları isteniyor. Destek paketinden yararlanacak şirketlerin Haziran 2022’ye kadar faaliyette kalacaklarını da taahhüt etmeleri isteniyor.

Kurtarma planının ilk taslağına göre şirketlere 2 milyar avro aktarılacaktı, fakat sonraları bu miktar 7 milyar avroya çıkarıldı. Podemos’un taktiksel itirazı, doğrudan destek miktarının 8 milyar avroya çıkarılmasını talep ediyordu. Oluşan görüş ayrılığı üzerine PSOE hükümeti miktarı önce 5 milyara, sonra da 7 milyara çıkardı. 11 miyar avroluk fonun ne kadarının doğrudan şirketlere transfer edileceği üzerine yaşanan görüş ayrılığı hükümetin kapitalizm yanlısı, işçi karşıtı eğitimlerini açığa vuruyor. İspanya’nın şirket sahiplerine milyarca avro aktarmakta çekinceleri yok, yalnızca kanyağın ne şekilde aktarılacağı üzerine söz sahibi olmak istiyorlar. Podemos lideri Pablo Iglesias geçtiğimiz Kasım ayında PSOE ile benzer bir söz dalaşına girmişti çünkü partisi Avrupa Birliği’nin ultra-zenginlere aktaracağı kurtarma fonunu yöneten komisyonun dışında bırakılmıştı. Tartışmalar üzerine Iglesias kısa süre içinde komisyona dahil edildi.

BURJUVAZİYE VERİLEN DESTEK EMEKÇİYE YOK

Bir yanda burjuvazi milyarlarca avro destek alırken, diğer yanda salgının başlangıcından bu yana işini yitiren bir milyon işçi var. Ülkede toplam işsiz sayısı 4 milyona ulaştı, bu da 2013 yılından bu yana kaydedilen en yüksek rakam. 900 bin işçi ise zorunlu izne ayrılmış durumda. İşe dönmeleri hiç mümkün olmayabilir.

İspanya’da ortalama maaşlar da düşüş eğiliminde. Mart ayından bu yana yüzde 3,1 düşüş kaydedildi. Bu, 50 yıldır yaşanan en sert düşüş anlamına geliyor.

Başbakan Sanchez’in geçtiğimiz ay açıklamak zorunda kaldığı rakamlara göre, İspanya’da yaşayan çocukların dörtte birinden fazlası yoksulluk riskiyle karşı karşıya.

PSOE-Podemos hükümeti işçilerin evde kalıp, gelir güvencesiyle yaşamalarına imkan sağlamak, sağlık altyapısına ve personeline yatırım yapmak yerine sürecin başından beri sürü bağışıklığı yaklaşımını benimsiyor, yalnızca adı konmuş değil. Sene başında vaka ve ölüm sayıları tırmanırken sözde ‘sol’ hükümet hayat kurtaracak karantina uygulamalarına geçmeyi reddetti ve kısıtlı önlemler yürürlüğe koyarken son sözü yerel yönetimlere bıraktı. Neticede İspanya’da salgın dolayısıyla yaşamını yitirenlerin sayısı 100 bini aştı. Kaynaklar büyük şirketlere değil, bilimsel verilere dayalı kapanma politikalarına ve yaşamsal önem taşıyan toplum sağlığı önlemlerine aktarılsaydı, bu insanlardan birçoğu şüphesiz hayatta olacaktı.

Çeviren: Fatih Kıyman
Kaynak: WSWS