Kazakistan hükümeti ve rantiye sınıf, ülkedeki LPG kıtlığının üstesinden gelmeyi düşünmedi. Fiyat ‘liberalizasyonu’ ülkenin rantiye sınıfını, işçi sınıfının yoksulluğu pahasına adaletsiz bir şekilde zenginleştirme yönünde atılmış bir adımdı.

Kazakistan’da kapitalizm ve sınıf savaşı

Balihar SANGHERA - Elmira SATYBALDIEVA

Petrol zengini Kazakistan’daki protestoların temelinde, işçi sınıfının sefaleti pahasına zenginleri ve güçlüleri nemalandıran "serbest" piyasa reformları yatıyor. Rant düzeninin yıkıcı etkilerini gözler önüne seren krizin merkezinde temel bir soru duruyordu: Kazakistan'da ne tür bir ‘serbest’ piyasa ve kapitalizm işliyor?
Neoliberalizmin destekçileri için, ‘serbest’ piyasa ekonomik aktörlerin devlet kontrolü olmadan rant elde edebilme serbestisidir. Rant; kredi parası, toprak, perakende, doğal kaynaklar, dijital platformlar ve patentler gibi kıt kaynaklara sahip olma ve onları yönetmekten kaynaklı gelirlere işaret eder. Bu “serbest" piyasa idealinden Kazakistan bankaları, emlakçılar, petrol, gaz ve maden şirketleri, yani aslında kolektif olarak bilinen ismiyle rantiye sınıfı faydalanmıştır. Rant, daha geniş toplum kesimlerinde fiyat enflasyonu, borç ve güvencesizliğe katkı sağlamaktadır.


ARTI DEĞERİN GASPI

Bu rantiyeler başkalarının ürettiği artı değeri kısmen hortumlayarak gelir elde ederler. Bu, kazanılmamış (hak edilmemiş) gelirdir ve bu sağlanan rant daha geniş toplum kesimlerinde fiyat enflasyonu, borç ve güvencesizliğe katkı sağlamaktadır. Gelirleri asalaklığa dayalıdır ve toplumun çoğuna zararları vardır.
Ayrıca, kapitalizm servet oluşturmaya değil rant elde etmeye dayalıdır. Bu sistemde üreticiler değil rantiyeler, düzenleyici kurullar ve devlet zoru yoluyla ekonomik ve politik pratik ve kurumlara hâkimdir. Rantiye kapitalizmin bir ekonomik düzen olarak ortaya çıkışı Kazakistan'da gelir eşitsizliği ve plütokrasiyi üretmiştir.

İşin asli şu ki, Kazakistan hükümeti ve rantiye sınıf, ülkedeki LPG kıtlığının üstesinden gelmeyi düşünmemiştir. Fiyat 'liberalizasyonu' ülkenin rantiye sınıfını işçi sınıfının yoksulluğu (kırsal göçmenler ve işsizler) pahasına adaletsiz bir şekilde zenginleştirme yönünde atılmış başka bir adımdı.

2019 yılında eski başkan Nursultan Nazarbayev'in damadı ve ülkenin en zengin insanlarından biri olan Timur Kulibayev, milli şirket KazMunaiGas'a ait geniş bir petrol istasyonları ağını özelleştirdi. Devletin geliri firmaya aktarılırken o da LPG'ye verilen sübvansiyonlardan faydalanıyordu. Sonrasında tavan fiyat kaldırıldığında, müşterilere daha fazla fiyattan mal satma özgürlüğünden faydalandı.

POLİTİK TİYATRO

Başkan Tokayev protestocuları itibarsızlaştırmak ve gayrımeşru ilan etmek adına, geçmişte işçi sınıfının meşru ekonomik taleplerini zalim bir şekilde yasaklamayı meşrulaştırmak için kullanılan bildik bir taktikle onları 'terörist ve haydut' ilan etti.

Birkaç gün sonra kararname yenilendiğinde Başkan Tokayev daha uzlaşmacı bir tonla konuşacaktı. Selefi Nazarbayev'in ülkedeki süper zenginleri nasıl büyüttüğünü vurguladı. Aynı zamanda zengin ve güçlülerin sosyal bir fon üzerinden halka katkı sağlamasını talep ederek servetin yeniden dağıtılması gerektiğini belirtti.

Ancak bu sadece; devletin stratejik seçiciliği ve sürdürülebilir ekonomik ve sosyal kalkınma üzerinden yatırımcı ve rantiyelerinin kısa vadeli çıkarlarına yönelik önyargıyı maskeleyen politik bir tiyatrodur.

Bu sınıf savaşı içerisinde fiyat artışından etkilenmeyen bazı orta sınıf yurttaşlar sadece seyirci kaldılar ya da isyanın kendisinden rahatsız olmuş görünüyorlardı. Bazıları ise Rusya'dan gelen "barış" güçlerinin kanun düzenini çabucak düzeltebileceklerini umdular. Hükümetin başlangıçta daha fazla güç kullanarak isyanı bastırması gerektiği düşüncesindeydiler.

Kazakistan Sosyalist Hareketi’nin yurtdışında yaşayan eş-lideri Aynur Kurmanov, rantiyeciliğe karşı ayaklanmada toplumsal dayanışmanın eksikliğinden şikâyet ediyordu. Ülkede plütokratlar, rantiyeler ve Sovyet sonrası devletlerin işçi sınıfı hareketini ikna etmek veya bastırmak için daha iyi örgütlü olduğuna dikkat çekti: Güncel protesto dalgasını da idealize etmemelisiniz. Evet, işçilerin öncü rolünde olduğu işsizler ve diğer toplumsal gruplar tarafından desteklenen bir toplumsal taban hareketi söz konusu. Ancak özellikle işçilerin kendi partisi, sınıf sendikaları ve çıkarlarını tam olarak karşılayacak açık bir program olmadığı için, bu hareket içinde çok farklı güçler de devrede. Kazakistan’da var olan sol gruplar daha çok dar kümeler şeklindedir ve olayların gidişatına ciddi bir şekilde etki edemezler. Oligarşi ve dış güçler de bu hareketi çalmaya veya en azından kendi amaçları için kullanmaya çalışacaklardır.

NEOLİBERAL YAĞMA

LPG fiyat zammı rantiye kapitalizmin hakikaten önemli bir özelliğini vurguladı: Hükümetin rant yaratma ve sağlamada önemi ile yabancı ve yerli rantiyeleri imtiyaz sahibi kılınması. Kazakistan hükümeti 1990’lardan bu yana petrol ve gaz sektöründe özel tekelimsilere dayanan asalakça bir ekonomik sistemi şekillendirdi. Bir avuç ABD’li, Avrupalı ve Çinli petrol üreticisine doğal kaynaklar üzerinde kârlı mülkiyet hakkını sunarken, birkaç yerli ve yabancı petrol satıcısına da kazancı yüksek dağıtım ve perakende haklarını sağladı.

Hükümet bu petrol şirketlerine yönelik emek ve çevre sömürüsü pratiğine ve rekabetçiliğe dayanmayan piyasa davranışlarına dair eleştirilere kalkan olarak hizmet etti. Aynı zamanda uluslararası yatırım anlaşmaları, tahkim mahkemeleri ve güçlü devlet bağlantıları yoluyla kamulaştırmadan korunan petrol şirketleriyle yapılan cömert üretim paylaşımı anlaşmalarıyla rantlarını da vergiden muaf tuttular. Üstüne üslük, petrol şirketleri devlet sübvansiyonlarından da faydalandı. Rantiye sınıfı, risk ve katkılarıyla da büyük oranda orantısız olan büyük ödülleri de başarılı bir şekilde özelleştirdi.

Kazakistan’da yaşanan son olaylar üzerine hissettiğimiz öfke ve korkunun da; hak edilmemiş gelir, eşitsizlik, güvencesizlik ve toplumsal sıkıntıları meşrulaştırıp normalleştiren rantiyeciliğin nasıl bir ekonomik norm olduğunu anlayarak şekillenmesi gerekiyor. Rantiyecilik, hepsi de yasal hale getirilmiş ve meşrulaştırılmış pek çok gelir yetkisi ve ekonomik dışlama şekillerinden oluşmaktadır.”

Zaten ancak bu kısmı anlaşıldığında, var olan ekonomik düzen eleştirel olarak değerlendirilebilir ve ekonomi halkın ihtiyaçlarına hizmet edecek ve refahlarını sağlayacak şekilde dönüştürülüp demokratik bir hale getirilebilir.

BirGün Çeviri Kolektifi tarafından Counterpunch’tan çevrilmiştir.