Yarın 1 Mayıs. İşçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü…İşçi Bayramı…

Yarın 1 Mayıs. İşçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü…
İşçi Bayramı…
1886 1 Mayısı’nda ABD’nin (Şikago) Luizvil kentinde sekiz saatlik iş günü talebine yönelik gösteriler ve sonrasında yaşananlar ilk kıvılcımdı. 1889’da gerçekleştirilen II. Enternasyonal’de alınan kararla meşale tutuşturuldu ve “1 Mayıs İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele, Dayanışma Günü” ilan edildi.
O gün bu gündür dünyanın neredeyse tamamında “birlik, mücadele ve dayanışma günü” olarak kutlanıyor. 136 ülkede bu gün kutlamalar için resmi tatil ilan edilmiştir.
Hükümet sözcüsü Cemil Çiçek ve Başbakan bu gerçeği ters yüz etme çabasıyla; “Dünyanın her tarafında da bu tatil olarak kutlanmıyor” demekte.
Peki, hangi ülkelerde 1 Mayıs yasaklanmış ve tatil ilan edilmemiş?
İşte o ülkelerden birkaçı; Suudi Arabistan, Katar, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri, İran, Afganistan, Sudan….

Anlaşılan o ki bu gün; hoşgörüden uzak hor görüye daima yakın olan “ayaktakımına” cihat açanlarda ise tıp diliyle prefrontal bölgede düşük işlevsellik belirtileri baş göstermektedir. Zihni kalın kabuklularda sıkça görülen bir hastalıktır bu. Zira prefrontal alan insan beyninin evrimsel süreçte en son gelişmiş olan kısmıdır. Ve bazı insanlar bu süreci geriden takip etmektedir.
Cumhuriyet Türkiyesi’nde topu topu on üç kez sınırlı izinle kutlanabilmiştir 1 Mayıs. Bu kutlamaların hemen hemen her seferinde resmi kolluk kuvvetleri başta olmak üzere emekçilere saldırıda bulunulmuş ve bu güne değin 41 emekçi katledilmiştir. Dolayısıyla 1 Mayıslar kaos, tedirginlik, çatışma günleri olarak hafızalara işlenmeye çalışılmıştır, hâlâ da böyle yapılmaktadır.

Oysa 1 Mayıslar Osmanlı döneminde bile kutlanabilmiştir. İlk 1 Mayıs 1905 tarihinde İzmir’de kutlanmıştır. Daha sonra Üsküp, Selanik ve İstanbul kutlamalarda yer almıştır. Hatta işgal yıllarında (1920-21) bile işçiler sokağa çıkabilmişlerdir. Ve İstanbul’da işgal altında işçiler “bağımsız Türkiye” pankartı açmışlardır.
1923’te Cumhuriyet ilan edilmiş Türkiye bağımsızlığını kazanmıştır. Ancak emekçiler için işgal devam etmektedir. Nitekim 1923’te 1 Mayıs yasal işçi bayramı olarak kabul edilmesine rağmen yasadışı uygulamalarla kutlama yapanlar tutuklanmışlardır. Zaten hemen bir yıl sonrası kutlamalar yasaklanmış ve 1925’te Şeyh Sait İsyanları nedeniyle “Takrir-i Sükun Kanunu” çıkartılmış ve 1976 ‘ya kadar 1 Mayıslar “emekçiye saldırı günü”ne dönüşmüştür. Bu “saldırı günü” egemenlerce öyle benimsenmiştir ki 1 Mayıs 1977 ve sonrası şiddetin dozu arttırılmış katliamlara vardırılmıştır.

12 Eylül darbesine kadar çalışanların ücretsiz izinli sayıldığı “bahar ve çiçek bayramı”, dönemin Milli Güvenlik Kurulu’nca sermayeye bahar, emekçiye kış anlayışıyla tatil olmaktan çıkartılmıştır.
Bütün bunlara rağmen her yıl 1 Mayıs emek güçlerince tam da adına yakışır biçimde MÜCADELE GÜNÜ olarak alanlarda kutlanmıştır.
Dikkat ettiniz mi AKP iktidarı son kararında 1 Mayıs’ı “Birlik ve Dayanışma Günü” ilan ederken MÜCADELE sözcüğünü nasıl da atıvermiştir.
Anahtar sözcük işte budur; MÜCADELE...
Korkulan sözcük işte budur; MÜCADELE...
Ve emekçinin altını çizdiği sözcük işte budur: MÜCADELE...