Türkiye, 22 Temmuz t

ÖZGÜRLÜK VE DAYANIŞMA PARTİSİ GENEL BAŞKAN VEKİLİ KEMAL ULUSALER: Yeni kurulacak hükümet üç yıl bile dayanamaz!

Türkiye, 22 Temmuz tarihi yaklaştıkça alevi harlanan bir seçim sürecini yaşıyor. Siyasi partilerin birbiri ardına cennet vaatlerin aratmayan programlarının kamuoyunun ilgisine ve bilgisine sunulduğu günleri yaşıyoruz. Sistemin genel güzergâhı doğrultusunda işlev gören partilerin emekçileri, ezilenleri -söylem düzeyinde bile olsa- hatırladıkları bir konjonktür bu aynı zamanda. Bu toprakları IMF'nin, çokuluslu şirketlerin insafına terkedenler bir anda yoksulların, çaresizlerin sözcüsü, sesi olmaya soyunuyor. Tabii bir de kendini soldan, emekten, sosyalizmden yana kuran, programını bu değerlerle oluşturma çabası içinde olan siyasi özneler de mevcut seçim arenasında. ÖDP, son günlerde bu siyasi özneler arasında kamuoyunun ilgisini çeken, merakını celbeden bir odak konumunda. Gerek solun bağımsız adayı tartışmalarındaki pozisyonu, gerekse de kendi alternatif programı üzerinden iddialarının somut olarak ne kadarını içerebildiği, içinde bulunduğumuz dönemin önemli sorunlarına denk düşen konular. Ufuk Uras'ın bağımsız sol adaylığı neticesinde ÖDP Genel Başkan Vekilliğini üstlenen Kemal UlUSdler ile Ankara'dan arkadaşımız Özlem Zorcan konuştu. Bu alternatif programatik duruşun ana hatlarının betimlenmesine hizmet edeceğini düşünerek bu hafta sayfamızı Ankara'ya bağlıyoruz. (Gökhan Gençay)

Bugün Türkiye'de, AKP ve CHP'den kaynaklanan bir kaos ortamı yaşanıyor. Ölümü gösterip sıtmaya razı etme taktikleri var. Seçimlerden sonra da sorun bitmeyecek, hâlâ cumhurbaşkanının nasıl seçileceği tespit edilebilmiş değil. Bunun sıkıntısını Türkiye bir kez daha yaşayacak

ÖZLEM ZORCAN
» Türkiye'nin bugünkü siyasi atmosferi nasıl görünüyor?
Türkiye'nin bugünkü durumuna baktığımızda, geçmişten gelen darbeler sürecinin devam ettiğini görüyoruz. Özellikle içinde bulunduğumuz günlerde bu durumun sonuçları yakıcı bir şekilde kendisini gösteriyor. 'Kırk katır mı kırk satır mı' mantığına dönüştürülen yapı 'darbe ya da şeriat' olarak dayatılıyor. Söz konusu dayatma, 'refleks' gösterme söylem-Ieriyle aşılabilecek bir sorun değil. Her ne kadar 'refleks gösterin' dendikten sonra, 'biz barışçı bir anlayışı kastettik' dense de kitleleri hareketlendirmiş oluyorsunuz. Asıl sorun demokrasi sorunudur, iktisadi ve siyasi sorunlar da olduğu gibi halk iktidarı sorunudur. Özellikle 1980'den sonra hareketlendirilmiş olan yeni dünya düzeni çerçevesinde kullanılan neo liberal politikalar giderek devlet politikası haline getirilmiştir. Hangi hükümete bakarsanız bakın hepsinin IMF ve Dünya Bankası (DB) politikaları konusunda aynı düşündüğünü görürsünüz. Sistem partileri artık bu tutumun dışına çıkmayacaklarını taahhüt ediyorlar. Biz ÖDP olarak bu niyeti bozacağız.

» AKP Hükümeti'nin iktidar pratiği için ne dersiniz?
AKP Hükümeti kendisini bir önceki yapısından, yani Refah ve Fazilet geleneğinden, Erbakan çevresinden uzak ve merkeze yakın gösterme çabasında oldu hep. 'Biz değiştik, farklıyız' imajı yaratmaya çalıştılar. İktidar süreçleri boyunca, ne-oliberal politikaların çok iyi bir savunucusu olduklarını IMF ve DB'ye olan yaklaşımlarından gördük. Özelleştirmelere tüm güçleriyle sarıldılar. Türkiye'de ne ver ne yok babalar gibi sattılar. Demokrasi anlamında ise, Avrupa Birliği dayatmasıyla bir takım anayasal değişikliklere gittiler. İktisadi ve siyasi gelişmeler söz konusu dayatmayla şekillendi. Ortadoğu ve Irak politikalarında ABD'nin emirlerinden sapmadan ortak hareket ettiler.

» Seçim sonrasında nasıl bir süreç bekliyorsunuz?
Bugün Türkiye'de, AKP ve CHP'den kaynaklanan bir kaos ortamı yaşanıyor. Ölümü gösterip sıtmaya razı etme taktikleri var. Seçimlerden sonra da sorun bitmeyecek, hâlâ cumhurbaşkanının nasıl seçileceği tespit edilebilmiş değil. Bunun sıkıntısını Türkiye bir kez daha yaşayacak. Yapay birleşmelerle oluşmuş parçalı bir parlamento olacak. Oluşacak koalisyon hükümetiyse 'hangi bakanlığı ben aldım, hangisini sen aldın' çatışmalarıyla çatlayacak. Oluşan siyasi kriz, iktisadi bir krizi tetikleyecek. Söz ettiğim krizler birleştiğinde, yeni hükümetin iki üç yıl bile dayanamayacağını düşünüyorum. Türkiye, çıkışında kriz, karanlık ve işsizlik olan bir köprüye benziyor. Özgürlük ve Dayanışma Partisi bu köprüden önceki son çıkıştır ve sol çıkıştır.

» ÖDP'nin diğer partilerden farkı ne?
ÖDP, yeni dünya düzenine entegre olmuş sistem partilerinden tamamen farklıdır. AKP'si, CHP'si, MHP'si, DP'si hepsi yeni dünya düzenine uymuş partiler ama ÖDP söz konusu yapılanmayı tersine çevirme muradında bir parti. Tüm özelleştirmelere, piyasalaştırmalara karşı ve tekrar kamulaştırma çalışmaları başlatacak bir parti. Kamulaştırmayı daha özel daha özdenetimci bir yapılanma içinde gerçekleştirecek, eğitim, sağlık gibi halka hizmet içeren 'olmazsa olmaz' tüm yapıların kamulaştırılmasını yeniden oluşturmayı hedefleyen bir parti. Bu çok önemli, reformcu bir farklılıktan öte radikal bir farklılık. Öncelikle bunu yerleştirmeye çalışacağız. Bizim laiklik anlayışımızda da farklılık var. Bugün meydanlarda korunan ya da korutturu-lan laiklik, Türkiye'de gerçekte olmayan bir laikliktir. Biz Alevinin, Sunninin, dinsizin yoğrularak özgür ve eşit bir şekilde bir arada yaşamaları yaklaşımı içindeyiz. Dinin tamamen kendi yapılanması içinde değerlendirilmesinden yana olduğumuz için de diğer partilerden farklı, radikal bir yaklaşım içindeyiz. Milliyetçi yaklaşımlara karşıyız. Çünkü ÖDP, insan haklarından yanadır.

» ÖDP, tarım ve ekonomi politikası nedir?
Şu andaki durumu tersine çevirebi-lirsek, istihdam alanları da yaratmış, çözüm üretmiş olacağız. Bugün tarım alanında tamamen dış dünyaya bağlı bir yapılanma söz konusu. Çiftçimiz yok ediliyor. Hayvancılık özelleştirmelerle birlikte yarı yarıya geriledi. IMF ve DB, 'tarımda sübvansiyon'la 'tarımda koruma'dan vazgeçilmesi gerektiğini hükümetlere dikte ettiriyor. Oysa kendileri aynı şeyi yapmıyor. Fransa, İngiltere, Hollanda ve özellikle ABD korumacı politikalar uygulamaktadır ve ürünlerine sübvansiyon sağlamaktadır. Tarım, ulaştırma ve enerjiyi iç içe değerlendirip, istihdam olanağı yaratmaya çalışacağız.

» Diğer partilerin vaatlerini nasıl okumak lazım?
Bugünkü partilerin çoğu 'klonlanmış partidir'. Söylemleri de doğal olarak birbirinin aynısı, birisi mazot '1 lira derse', diğeri '80 kuruş' diyecek. Ama önemli olan bu vaatlerini ne şekilde hayata geçireceklerini, nereden ve nasıl kaynak bulacaklarını açıklamalarıdır. Cem Uzan, yarın mazotu 1 liraya indirirken, başka bir kaynağı 2 lira yaparsa tüketici için hiçbir şey değişmemiş olur. Kaldı ki, Uzan yatlarında mazotu zaten 1 liradan kullanıyor. Köylüye iki katı fiyatla veriliyor. Aslında yetkilileri uyarmak lazım, Uzan mazotun 1 lira olacağını söylüyorsa, hala Türkiye'de bir yerlerde içi boşaltılacak bankalar var demektir. Biz ÖDP olarak, dolaylı vergileri düşürerek sektöre daha fazla vergi aktaracağımızı, kimi sözleşmeleri yeniden gözden geçirerek öz kaynakları kullanacağımızı, askeri harcamaları azaltacağımızı ve böylece kaynak oluşturabileceğimizi söylüyoruz.

» Medya her partiye eşit yaklaşım içinde değil mi?
Bu konuda Yüksek Seçim Kurulu'nu uyarmak lazım. Her ne kadar kurul başkanı zaman zaman medyanın tüm partilere eşit mesafede durması gerektiğini söylüyor olsa da yaptırım uygulamıyor, denetleme ve takibi gündeme getirmiyor. Kurulun aktif olarak denetim yapması gerekiyor. Zaten piyasa-laştırılmış olan siyaset, parası olanın kullanabileceği bir mekanizmaya dönüştürülüyor. Partiler, seçim propagandalarını parayla yaptırıyor. Yani, siyasi anlamda da medya tekeli oluşturulmuş durumda. Parası olmayan, halkın üzerinde değil, halkın içinde siyaset yapan partiler propaganda anlamında sıkıntı çekiyorlar.

Seçim sistemi, halkın siyasete katılımına uygun mekanizmalar barındırıyor mu?
Halk seçtiği kişiyi mutlaka tanımalıdır. Halkın siyasi katılımı sağlanmalıdır. Ön seçimlerle aday belirlenmesi gerekir. Tekelci siyasi yapılanmaların işine geldiği için kaldırılmayan yüzde 10 seçim barajı, mutlaka kaldırılmalıdır. Seçim sistemi, mutlaka demokratik kitle örgütlerinin de katıldığı bir ortamda tartışılmalıdır. Baraj insanları tedirgin ediyor, 'oyum ziyan olacak' tedirginliği var. Hiçbir oyun boşa gitmemesi için her bireyin kendisini temsil edebilmesine yönelik bir seçim sistemi oluşturulmalıdır.

» Sürdürülebilir, sağlıklı bir enerji politikası nasıl olmalı?
Klimaların çok yoğun kullanıldığı bu günlerde enerji kesintilerinin tekrar gündeme gelmesi söz konusu. Sorunlara, piyasacı, özelleştirmeci, kamuyu tamamen enerji piyasasından çeken anlayışlar neden oluyor.

Gerekli alt yapı sağlanamıyor. Özel sektör 'daha fazla kâr' dediği için yatırıma önem vermiyor. Piyasacı yapıyı terk etmek, onun yerine kamu ağırlığını koymak gerekiyor. Tüm kaynaklar belirli oranlarda, belirli planlamalarla değerlendirilmelidir. Böyle olunca nükleer santrallere de gerek kalmayacaktır. Zaten nükleer santraller özellikle atıkları nedeniyle, Türkiye'nin de dünyanın da başına çorap örebilecek bir sistemdir. Nükleer yasası çıktı ancak hayata geçirebileceklerini hiç sanmıyorum. Çıkarılan yasayla nükleer santral kurulamaz çünkü dışarıdan hiç kimse böyle bir alt yapıya yatırım yapmak istemez.

'Halk için siyaset yapacağız'
Sınır ötesi operasyon olasılığı hakkında yorumlarınız nelerdir? Dış politikada bağımsızlık somut olarak ne anlama gelir sizce?
Ordunun görevleri arasında en başta sınırları korumak gelir. Siz sınırları iyi koruyorsanız, sınır ötesi bir operasyona zaten gerek kalmaz. Ancak yine de sınır ötesi operasyon konuşuluyorsa, siyasi argümanların değerlendirilmesi gereklidir. Dış politikada bağımsız değilseniz, ABD'ye entegre olmuşsanız, ABD uçakları Irak sınırından 4 dakika Türk semalarına giriş çıkış yapınca, sosyal demokratı da muhafazakârı da ayağa kalktı ve 'bu bağımsızlık ihlalidir' dedi. Ama İncirlik Üs-sü'nde her gün havalanan Amerikan uçaklarını görmezden gelirsen bağımsızlık söylemi zaten havada kalmış olur. Dış politikada gerçek anlamda bağımsızlığı vurgulamak, ABD'ye karşı çok net olmak lazım.

» ÖDP, Kürt sorununa nasıl bakıyor?
ÖDP'nin Kürt sorununa yaklaşımı geçmişten bu yana nettir. Özellikle bölge insanıyla çifte standardın oluşturulmamasını sağlamak, Türküyle, Kürdüyle, Ermenisiyle tüm vatandaşlara eşit mesafede durmak gereklidir. Çünkü, çifte standart insanlar üzerinde büyük yaralar açar.

ÖDP eşit, demokratik ve özgür bir Türkiye istiyor. Sınıflar üzerinden bir siyaseti ön plana çıkartmadan, sosyalist bir siyaseti uygulamak gerekiyor. ÖDP gelişime açık, geleceği olan bu yüzyılın partisidir. Biz seçimin hemen ardından da halkın içinde halk için siyaset yapmaya devam edeceğiz. Halk iktidarını inşa etmek gibi bir muradımız var.

Biz, devrimci bir partiyiz, inadın partisiyiz. O yüzden inadına aşk, inadına devrim, inadına sosyalizm söylemini vurguluyoruz.