Müziğin yanı sıra sanatın birçok dalında aktif olan Can Bonomo, “İçimden gelen, bana neşe veren şeyleri yapıyorum. Kendi içimde eğlenip keyif aldığım sürece de bir iddiam olması gerekmiyor. Çünkü kendimi kendimden başka kimseye anlatmak zorunda değilim” diyor

Kendimi başkasına anlatmak zorunda değilim

IŞIL ÇALIŞKAN

“Hava kapanır bu çocuk üzülür…” Tüm naifliğiyle hüznü çağrıştıran bu sözler Can Bonomo’nun yeni single çalışması ‘Sen Bunları Duyma’dan. Çıkan farklı manaların müziği kutlamaya bir sebep olduğunu ifade eden müzisyen, “Benim annemin adı Güneş’ti. Annemi çağrıştırıyor benim için. Başka biri için bambaşka bir manaya gelebilir, müziği kutlamamız gereken nokta tam olarak burası bence” diyor.

Bonomo, söz ve müziği kendisine, düzenlemesi ise Can Saban'a ait olan ‘Sen Bunları Duyma’nın klibi için ikinci kez yönetmen koltuğuna oturdu. Tamamı takside geçen ve bir aşk hikâyesinin anlatıldığı videoda, İrem Sak ve Fatih Artman rol aldı. Bonomo ile güçlü sound’u ve sözleriyle dinleyiciyi sarıp sarmalayan şarkısını ve yönetmenlik tecrübesini konuştuk. Sözü daha fazla uzatmadan kendisine bırakalım.

“Hava kapanır bu çocuk üzülür” diyorsunuz ‘Sen Bunları Duyma’ isimli şarkınızda. Bu cümlenin sizdeki karşılığı nedir?

Bir şeyler anlatmaktan ziyade bir şeyler hissettirmeyi hedefledim şarkıyı yazarken. Her sözün benim hayatımda bir karşılığı var. İnsanlar bu sözleri içselleştirebilir, anlatının içerisinde kendi hayatlarına dair imgeler keşfedebilirler. Benim annemin adı Güneş’ti. ‘’Hava kapanır, bu çocuk üzülür.’’ Annemi çağrıştırıyor benim için. Başka biri için bambaşka bir manaya gelebilir, müziği kutlamamız gereken nokta tam olarak burası bence.

YÖNETMENLİK ÇETREFİLLİ BİR İŞ

Kısa film formundaki şarkının klibi sizin yönetmenliğinizde çekildi. Nasıl bir tecrübeydi?kendimi-baskasina-anlatmak-zorunda-degilim-722817-1.

İkinci yönetmenlik deneyimimdi. Bir sinema mezunu olarak kendi filmlerimi çekmeden önce sahada geçirmem gereken süreyi doldurmaya çalışıyorum. Çetrefilli bir iş. Her hatadan bir ders çıkarıyor ve durmaksızın hata yapıyorsunuz. Nihai temennim yapabildiğim kadar çok hata yapıp bir daha bu hataları tekrarlamamak.

Klipte İrem Sak ve Fatih Artman’la çalıştınız. İsimleri neye göre belirlediniz?

İrem de Fatih de jenerasyonumuzun önde gelen, yetenekli ve başarılı oyuncularından. Herhangi birileriyle çekseydim bu kadar geçirgen olamayacaktı hikâye. Bu kadar güzel dostlar biriktirdiğim için kendimi çok şanslı hissediyorum.

Klip şarkıların tamamlayıcı bir parçası. Bunun için puzzle benzetmesi yanlış olmaz sanırım. Kendi şarkınızın klibini çekmek bir avantaj mı?

Farklı formları aynı anda yönetmek anlatıda kuşkusuz bir kontrol sağlıyor. Elbette zevkine güvendiğim insanlarla çalışmayı da çok seviyorum. Farklı bir perspektif ve enerji katıyor işin içine. Bu doğrultuda hangisinin daha doğru olduğu tartışılır. Birinde koşulsuz kontrol, diğerinde iki elin sesi var. Şu örnekte, ne anlatacağınızı çok iyi biliyorsanız ve bir planınız varsa kontrol çok değerli. Anlatacaklarınız bitti ve daha çekilecek bir video kaldıysa, işi zevkine güvendiğiniz birine teslim etmek daha makul olur.

kendimi-baskasina-anlatmak-zorunda-degilim-722816-1.
Can Bonomo’nun ‘Sen Bunları Duyma’ klibinde Fatih Artman ve İrem Sak rol aldı.

İSKENDER SAYESİNDE ŞİİRİ NEDEN SEVDİĞİMİ ANLADIM

Klipte geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz Küçük İskender’in Ali isimli kitabı da eşlik etmiş. Kendisiyle bir hukukunuz olduğunu biliyoruz. Şairin sizde nasıl bir yeri var?

İskender’i tanımadan önce şiiri çok seviyor fakat neden sevdiğimi idrak edemiyordum. İskender bana şiiri neden sevdiğimi anlamamda yardımcı oldu. Hem ailesi, hem öğrencisi hem de beraber çalıştığı biri olabilmiş olmak bana gurur veriyor.

Yazdığınız sözlerin şiir mi yoksa şarkı mı olacağına nasıl karar veriyorsunuz? Şiir mi şarkı, şarkı mı şiir oluyor?

Lirik ve şiir birbirlerini andırsalar da gündüz ve gece kadar farklı iki disiplin. Dolayısıyla masa başında iki ayrı motivasyonum oluyor. Hangisi baskın gelirse oraya ilerliyorum.

Müzik dışında sanatın birçok dalında aktifsiniz. Şiir yazıyorsunuz, resim yapıyorsunuz. Ayrıca yönetmenlik de yapıyorsunuz. Peki siz kendinizi hangi alanda ya da alanlarda daha iddialı buluyorsunuz?

İçimden gelen, bana neşe veren şeyleri yapıyorum. Benden bekleneni ya da yapmam gerektiğini zannettiğim şeyleri yaptığım zaman verimsiz bir iş çıkıyor ortaya. Kendi içimde eğlenip keyif aldığım sürece de bir iddiam olması gerekmiyor çünkü kendimi kendimden başka kimseye anlatmak zorunda değilim.

‘Ezginin Günlüğü-40 Yıllık Şarkılar’ albümünde sizin de isminiz var. Bu projeye dahil olmak size ne hissettiriyor? Hangi şarkıyı yorumladınız?

Ezginin Günlüğü en sevdiğim gruplardan biri. Yıllar sonra yaptıkları işe ucundan da olsa dokunmak beni çok mutlu etti. ‘Yağmur Yağmur’ annemin de eşimin de çok sevdiği bir parça. Dolayısıyla bende çok önemli bir yeri var.

ONLINE KONSERLER GELENEKSEL ANLAYIŞA ALTERNATİF DEĞİL

Sıkça ev konserleri veriyorsunuz. Dinleyiciyle göz göze bakmadan konser vermeyi nasıl anlatırsınız?

Online konserler geleneksel konser anlayışına bir alternatif olarak düşünülemez. Çok farklı prensipler birbirlerinden. 10 sene kadar önce ilk online konserlerimizi vermeye başladığımız zaman amacımız kitleleri sanal ortama kaydırmak değildi. Elinde cep telefonu tutan ya da bilgisayarın karşısından sizi izleyen insan konserdekiyle aynı insan olamıyor artık. Farklı bir bağlantı kuruluyor aranızda. 100 metre uzağınızdaki kimseyi 1000 kişiyle yan yana izlemekle, 10 santim uzağındaki kişiyi tek başınıza dinlemek arasında yadsınamaz bir fark var. İkisi de çok değerli. İkisi de deneyimlememiz ve tecrübe etmek istediğimiz şeyler.

Günleriniz nasıl geçiyor? En çok neyi özlediniz?

Güzel geçiyor. Sağlığım, keyfim yerinde. Önemli olan o. Arkadaşlarımla vakit geçirmeyi ve konserleri özlüyorum en çok.