Kenti taşıyacak boş alan kalmadı
Uzmanlar, Bakan Kurum’un, İstanbul’da 1 buçuk milyon riskli konutu taşıyacaklarına ilişkin açıklamasına tepki göstererek “Bilimsel çalışmalar yapılmıyor. Konutu nereye taşıyacaklarıyla ilgili bir bilgi yok” dedi
İlayda KAYA
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un İstanbul’da bulunan 1,5 milyon riskli konutu kentin iki yakasındaki rezerv alanlarına taşıyacaklarını söylemesi tepkilere neden oldu. Mimar ve şehir plancıları, bilimsel çalışma yapılmadan projeler yapıldığını belirterek “Konutu nereye taşıyacaklarıyla ilgili bir bilgi yok. Sürekli bir mülkiyet hareketi üzerinden tasarım yapılıyor. Yaptıkları planlarla yandaş müteahhitlere iş çıkarıyorlar” dedi.
Bakan Kurum önceki gün, İstanbul’daki riskli konutları hem Anadolu, hem de Avrupa yakasında belirlenecek yerlere taşıyacaklarını söyledi. Kurum’un açıklamalarının ardından BirGün’e konuşan TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Başkanı Esin Köymen “Nereye taşıyacaklarıyla ilgili bir bilgi yok. Avrupa Yakası’nda Kanal İstanbul’u harekete geçirmeye çalışıyor. Anadolu Yakası’ndaysa geriye kalan askeri alanlara yeni yapılaşmaya açacaklar demektir. Zaten bütün sorun kendi kendilerine hiçbir bilimsel çalışma yapmadan, akşamdan sabaha karar almaları" diyerek tepki gösterdi.
NEREYİ BOŞALTACAKSINIZ?
İktidar yetkililerinin sürekli mülkiyet üzerinden tasarımlar yaptığını vurgulayan Köymen, şöyle devam etti:
"20 yıldır İstanbul’da riskli yapılarla ilgili nerelerin yapılaşmaya açılmaması gerektiğiyle ilgili hem meslek odaları hem biliminsanları birçok açıklamalarda bulundu. Hâlâ nereyi boşaltacaksınız? Afet sırasındaki geçici barınma alanı olarak sadece elimizde askeri alanlar kaldı. Onun dışında başka bir yer yok. Ormanları açamayacakları için askeri alanlar göz önüne alınıyor. Sürekli bir mülkiyet hareketi üzerinden bir tasarım var. Bu doğru değil. Gerçekten güvenli yaşam alanlarından söz etmiyorlar. Sadece konutlar üzerinden düşünüyorlar. Ayrıca deprem sadece gece olabilecekmiş gibi çalıştığımız işyerleri, okullarımız, cezaevleri, hastanelerle ilgili söylenen bir söz yok.”
İKTİDAR DURDURULMADI
Olası depreme karşın gerekli önlemlerin alınmadığını vurgulayan Köymen “20 yıldır tek başına iktidar olan bir hükümetten bahsediyoruz. 20 yıldır yapamadığı şeyleri bir günde yapacak ya da ‘depremden sonra bana bir yıl verin sorunu çözeyim’ diyecek. Bilimsel çalışmayla, teknikle ortaya konulmuş bir rapor üzerine planlamayla böyle bir kararın alındığını düşünmüyorum. Eğer böyle bir karar daha önce alınmış olsaydı 20 yıldır kimse onları durdurmamıştı. İnşaat sektörü üzerinden, deprem üzerinden insanların kaygıları, korkuları üzerinden hâlâ mülkiyet tartışmaları ve mülkiyetlerin el değiştirmesi görüyoruz. Hâlâ kendi yandaş müteahhitlerine iş çıkarılıyor” diye konuştu. Yalnızca İstanbul için değil, Türkiye genelinde de bütüncül bir plana ihtiyaç olduğunu vurgulayan Köymen, “Dönemlerinde kapatılan Devlet Planlama Teşkilatı’nın kalkınma planları vardı. Coğrafyanın tamamında insanların eğitim, sağlık, iş olarak artırılması ve iç göç diye tabir ettiğimiz büyük kentlere göçün önüne geçebilecek olanakları oluşturulması gerekiyor. Aksi takdirde nüfus arttıkça, iş olanakları sadece 3-5 kente yığılırsa kaçınılmaz bir durum ortaya çıkacak ve nüfus çok fazla artacak. İstanbul gibi bir yerin mevcut nüfusu kaldıracak durumu yok. Uydu kentler yaratmaya başlatıldığında kentin kendi dinamiği bozulur. Bu bir planlama çalışmasıyla olur. ‘İstanbul’da deprem olabilir’ deyip 1 buçuk milyon konutu oradan oraya taşımak asla bir çözüm değil” dedi.
TOPLANMA ALANLARI YOK
Toplanma alanlarına ilişkin de konuşan Köymen, şunları anlattı: “İlçe belediyelerinin sayfalarına baktığımızda küçücük çocuk bahçeleri, hatta caddelerin ortalarındaki geniş refüjler bile toplanma alanı olarak gösteriliyor. Buralar insanların ayakta birikebileceği alanlar olarak belirleniyor. Bir de geçici barınma alanları dediğimiz, çadırların kurulabileceği alanlar olmalı ama maalesef yok. Bakanlık ve belediyeler bütün yeşil alanları, ormanları, parkları yapılaşmaya açıp imar planı tadilatı ofisi gibi çalışırsa, bu ülkede planlama biliminin hiçbir anlamı kalmıyor. İstanbul’da olası bir afet, Maraş merkezli depremin etkilerinden çok daha büyük ölçekte bir etki yaratacaktır. Bir tarafta biliminsanlarının önerileri diğer tarafta bir inatlaşma; üçüncü köprü ya da üçüncü havalimanının yapılışı... Hükümetin sorunu çözmek yerine büyütmek üzerine bir kurgusu var. Dolayısıyla bu anlayışın İstanbul değil Türkiye genelinde afetlere karşı bilimsel bir çalışma yapacağına inanmak çok mümkün görünmüyor.”
***
Temize çekme çabası
TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı Prof. Dr. Pelin Pınar Giritlioğlu da Bakan Kurum’un açıklamalarına yönelik şunları söyledi:
“Bununla ilgili bilimsel bir şey söylemekte zorlanıyorum. Çünkü açıklaması aslında belli bir hesaba dayanmıyor. İstanbul’da böyle neresi var? Kanal İstanbul bölgesi var. İstanbul’un Avrupa yakasında bu anlamda Kanal İstanbul’a taşıyabileceğiniz bir nüfus biraz zor görünüyor. Bu maliyetler ve kamulaştırmalar gerektirir. Dolayısıyla burayı kastettiğini düşünmüyorum. Kanal İstanbul planlarında böyle bir plan notu vardı: ‘İstanbul’un riskli alanlarından bir kısım nüfus bu bölgeye taşınacaktır’ deniyordu. Ama ne modelle olduğu belli değildi. Sadece rezerv alanı kılıfına uydurmak için konulmuş bir cümleydi. Açıklamalarda Kanal İstanbul var mı yok mu bilemiyoruz. Anadolu Yakasına gelince, orada zaten bu büyüklükte bir rezerv alanı yok. Son derece küçük rezerv alanlar var. Böyle bir nüfusu yerleştirmek için yeterli değil. Bakanlık yeni rezerv olanlar mı ilan edecek? Bunu da açıklamıyor. O büyüklükte bir alanı da nerede bulup ilan edilecek onu da bilemiyoruz. İktidar, Maraş depreminden bir ders çıkarmamış. Hala aynı zihniyetle, siyasi vaatlerle iş yapmaya çalışıyor. İstanbul için sunduğu bu depremle de Maraş depremini temize çekmeye çalışıyor. Bunun gerçek bir açıklama olmadığını biliyoruz. Eğer olsaydı, bakan yer gösterirdi. Deprem oldu, birdenbire akıllarına İstanbul geldi. Farazi konuşmalarla vaatlerde bulunuyorlar. Aksi bir durum var ise bakan açıklama yapmalı.”