Ülkelerin ekonomisinde önemli bir kalem olan turizm, son yıllarda kent hayatında yarattığı olumsuz etkiler nedeniyle tartışmaları da beraberinde getiriyor.

Kentler turisti memnun etme platformu olamaz
2017'deki eylemde, 'Bu turizm değil, bir istila' pankartı taşınmıştı. (Fotoğraf: AA)

Yaren ÇOLAK

Pandemi döneminde durma noktasına gelen turizm tüm dünyada yeniden hareketlendi. Bu değişim bir süredir rafa kaldırılan aşırı turist yoğunluğunun etkilerine karşı tartışmaları yeniden gündeme taşıdı. Türkiye’de de dönem dönem İstanbul, İzmir ve Antalya’da yaşanan turist hareketliliğine karşı politikalar tartışılmaya devam ediyor. Peki ülkeler, turizm yoğunluğuna neden tepki gösteriyor? Turizm karşıtı eylemler neden yapılıyor? Bu soruyu İspanya Girona Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü’nden araştırma görevlisi Mario Ríos Fernández’e yönelttik. O da yanıtladı:

‘‘Turizme karşı tepki gösterilmesinin üç ana sebebi var: Bunlardan ilki kiraların yükselmesiyle ilgili. Apartmanlar kitleler halinde gelen turistlere daire daire kiralanıyor. Bu emlak piyasasını etkiliyor. Kirayı yükseltiyor. İkinci neden turizm kentlerinin yerlilerinin yaşamlarını kurup sürdürmelerinin zorlaşması. Üçüncüsü ise şehrin koca bir ‘Turistleri memnun etme platformu’na dönüştürülmesi ve kentin kimliğini kaybetmesi.’’

YATIRIMIN YÖNÜ DEĞİŞMELİ

İspanya’da sol kesim kitle turizmi modelinin işçi sınıfını yoksullaştırdığını savunuyor. Fernandez bu konudaki görüşünü ise şu sözlerle özetledi; "Turizm ekonomi için gerekli ama etkilerini sınırlandırmalı. Turizm ana ekonomik sektörümüz olmaktan çıkarılmalı. Ekonomik performansımızı geliştirerek ve iyi ücretli iş olanakları sağlayarak diğer üretken sektörlere yatırım yapmalıyız. Ancak iktidar ve sağ kanadın temel amacı turistleri memnun etmek ve İspanya’yı bir turist merkezi haline getirmek. Ekonomi politikaları da bunun üzerine yükseliyor."

Mario Ríos Fernández, İspanya Girona Üniversitesi Siyaset Bilimi BölümüMario Ríos Fernández, İspanya Girona Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü

Barselona'nın yılda 32 milyon turist ağırladığını hatırlatan Fernandez, “Belediyenin yaptırdığı bir kamuoyu yoklamasına göre bölge halkı, turizmi işsizlikten sonraki en büyük sorun olarak görüyor. Halk turizmin ekonomi için gerekli olduğunu düşünenlerle, turizmin birçok olumsuz dış etkisi olduğunu, iş güvencesizliği, kimlik kaybı ve kitleselleşme gibi, hafriyatçı bir ekonomik aktivite olduğunu düşünenler şeklinde ikiye ayrılmış durumda. Ancak tabii turistik bölgelerdeki esnaf, turistlerin gelmesini destekleme eğiliminde” dedi.

TURİZM MAHALLELERİ ÖLDÜRÜYOR

2016 yılında İspanya'yı ziyaret eden turist sayısı 75,6 milyona uylaşarak rekor kırdı. Bunun ardından da özellikle 2017-2018 yıllarında turizm karşıtı eylemler yükselişe geçti.

Halk Birliği’ne (CUP) bağlı solcu bir genç hareket olan Arran Jovent 2017 yılında bireysel eylemleriyle dikkat çekti. Jovent turist otobüslerinin üzerine "Turizm mahalleleri öldürüyor" yazarak tekerleklerin lastiklerini indirdi. Gençlik örgütü o dönemde yaptığı açıklamada "Ülkemizi sadece burjuvazi ve sermayenin fayda gördüğü bir eğlence parkına çeviren ve bizleri köle yapmak isteyen kitle turizmine karşı çıkıyoruz” demişti.

O dönemde başlayan turizm karşıtı kampanya #touristgohome etiketiyle Twitter'da da büyük bir tartışma başlatarak eylemlerin de büyümesinde önemli bir etken oldu. Solcuların öncülüğünde gerçekleşen eylemlerde iktidarın turizm politikalarının kapitalizmin bir parçası olduğuna dikkat çekildi. Pek çok kentte “Turistler evinize dönün” sloganları atıldı. Covid-19 salgınıyla birlikte İspanya’da da turizm hareketliliği durdu. Salgının yavaşlamasıyla turizm pandemi öncesindeki ivmesini geri kazandı. Ancak şu an protestolar geçmişteki düzeyde değil. Akademisyen Fernandez, “Muhtemelen pandemi bizim henüz anlamadığımız bir şekilde toplumsal harekete zarar verdi” diyor.