Yurdun farklı noktalarında maden şirketlerine karşı halk direnişi sürüyor. Tokat Günçalı ve çevre köylerinde yapılmak istenen maden arama faaliyetinin iptal edilmesi için nöbetlerini sürdüren bölge halkı da "Köyümüz üç koldan çevrildi. Direnişimiz sürecek" dedi.

Kepçenin önüne yatarız
Maden arama çalışmalarının bölgenin doğal ve kültürel zenginliklerine zarar vereceğini belirten halk, nöbete devam ediyor. (Fotoğraf: BirGün)

Sibel BAHÇETEPE

Tokat Günçalı, Killik ve Çayören köylerinde yapılmak istenen maden arama faaliyetinin iptal edilmesini talep eden halk hukuki mücadele başlattı. Aynı zamanda nöbet ve direnişin devam ettiği köylerde giriş-çıkışlar kontrollü gerçekleştiriliyor. Maden araması yapacak firma sayısının üçe çıktığını söyleyen köylüler "Köylerimiz üç koldan adeta çevrildi. Buna karşı direnişimiz, mücadelemiz sürecek. Köyümüzde maden aramasına izin vermeyeceğiz" dedi.

Günçalı Köyü ve çevresine yapılmak istenen maden arama faaliyetlerine karşı bölge halkının nöbetleri sürüyor. Günçalı Köyü Çevre Komisyonu Üyesi Bahadır Sarıyaprak, BirGün'e yaptığı açıklamada 14 Mayıs gününden bu yana köylülerin direnişte olduğunu belirterek "Artık biraz daha programlı hareket ediyoruz. Hem vardiyali nöbet tutuyoruz ve sahayı kontrol ediyoruz hem de bazı şüpheli hareketler oluyor firmalara ait. Onları sahaya sokmuyoruz. Aynı zamanda hukuki mücadele başlattık" diye konuştu. Maden aramasına ilişkin ilk olarak HLC Kıymetli Madenler ve Yatırım A.Ş.'den haberdar olduklarını, 1,5 ay sonra da Zeni Madencilik firmasının maden araması yapacağını öğrendiklerini söyleyen Sarıyaprak "Bununla birlikte biz takip yaparken üçüncü Enerji A.Ş firmasının da olduğunu öğrendik. Köyümüz, bu firmalar tarafından üç koldan çevrelemiş durumda" değerlendirmesini yaptı.

SİT ALANLARI İÇİNDE

Söz konusu üç şirketin bölgede farklı maden kollarında çalışmalar yapacağını söyleyen Sarıyaprak, özetle şunları kaydetti: "Zeni ve HLC Kıymetli Madenler denen şirket dördüncü grup, Enerji A.Ş ise RES ve GES projeleri adı altında köyümüzün üst noktalarına kadar ruhsat almışlar. Tüm bunlar bizim yine bilgimiz dışında, haberimiz olmadan farklı bir köy üzerinden süreci devam ettirmişler. HLC Kıymetli Madenciliğe dava açıldı. Zeni Madencilik ile ilgili önümüzdeki günlerde dava açacağız. Buralarda bizim inanç merkezimiz var. Ruhsat sahası içerisindeki ormanlık alanda yer alan ve Aleviler için kutsal kabul edilen Çal Baba İnanç Merkezi’nde ve etrafında devasa çukurlar açılacak, zarar verecektir. Buralarda sit alanları, arkeolojik bölgeler ve tarihi alanlar var. Bununla ilgili Tokat'ta KUDEP'e (Koruma Uygulama ve Denetim Uygulamaları) başvurduk ve durumu raporladık. Ardından Sivas Kültür Varlıklarından gelip sahada bütün noktalar gezildi. Ve bu noktaların çok kıymetli, değerli ve korunması gerektiğini ön raporunda belirtip Ankara Kültür Varlıklarına bu durum bildirildi. Buranın sit alanı ve doğal, kültürel değerlere ait olduğu ve inanç merkezinin tescil etmek için başvuruda bulunduk. Tüm bu gelişmeleri davalara da ekledik."

100 KÖYÜ ETKİLEYECEK

Bölgede halkın nöbetleri de sürüyor. Sarıyaprak, eylül ayının ikinci haftasında avukatlar, sanatçılar ve doğa savunucuları ile birlikte bir hafta boyunca çadırların kurulacağını ve aralıksız nöbet tutulacağını söyledi. Ayrıca İstanbul’da da "madene hayır" demek için Eminönü, Kadıköy gibi ilçelerde halkı bilgilendirmek amacıyla stantlar kuracaklarını anlatan Sarıyaprak "Madenin tehlikelerinden, risklerinden, doğaya vereceği tahribatlardan, doğal kaynaklardan, sularından tarım arazilerinden bahsedeceğiz. Madenler, bu barajları besleyen ırmakların tam merkezine yapılıyor. Proje olursa 100’ün üzerinde köy risk altında kalacak" dedi.

ASLA İZİN VERMEYECEĞİZ 

Günçalı köyünden bir yurttaş ise "Köyde oturuyoruz. Eti, sütü, yumurtayı, ekmeği, hayvanları her şeyi biz yetiştiriyoruz, köylü yetiştiriyor. Bu köyü yok edecekler de biz nerede kalacağız?" diye sordu. Bir başka yurttaş da "Bizim türbemiz var orası bizim ziyaret yerimiz. Biz doğamızı, ziyaretimizi madenlere vermeyiz. Geleceğimizi peşkeş çekmeyiz. Toprağımıza dokunmasınlar, toprağın üstü altından daha değerlidir, direnişimiz sürecek. Katliamın sonuna kadar karşısındayız" diye konuştu. 65 yaşında olduğunu söyleyen bir başka köylü de "Biz buraları asla vermeyiz. Getirsin kepçesini bakalım köye girebiliyor mu? Ben 65 yaşındayım, buraya girenin karşısında bizi bulacaklar. Biz buraya madenci koymayız. Gelsin bakalım görsünler, kepçelerin önüne yatacağım. Asla izin vermeyeceğiz" diye tepki gösterdi.