KESK İstanbul Şubeler Platformu, ÖMK’ye karşı AYM önünde yaptıkları eylemlere polisin müdahale etmesini protesto etti. Eğitim Sen 9 No’lu Şube Başkanı Hüseyin Özev, “En doğal ve demokratik haklarımızı kullanmamızın yasa dışı bir şekilde engellenmesi ve sendika yöneticilerinin ters kelepçeyle gözaltına alınması, sendikalarımızın kriminalize edilmesi kabul edilemez. Bu antidemokratik uygulamalara son verilmelidir” dedi.

KESK İstanbul Şubeler Platformu: “Sendikalarımızın kriminalize edilmesi kabul edilemez”
Fotoğraf: ANKA

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) İstanbul Şubeler Platformu, Öğretmenlik Meslek Kanunu’na (ÖMK) karşı açılan iptal davası görüşüldüğü sırada Anayasa Mahkemesi (AYM) önünde ‘meslek nöbeti’ tutmak isteyen eğitim sendikalarının temsilcilerine yönelik polis müdahalesini protesto etti.

KESK İstanbul Şubeler Platformu, Eğitim Sen’in 3 No'lu Şube'de dün düzenlediği basın toplantısında, polis müdahalesine ve gözaltılara tepki gösterdi. Platform adına ortak açıklamayı okuyan Eğitim-Sen 9 No’lu Şube Başkanı Hüseyin Özev okudu.

Mahkemenin söz konusu kanunla ilgili hukuka uygun bir karar vermesini beklediklerini dile getiren Özev, “Anayasa Mahkemesi önünde ‘meslek nöbeti’ tutmak için bir araya gelen sendika başkan ve yöneticileri taleplerini demokratik bir şekilde ifade etmek istemiş, ancak emniyet güçlerinin saldırısına uğramışlardır. Aralarında Merkez Yürütme Kurulu üyelerimiz Ahmet Karagöz ve Simge Yardım’ın da bulunduğu çok sayıda sendika yöneticisi, ters kelepçeyle gözaltına almıştır. En demokratik hak, basın aracılığıyla kamuoyunu bilgilendirme amacıyla basın açıklaması hakkının kullanılması engellenmiştir” dedi.

"GENÇLERİ NEFES ALAMAZ HALE GETİRMEKTEDİR"

Türkiye’de, özellikle 2016 darbe girişimi sonrası, darbe girişiminin bahane edilerek var olan sınırlı demokratik hakların da askıya alındığını ifade eden Özev, “OHAL yönetimi kalıcı hâle getirilmiştir. Siyasi iktidar, bir yandan uyguladığı ekonomik programla toplumun geniş kesimlerini yoksulluğa ve sefalete mahkûm ederken öte yandan sansür yasası, meslek odaları ve sendikalara yönelik baskılarla işçileri, kamu emekçilerini, gençleri adeta cendereye alarak nefes alamaz hale getirmektedir” şeklinde konuştu.

"KEYFİ YASAKLAMALAR, ŞİDDET GÖSTERGESİNE DÖNÜŞMEKTEDİR"

Siyasi iktidarın seçim sathı mailine girilen son günlerde yerel idareciler aracılığıyla baskının dozunu yerellerde arttırdığına dikkat çeken Özev, “Mülkü amirler keyfi yasaklamalarla en küçük bir hak talebine bile tahammülsüz davranmakta ve giderek tahammülsüzlük, topluma dönük bir şiddet gösterisine dönüşmektedir. Korku ve yıldırma hedefli bu kuşatma, son günlerde İstanbul’da da en somut şekilde yaşanmaktadır. Türk Tabipleri Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın gözaltına alınması ve tutuklanmasına ilişkin basın açıklaması yapmak isteyen kitleye son derece keyfi bir biçimde müdahale edilerek üyelerimiz gözaltına alınmıştır” diye konuştu.

"BAKSI VE TEHDİTLERE BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

2 Kasım 2022 Çarşamba günü, 14 sendikanın iş bırakma eyleminin yapıldığı gün İstanbul’da Eğitim Sen, Çemberlitaş’ta binlerce öğretmenin, polis kuşatmasında saatlerce ablukaya alınıp şiddete uğradığını anımsatan Özev, şöyle konuştu:

“Yine 8 Kasım Çarşamba günü, Anayasa Mahkemesi’nin Öğretmenlik Meslek Kanunu’nu görüşeceği duruşma öncesi taleplerimizi bir kez daha İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde basın aracılığıyla kamuoyuna duyurmak için yapmak istediğimiz açıklama da engellenmeye çalışılmıştır. Binlerce polis, 20 kişilik şube başkanlarından ve yürütme kurullarından oluşan heyetimizi ablukaya almıştır. İstanbul’da yaşadığımız bu şiddetin bir yansıması da Anayasa Mahkemesi önünde, yine basın açıklaması yapmak ve meslek nöbeti tutmak isteyen, başta Eğitim Sen MYK üyeleri olmak üzere diğer sendikaların da başkan ve MYK üyelerinin ters kelepçeyle gözaltına alınması olmuştur. En doğal ve demokratik haklarımızı kullanmamızın yasa dışı bir şekilde engellenmesi ve sendika yöneticilerinin ters kelepçe ile gözaltına alınması, sendikalarımızın kriminalize edilmesi kabul edilemezdir. Bu antidemokratik uygulamalara son verilmelidir. Kendilerini hukukun ve kanunların üzerinde gören mülki amirleri, yasal haklarımızı kullanmamızı engellemekten vazgeçmeye çağırıyoruz ve bir kez daha hatırlatıyoruz ki haklı ve meşru taleplerimizi her türlü baskı ve engellere rağmen savunmaya devam edeceğiz. Baskı ve tehditlere boyun eğmeyeceğiz. Yaşasın demokratik bir ülkede insanca yaşama mücadelemiz. Yaşasın örgütlü mücadelemiz"

(ANKA)