TÜİK Antalya Bölge Müdürlüğü, KESK Antalya Şubeler Platformu tarafından  protesto edildi. Müdürlük önünde yapılan açıklamada, "TÜİK’in bu resmi enflasyon rakamlarının gösterdiğinden çok daha derin bir yoksullaşma yaşamaya devam ediyoruz” denildi.

KESK'ten TÜİK binası önünde eylem: "Açıklanan rakamlar gerçeğin yanından geçmiyor"

BirGün-ANTALYA

KESK Antalya Şubeler Platformu, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan enflasyon rakamlarını protesto etti.

Yapılan açıklamada TÜİK’in, iktidarın istediği gibi rakamlar açıklandığı ifade edilerek tepki gösterildi. KESK Antalya Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Devrim Mol, açıklamasında, “TÜİK’in bu resmi enflasyon rakamlarının gösterdiğinden çok daha derin bir yoksullaşma yaşamaya devam ediyoruz” dedi.

TÜİK Antalya Bölge Müdürlüğü önünde konuşan Devrim Mol, “Açıklanan rakamların bizim hayat gerçeğimizin yakınından bile geçmediğini görüyoruz. Türkiye İstatistik Kurumu, emekçilerinin yaz-kış hava şartlarını gözetmeden ülkenin dört bir yanında sahadan aldıkları güvenilir bilgilere rağmen, siyasi iktidar eliyle istatistik bilimini en güçlü yalan söyleme aracı olarak kullanılıyor. Yıllardır olduğu gibi çarşıda pazarda ya da sokakta yani hayatın en sahici yerindeki enflasyonun yanına dahi yaklaşmayan veriler, resmi istatistik olarak karşımıza çıkmaya devam ediyor. Ve biz asgari ücretlisi, işçisi, kamu emekçisi, emeklisi ile hepimiz TÜİK’in bu resmi enflasyon rakamlarının gösterdiğinden çok daha derin bir yoksullaşma yaşamaya devam ediyoruz” dedi.

Basına ve kamuoyuna seslenilen açıklamanın tamamı ise şöyle:

“TÜİK’İN RESMİ ENFLASYONU YALAN, GERÇEK OLAN ARTAN YOKSULLUK VE SEFALET

TÜİK’İN SANAL ENFLASYON FARKINI DEĞİL, İNSANCA YAŞAMAYA YETECEK BİR ÜCRET İSTİYORUZ!

2021 yılını geride bıraktık. Ancak ne yazık ki yaşadığımız sorunları geride bırakmadık. 2021’de aralıksız devam eden zam yağmuru 2022’nin ilk dakikalarından itibaren zam kasırgasına dönüştü.

Elektrikten doğalgaza, akaryakıt ürünlerinden ulaşıma yapılan fahiş zamlar hepimizin üzerine kabus gibi çöktü. İktidarın döviz kurunun düşmesi ile övündüğü koşullarda yapılan bu zamlarla ekonomik krizin yükü yine halka, emeği ile geçim mücadelesi veren milyonlara yıkıldı.

Elektrikte %127, doğalgazda %25, vergi, resim ve harçlarda %36, halkın vergileri ile yapılan ve normal koşullarda ücretsiz olması gereken köprülerin geçiş ücretlerinde %25 oranında yapılan fiyat artışlarının adı Zam Değil, Zulümdür.

Buna rağmen yıl boyunca yaşanan zam yağmuru TÜİK vasıtası ile açıklanan resmi enflasyon rakamlarına yansımadı. Dün açıklanan TÜİK verilerine göre Aralık’ta genel enflasyon %13,58, yıllık genel enflasyon %36,08 ve son altı aylık enflasyon %25,4 oldu.

Açıklanan rakamların bizim hayat gerçeğimizin yakınından bile geçmediğini görüyoruz. Türkiye İstatistik Kurumu, TÜİK emekçilerinin yaz-kış hava şartlarını gözetmeden ülkenin dört bir yanında sahadan aldıkları güvenilir bilgilere rağmen, siyasi iktidar eliyle İstatistik bilimini en güçlü yalan söyleme aracı olarak kullanılıyor. Yıllardır olduğu gibi çarşıda pazarda ya da sokakta yani hayatın en sahici yerindeki enflasyonun yanına dahi yaklaşmayan veriler, resmi istatistik olarak karşımıza çıkmaya devam ediyor. Ve biz asgari ücretlisi, işçisi, kamu emekçisi, emeklisi ile hepimiz TÜİK’in bu resmi enflasyon rakamlarının gösterdiğinden çok daha derin bir yoksullaşma yaşamaya devam ediyoruz.

Devlet Kurumlarından biri olan Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) görevlerinin en başında da ürettiği istatistiklerde adaletli olması gerekir ancak halkın %70 i TÜİK verilerine güvenmiyor. Bizler gerçek enflasyon rakamlarının açıklanmasını, devletin resmi kurumunun şeffaf ve adil olma görev ve sorumluluğunu yerine getirmesini istiyoruz.

Bilindiği üzere kamu emekçileri ve kamu emekçisi emeklilerinin maaşları “toplu sözleşme” gereğince 2021 yılının ikinci altı ayı için yüzde 3 artırılmıştır. Buna göre Temmuz-Aralık arasını kapsayan altı aylık enflasyonun yüzde 3’ü aşan kısmı yani %22,4 kamu emekçilerinin ve emeklilerinin maaşlarına enflasyon farkı olarak yansıtılacaktır. Ardından söz konusu maaşlarda, 7. Dönem toplu sözleşme gereği Ocak ayından itibaren %5 artış yapılacaktır. Maaşlarımız Ocak ayından itibaren enflasyon farkı ve “toplu sözleşme” zammı ve %2,5 ile %30,50 artacaktır. Ancak iğneden ipliğe zam kasırgasının sürdüğü mevcut koşullarda TÜİK tarafından açıklanan resmi enflasyon verilerinin kamu emekçileri, işçiler, emekliler başta olmak üzere halk nezdinde hiçbir karşılığı kalmamıştır.

Temel gıda maddelerinde sadece son bir ay içinde yaşanan artış 25’i aşmış, son bir yılda yaşanan artış ise %80’i bulmuştur. Son bir yılda elektrik %155, doğalgaz %43 zamlanmıştır.

Dört kişilik bir ailenin hem açlık hem de yoksulluk sınırı son bir yılda yüzde 55 artmış, açlık sınırı 4 bin TL’yi, yoksulluk sınırı 13 bin TL’yi aşmıştır.

Bağımsız iktisatçılardan oluşan Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) verilerine göre ise 2021 yılında tüketici enflasyonu yüzde 82,81 artmıştır.

Bekar bir çalışanın aylık yaşam maliyeti aralık ayı itibari ile 5 bin TL’ye dayanmıştır. Sürekli övünülen asgari ücret zammı daha 20 gün geçmeden bekar bir çalışanın aylık yaşam maliyetinin altında kalmıştır.

Merkez Bankası aracılığı ile piyasaya milyarlarca dolar aktarılmasına rağmen yılın başında 7,37 TL olan dolar kuru bugün 13 TL yi aşmıştır.

2021 yılı başında 3 bin 932 TL olan en düşük kamu emekçisi maaşı ile 533 dolar alınabiliyor iken, bugün 220 birim azalarak 313 dolara inmiştir.

Akaryakıt, elektrik ve doğalgaz fiyat artışları ile yapılan bu zulmün birkaç gün içinde iğneden ipliğe her şeye yansıması kaçınılmazdır. Nitekim TÜİK rakamları bile Üretici Enflasyonun yıllık yüzde 80’e dayandığını göstermektedir.

Milyonlarca çalışan gibi kamu emekçileri olarak bizler de TÜİK vasıtası ile açıklanan sanal rakamların enflasyon diye yutturulmasından bıktık. Kimse bu koşullarda altı milyon kamu emekçisi ve emeklisinin sahte verilerden türetilen enflasyon farkı ve çoktan kadük hale gelmiş toplu sözleşme artışları ile yetinmesini beklemesin. Kimse bizden kara kışın ortasında bu hayat pahalılığı ve zam kasırgası içinde, daha fazla fedakarlık beklemesin.

Enerji şirketlerini zenginleştirip, halkı yoksulluğa, karanlığa ittiniz… Artık yeter!

Fedakârlık yapacak olanlar emekçiler değil, halk değil, bu ülkenin kaynaklarını yağmalayanlar, paralarına para katanlardır. Krizin bütün faturasını biz emekçilere değil, ülkeyi bugüne kadar yağmalayanlara, kamunun sırtından semirenlere çıkarın.

Biz insanca bir yaşam istiyoruz, biz ürettiğimiz değerlerden hakkımız olanı istiyoruz. Ve Bunun için:

● Öncelikle son yapılan fahiş zamlar geri alınmalıdır.

● Temel tüketim maddelerinde KDV sıfırlanmalıdır.

Kamu emekçilerinin ve emeklilerinin yıllardır artan kayıplarını gidermek için iki adımlı bir plan hayata geçirilmelidir.

● İlk adımda kamu emekçilerinin ve emeklilerin maaşları Ocak ayından itibaren en az asgari ücrete yapılan artış oranında, yani %50,4 oranında artırılmalıdır.

● İkinci adımda mevcut “toplu sözleşme sistemi” derhal değiştirilmeli, grev hakkı ile tamamlanan evrensel gerçek toplu sözleşme sistemine geçilmelidir.

● Bunun devamı olarak en geç üç ay sonra toplu sözleşme masası kurulmalıdır. Tüm tarafların ve bağımsız iktisatçıların katılımı ile dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı tespit edilmelidir.

● En düşük maaşı alan, eşi çalışmayan, iki çocuklu kamu emekçisinin geliri maaş zammı, kira yardımı, ulaştırma yardımı, yemek yardımı gibi kalemlerde yapılan artışla tarafların birlikte belirlediği dört kişilik ailenin yoksulluk sınırı rakamının üzerine çıkarılmalıdır.

● Tüm kamu emekçilerinin maaşları en düşük maaşı yoksulluk sınırı üzerine taşımak üzere yapılan artış oranında artırılmalıdır.

KESK olarak, tüm kamu emekçilerini insanca yaşamaya yetecek bir ücret talebine sahip çıkmaya, hayat pahalılığına, adaletsiz vergi sistemine, yoksulluk, yolsuzluk ve israf düzenine karşı emeğin haklarını korumak için birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.

KESK Antalya Şubeler Platformu”