KESK Ankara Şubeler Platformu, TÜİK’in açıkladığı enflasyon verilerinin ardından "Emekten, halktan yana bir bütçe, insanca yaşamaya yetecek bir gelir istiyoruz” sloganıyla sokağa çıktı. Düzenlenen basın açıklamasında, TÜİK'in enflasyon verilerinin gerçeği yansıtmadığı vurgulanarak, "TÜİK verilerine itibar eden kalmadı" denildi.

KESK: TÜİK'in verilerine itibar eden kalmadı

BirGün/Ankara

Haziran ayına ilişkin resmi enflasyon verilerinin açıklanmasının ardından KESK Ankara Şubeler Platformu, Kızılay’da “Emekten, halktan yana bir bütçe, insanca yaşamaya yetecek bir gelir istiyoruz” sloganıyla basın açıklaması düzenledi.

KESK Ankara Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Sultan Saygılı’nın yaptığı açıklamada, tüm dünyayı saran pandemi süreci ile artan hayat pahalılığının TÜİK’in enflasyon rakamlarına yansıtmadığının altı çizilerek “Milyonlarca kamu emekçileri ve emeklilerinin maaşı her yıl yoksulluk sınırından daha fazla uzaklaşırken, açlık sınırına daha fazla yaklaşmıştır” denildi.

'TÜİK VERİLERİNE İTİBAR EDEN KALMADI'

“TÜİK’in rakamlarına yansımayan, yoksullaşma ve hayat pahalılığına karşı tüm kamu emekçilerini insanca yaşama yetecek bir gelir için mücadeleye çağırıyoruz” denilen açıklamada, “Milyonlarca insanın sokakta, pazarda, mutfakta karşılaştığı hayat pahalılığı ile TÜİK enflasyon verileri arasında uçurum olduğunu, TÜİK'in pandemi sürecinde yaşanan işsizliği bile hesap oyunları ile nasıl düşük gösterdiğini görmektedir. Siyasal iktidarın siparişine göre rakam açıklar hale gelen TÜİK verilerine, artık itibar eden kalmamıştır” ifadeleri de yer aldı.

'GERÇEK HAYAT PAHALILIĞINI YANSITMIYOR'

“TÜİK tarafından açıklanan resmi enflasyonun yaşanan gerçek hayat pahalılığını yansıtmadığını herkes bilmektedir. Buna rağmen milyonlarca kamu emekçisinin, işçinin, asgari ücretlinin, emeklinin maaş-ücret artışında kimsenin inanmadığı bu veriler temel alınmaktadır” denilen açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“İktidar, ‘işçiyi, memuru enflasyona ezdirmedik’ nutukları atmaya, hedeflenen enflasyon rakamlarına imza atanlar ise kendilerinin de inanmadığı tarihi başarı hikayeleri uydurmaya devam etmiş, hala da uydurmaya devam ediyorlar. Bugün açıklanan TÜİK verileri dikkate alınarak milyonlarca kamu emekçisinin yüzde 4 maaş zammına ek olarak yüzde 1,75 ‘lik enflasyon farkı ile yetinmesi beklenmektedir. Dolar kuru ve altın fiyatları ile kıyaslandığında toplu sözleşmelerle sefalet oranında artırılan maaşlarımızın yaşanan hayat pahalılığı karşısında ne kadar eridiği çok daha net olarak ortaya çıkmaktadır.

Ortalama maaş dolar karşısında sekiz yılda yüzde 43 eridi, ortalama maaş ile alınan çeyrek altın sayısı 8 yılda 5,5 adet azaldı. Bu koşullarda maaşlarında yüzde 4 toplu sözleşme artışı ve buna ek olarak yüzde 1,75 enflasyon farkı yansıtılan kamu emekçilerine ‘sefalete devam’ denilmektedir. Bunun da yolu 2020 yılı bütçesinin revize edilerek dar gelirli, yoksul, ücretli kesimlerin yurttaşlık haklarını koruyacak, gelirlerinin insanca bir yaşam seviyesine yükseltilmesini sağlayacak ek bir bütçe yapılmasından geçmektedir.”

'DAR GELİRLİNİN NEFES ALMASI İÇİN'

Basın açıklamasında "Dar gelirlilerin, ücretli kesimlerin salgından korunarak nefes almasını ve insanca bir yaşam sürmesini sağlayacak gerçek bir normalleşme" için şu taleplerin yerine getirilmesi gerektiği belirtildi:

• Kamu hizmetlerinin piyasalaştırılmasına ve özelleştirme soygununa son verilsin,

• Bütçe hakkımız önündeki engeller kaldırılsın,

• Ücretli kesimler olarak bizlerin omuzlarına yıkılan vergi adaletsizliği yükünün hafifletilmesi için; gelir vergisi adaletsizliğine son verilsin -tüketimden alınan dolaylı vergilerin düşürülsün-kar, faiz ve servet gelirlerine tanınan ayrıcalıklar kaldırılsın-asgari ücretin vergi dışı bırakılsın,

• Toplumun en zengin yüzde 1’lik kısmının milli gelirin yüzde 54’üne el koyduğu, geri kalan yüzde 99’un payına ise milli gelirin sadece yüzde 46’sının düştüğü adaletsiz tabloya son verilmesi için belli bir servet düzeyinin üzerindeki zenginlerden servet vergisi alınsın,

• Geçsek de geçmesek de, hizmet alsak da almasak da otoyolların, köprülerin, şehir hastanelerinin müteahhitlerine parası bizim cebimizden çıkan hazine garantilerine son verilsin,

• Temel tüketim maddelerine son bir yıl içinde yapılan zamlar geri alınsın, söz konusu maddelerden alınan KDV sıfırlansın,

• Yoksulluk sınırı altında geliri olan hanelerin elektrik, doğalgaz, su, internet giderlerinin pandemi tehdidi ortadan kalkıncaya kadar Hazineden karşılansın,

• Yaşanan hayat pahalılığı karşısında çoktan hükmünü yitirmiş olan 2020-2021 yıllarını kapsayan ‘toplu sözleşme’ iptal edilsin,

• Başta ILO sözleşmeleri olmak üzere uluslararası sözleşmelerle, evrensel sendikal hak ve özgürlüklerle uyumlu, grev hakkı ile tamamlanmış gerçek bir toplu pazarlık sistemine geçilsin,

• Yaşamaya devam ettiğimiz mali kayıpların maaşlarımıza yapılacak ek artışlarla telafi edilsin, maaşlarımızda yapılacak artışlarda yaşanan gerçek hayat pahalılığının-yoksulluk sınırında yaşanan artış oranı temel alınsın,

• İş güvencemizi ortadan kaldırmayı hedefleyen her türlü güvencesiz istihdam uygulamasına son verilsin, herkese güvenceli iş ve güvenli gelecek sağlansın,

• Kıdem tazminatı fonu, zorunlu Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) ve Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES) dayatmalarından vazgeçilmesini, yıllardır tahrip edilen kamusal sosyal güvenlik ve emeklilik sistemimiz güçlendirilsin.