Henüz 28 yaşında aramızdan ayrılan Barış Akarsu’nun hayatı beyazperdede. Baba Selahattin Akarsu, “Filmin sözleşmesini kaybettiğim eşimle imzalamıştık. O göremedi, en büyük acılarımdan biri budur” dedi.

Keşke annesi de filmi görebilseydi

Dilara ŞİMŞEK

Bodrum’da 2007’de geçirdiği trafik kazasında 28 yaşındayken yaşamını yitiren Anadolu rock müzik sanatçısı Barış Akarsu’nun hayatı beyazperdeye taşındı. “Barış Akarsu Merhaba” isimli film bugün vizyona girdi. Mert Dikmen'in yönetmenliğini üstlendiği biyografi türündeki filmde Barış Akarsu’yu İsmail Ege Şaşmaz canlandırdı. Barış Akarsu’nun babası Selahattin Akarsu ile konuştuk.

Barış Akarsu nasıl bir çocukluk geçirdi?

Barış, Haziran’ın 29’unda Zonguldak’ta doğdu. O yıl, Dünya Çocuk Yılı’ydı. O nedenle adını Barış koydum. 7’sinde neyse 70’inde de oydu denir ya benim oğlum da öyleydi. Çok sevildi. Çocukluğunda da çok sevilirdi. Adı gibi içiyle de dışıyla da çok barışıktı. Kendisiyle gırgır geçerdi. Çocukken oğluma baktığımda onda başka bir şey olduğunu düşünürdüm. “Onu Türkiye tanımalı” derdim.

Barış Akarsu’nun müzikle tanışması nasıl oldu?

Okuldaki öğretmenlerinden müziğinin iyi olduğunu öğrendim. Ona saz aldım olmadı, org aldım o da olmadı. En sonunda bir gitar bulmuş. Barış röportajlarında demiştir, “Ben kumsal şarkıcısıyım” diye. Bizim Amasra’daki plajda arkadaş gruplarıyla toplanır ateş yakalardı ve hep bir ağızdan şarkılar söylenirdi. Barış şan dersi veya gitar kursu almadı. O doğal bir yetenekti. Dayılarının ve dedesinin sesi çok güzeldi. Ben evde Ruhi Su’yu yüz kere dinlesem ezberleyemezdim. O bir kere dinler hemen söylerdi. Orada hissetmiştim müziğe olan yeteneğini. Bir gün bana “Baba Çakraz’da bir bar var, müzik yapmam için beni çağırıyorlar” dedi. Ben de “Git oğlum” dedim. Biz de bazen dinlemeye giderdik. Bir baktım bir hayran kitlesi oluşturmuş. Ben şaştım kaldım. Sahne duruşu harikaydı, çok yakışıyordu. Orada iki senelik bir tecrübe edindi. İlk olarak orada sahneye çıktı.

Selahattin Akarsu, BirGün TV’nin sorularını yanıtladı. (Fotoğraf: BirGün)Selahattin Akarsu, BirGün TV’nin sorularını yanıtladı. (Fotoğraf: BirGün)

Doğallığıyla kendini sevdirmeyi başarmış bir isimdi Barış Akarsu. Siz onun benimsendiğini nasıl fark ettiniz?

Barış, Amasra’da yelken kulübündeydi. Plajda şarkılar söylerken Ereğli’den gelen bir abisi “Barış gel Ereğli’de birlikte müzik yapalım” demiş. Bana dedi ki “Baba İlhami Abi beni müzik yapmak için çağırdı. Ne yapayım?” dedim ki “Git oğlum Ereğli çağdaş, modern bir yerdir, sana yakışır.” Orada çeşitli mekânlarda sahne aldı. Bir gittim ki Ereğli’de sevmeyen, tanımayan biri yok. Beyoğlu’nda yürüyemezdi. Ben gider Çiçek Pasajı’na otururdum. İki saat sonra gelirdi yavrum.

Barış Akarsu vedasından sonra da hiç unutulmadı.

O sevgi, o bağ katlanarak büyüdü. Oğlumuzu kaybedeli 15 seneyi geçti. Bu sevgi hiç eksilmedi, daha da büyüyor. Ben bir ara Gürcistan’a gittim. 3 tane dükkânda oğlumun resmini gördüm. Tiflis’te, Azerbeycan’da, İzmir’de Barış’ın parkı var. Amasra’da da Barış’ın heykelinin olduğu yer tekrar düzenleniyor. Çankaya Belediye Başkanımızın desteğiyle tekrar düzenleniyor. O parkın adı da Barış Akarsu Kültür Parkı. İnsanı insan yapan duyguların uç noktalarını, acının ve gururun en büyüğünü yaşadık. Barış yarışmaya girdikten sonra 4 ay devamlı stüdyolarda kaldık. O ayrı bir film konusu olur. Sahnenin önünde Barış’ı çok sevdiler, sahnenin arkasında da bizi, Barış’ın ailesini çok sevdiler. Barış birinci olduktan sonra bizi kucaklayarak uğurladılar. Biz hiç yalnız kalmadık. Barışseverler bizi hiç yalnız bırakmadı, hâlâ da bırakmıyor. Bulgaristan’dan Yunanistan’dan gelenler oluyor. Bu filmle beraber daha da büyüyecek.

Film için neden bu kadar beklediler?

Barış’ı en çok çocuklar seviyor. “Çocuklara ve gençlere yönelik mesajlar olsun” dedik. Biz Barış’ı kaybettiğimiz zamandan beri Barış’ın filminin yapılacağı konuşuluyordu. Film için kendimizi hazır hissettiğimizde iki sene önce kaybettiğim eşimle sözleşmeyi imzalamıştık. Ona görmek nasip olmadı. En büyük acılarımdan biri de budur.