AYM, "örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme" suçunu düzenleyen hükmü iptal etti. Kararda suçun belirsizliğinden bahsedildi. Kararı olumlu bulan hukukçular, birçok hukuksuz ceza verildiğini kaydetti.

Keyfi tutukluluklar dört ayda bitebilir
Fotoğraf: AA

Kayhan AYHAN

Patnos Ağır Ceza Mahkemesi ile İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemeleri, TCK'nin 220. maddesinin "Örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme" suçunu düzenleyen 6. fıkrasının Anayasa'nın 2, 13 ve 38. maddelerine aykırı olduğunu belirterek, iptali yönünde karar verilmesini Anayasa Mahkemesi'nden (AYM) talep etti.

15 Temmuz yargılamaları ve çok sayıda silahlı örgüt davasında sıklıkla uygulanan düzenlemeyle ilgili başvuruyu değerlendiren AYM, söz konusu düzenlemeyi oy birliğiyle iptal etti. İptal hükümleri, kararın Resmi Gazete'de yayımlanmasından başlayarak 4 ay sonra yürürlüğe girecek. Bu süreçte TBMM'nin, AYM'nin gerekçesinde belirttiği kriterlere uygun bir yasa maddesi yapması gerekiyor. Aksi durumda madde, uygulanamayacak ve mevcut davaların tümü düşecek.

ÖRGÜT ÜYELİĞİNDEN DAHA AĞIR CEZA

Bu kural uygulandığında, silahlı örgüte üye olma suçu bakımından aranan belirli şartların, örgüt adına suç işleyen bir kimse yönünden aranmadığı anlatılan kararda, bir ayrım yapılmaksızın örgüt adına suç işleyen bir kimsenin örgüt üyesi olarak cezalandırıldığı kaydedildi. Kararda, "Bir kimse silahlı örgütle zayıf da olsa bir şekilde bağlantısı bulunduğu iddia edilen bir suç işlendiği gerekçesiyle, örgütle bağlantısı açıkça ortaya konulmaksızın, işlediği suçun yanı sıra örgüt üyeliğinden de cezalandırılmaktadır. Bu durum, örgüt adına suç işleyen kimsenin örgüt üyelerine göre daha ağır cezalarla karşılanmasına neden olmaktadır" denildi.

Kararda, "örgüt adına" kavramının belirsizliğinden ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı ya da örgütlenme veya din ve vicdan özgürlüğü gibi temel haklar üzerinde güçlü bir caydırıcı etki yaratıldığı vurgulandı.

DÜZENLEME OLMAZSA BERAATLA SONUÇLANIR

Kararı BirGün'e değerlendiren Eski YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, "AYM süre vermeseydi bütün davalarda beraat verilirdi. Şu an eski yasa yürürlükte. 4 ay süre veriyor mahkeme. Bu konuda süre vermekle 'bir düzenleme yap, bir boşluk ortaya çıkmasın' diyor. Eğer Meclis bir yasa çıkarmazsa bu kapsama giren dosyalar beraatla sonuçlanacak. Hukukun üstünlüğü diyorsak mahkemeler bu süreyi beklemeli" diyerek bundan sonraki süreci anlattı. AYM'nin verdiği kararın yerinde olduğunu söyleyen Eminağaoğlu, "Çünkü içi her yöne çekilebilecek bir hüküm bu. Daha somut bir madde olmalı. AYM 'bu maddeye muhatap kalan kişi suçun nerede başladığını nerede bittiğini bilebilmeli' diyor, böyle bir düzeleme yapılmalı. Vatandaş okuduğu yasanın ne anlama geldiğini bilmiyor. Ülkedeki yasaların içeriği belirsiz. AKP döneminde çıkan yasalar genelde böyle. İçeriği her yöne çekilip silah gibi kullanılabiliyor. Yasalar, kişilerin hak ve sorumluluklarının ne olduğunu net olarak ortaya koyan hükümler içermeli. İçeriği bilinmez tartışılabilir olmamalı" ifadelerini kullandı.

Avukat Hamza Çiftçi de, "Söz konusu iptal kararı yerinde ve çok doğru bir karardır. Yıllardır söz konusu suçtan açılan davalarda, bu gerekçelerle itirazlar yapmamıza rağmen birçok hukuksuz cezalar verilmiştir. Aynı eylemden dolayı farklı mahkemeler farklı kararlara imza atmaktaydı. Dolayısıyla hangi eylemin bu madde kapsamında cezalandırılacağı tamamen uygulayıcıların keyfi takdirine kalmıştı."