İzmir’de KHK ile ihraç edilen kamu emekçileri 200 hafta boyunca görevlerine iade edilmek için oturma eylemi gerçekleştirdi. KHK’li eğitimciler, dört yılı aşan bu eylemin kendilerine güç kattığını söylüyor.

KHK eyleminde 200 hafta geçti

Yağmur Beril VAROL

Eğitim-Sen İzmir 2 Nolu Şube tarafından KHK ihraçlarına karşı düzenlenen oturma eylemi yaklaşık 4 yıldır her hafta çarşamba günü Karşıyaka İskele karşısında yapılıyor. 200’üncü kez bir araya gelen Eğitim Sen üyelerinin eyleminde bizde KESK İzmir Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Necip Vardal, KHK’lı Öğretmenler Sibel Çelik ve Hasan Ali Kılıç ile 200 haftadır süren eylemlerini konuştuk.


KHK’lar eliyle resmi rakamlara göre 125 bin 678 kamu görevlisi ihraç edildiğini vurgulayarak sözlerine başlayan KESK İzmir Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Necip Vardal, ”Haksız, hukuksuz bir şekilde OHAL KHK’larıyla yüksek Disiplin Kurulu kararıyla ve 375 sayılı kanun geçici 35 maddesine göre KESK’e bağlı sendikaların toplam 4 bin 761 üyesi ihraç edildi. İktidar ihraçlara yönelik tüm itiraz yollarının kapalı olduğunu açıkladı. Ancak darbe dönemlerinde dahi görülmeyen bu uygulamaya itirazlar yükselince Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne on binlerce başvuru yapılınca bir oyalama mekanizmasına ihtiyaç duyuldu ve OHAL işlemleri inceleme komisyonu kuruldu. Komisyonun görev süresi uzatıldı. Aradan 5 yıl geçmesine rağmen halen 8 binin üzerinde dosya karara bağlanmayı bekliyor” ifadelerini kullandı.

Bu cezalandırma politikası nedeniyle insanların yaşamlarını yittirdiğini, ağır hastalıklara yakalandığını ve tedavi olanağı dahi bulamadıklarını dile getiren Vardal, “Aileleri ile birlikte yüzbinlerce insanın anayasal haklarının ellerinden alınarak açlık ve sefalete mahkûm ettirilerek biat ettirilmeye çalışılması aynı zamanda insanlık suçudur. Bu suça, iktidar, OHAL Komisyonu Üyeleri ve iktidardan ihtiyacına uygun raporlar hazırlayan yerel kamu idarecileri ortaktır. Bu haksız ve hukuksuz uygulamanın ortadan kaldırılması yaşanılanların bir nebze olsun hafifletilmesi için OHAL Komisyonu derhal lav edilmeli. Haklarında kesinleşmiş yargı kararı bulunmayan, hukuken suç olmayan gerekçelerle ihraç edilen tüm kamu görevlileri bütün hakları ile birlikte derhal görevlerine iade edilmelidir. Mağdur olan tüm kamu emekçilerinin maddi ve manevi hak kayıpları karşılanmalıdır” dedi.

200 HAFTALIK EYLEMİMİZ CİDDİ BİR MÜCADELE

37 yıllık eğitim emekçisi olduğunu ve bir gecede görevinden ihraç edildiğini ifade eden KHK’lı öğretmen Hasan Ali Kılıç, “Her hafta yaptığımız eylemler belki de küçük bir şey gibi gözükse de, biz o eylemleri her hafta kararlı bir şekilde yapmamızdan kaynaklı epeyce bir ses getirdi. Türkiye’deki bütün ihraç arkadaşlarımız bizim yaptığımız oturma eylemlerinden güç aldı. İhraç edildiğimde bir kere bile soruşturma yaşamamıştım. Ben 37 yıllık öğretmendim. 37 yıl çalıştıktan sonra devlet sizi düşman ilan etmiş velilerinize, öğrencilerinize, komşularınıza karşı ve toplumun çeşitli kesimlerine karşı. 200 haftadır yaptığımız bu oturma eylemleri hak arayışı bağlamında ciddi bir mücadeledir ve iradedir.”

İhraç edildikten sonra hayatını idame ettirebilmek için birçok farklı işte çalıştığını aktaran KHK’lı öğretmen Sibel Çelik, “Yaptığım işlerden birisi evlere temizliğe gitmekti. Temizliğe gittiğim bir evde bir süre sonra çalışanı olduğum kişi bir gün ‘Sen eğitimli biri gibisin, ne mezunusun, neden bu işi yapıyorsun?’ diye sorduğunda. Ben ziraat mezunu olduğumu ancak KHK ile atıldığımı ve başımdan geçenleri anlattım. Akşamına bana mesaj atarak artık çalışmak için gelmemi istemediğini söyledi. Bizleri toplumda o kadar terörize ettiler ki toplumun da belli kesimlerince dışlanıyoruz ve kendimizi açıklayamıyoruz. Ben mücadele etmek istiyorum, bu hukuksuzlukların karşısında durmak istiyorum. Her çarşamba günü oraya gittiğimde aslında heyecanlanıyorum da umutlanıyorum da. Orada benim gibi düşünen benim gibi mücadele etmek isteyen benim gibi haksızlığa uğrayan ya da benimle dayanışmak isteyen arkadaşlarım var. Bu bana bir taraftan güç de katıyor” dedi.

Eğitim Sen İzmir 2 No’lu Şube Başkanı Veysel Beyazadam 200’üncü haftanın açıklamasında, toplumun her kesiminde adalet arayışının devam ettiğini belirterek, “Medeni toplumlarda iktidarı yönetmeye talip olanlar önce adaletli olmakla yükümlüdürler. Ne yazık ki gelinen günler içerisinde bakıldığında, ülkenin son 20 yıllık geçmişinde bu adaletten yoksun olunduğundan dolayı tarihe kara bir leke olarak geçmiş durumda. Kamuyu yönetenler özellikle toplumun refahını sağlamakla yükümlüdürler” ifadelerini kullandı.