Kılıçdaroğlu: Bu ülke üçüncü sınıf demokrasiyi ve kavgayı hak etmiyor
‘Adalet Yürüyüşü'nün 21'inci gününde konuşan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, yürüyüşün 15 Temmuz'da teşebbüs edilen darbeyi takip eden ‘anti-demokratik' sürecin yanı sıra hükümetin dış politikasıyla ilişkisine işaret etti. Kılıçdaroğlu "Türkiye bu üçüncü sınıf demokrasi ve bölgede süren bu kavgayı hak etmiyor" dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu'nun MİT TIR'ları davasında 25 yıl hapis cezasına çarptırılmasının ardından CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında başlatılan ‘Adalet Yürüyüşü'nde 21 gün geride kaldı.
18 kilometrelik yürüyüşün ardından İzmit Dilovası'ndaki kamp alanında Sputnik'in sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu,Berberoğlu'nun tutuklanmasının yürüyüşü tetiklediğini ancak asıl motivasyonun 15 Temmuz darbe girişimin ardından Türkiye'nin içerisinde bulunduğu "anti-demokratik" şartların bütünü olduğuna işaret etti. "Bıçak kemiğe dayandı" sözlerini yineleyen Kılıçdaroğlu kendilerini yürüyüşe sevk eden süreci şu şekilde anlattı:
‘20 TEMMUZ SONRASI ÜLKE KARABASANA DÖNDÜ'
"15 Temmuz'dan sonra demokrasi konusunda bir uzlaşı ortamı sağlandı. Darbenin püskürtülmesinin ardından Başbakan (Binali Yıldırım) CHP Genel Merkezi'nin ziyaret etti, ben de AKP Genel Merkezi'ni. Hatta Yenikapı'da gerçekleşen mitinge de katıldım ve yapılması gerekenlere işaret eden 12 madde sıraladım. Fakat bu süreç 5 gün sürdü. 20 Temmuz'da OHAL (Olağanüstü hal) kararnamesi geldi, bu hiç bir zaman onaylamadığımız bir kararnameydi. Zira yetki alınır alınmaz Türkiye tam bir karabasana döndü. Kamu görevlileri, üniversite hocaları işlerinden oldu,hapisteki gazeteci sayısı 150'yi aştı, milletvekilleri tutuklandı, kolektif suç kavramını getirildi. Biz bu sürece ‘20 Temmuz Sivil Darbe' diyoruz. Cumhuriyet tarihimizde de ilk kez oluyor böyle bir şey. Yargıyı önceden tümüyle FETÖ'ye teslim etmişlerdİ; şimdiyse AKP'ye teslim ettiler. Yargı tamamen siyasi iktidarın sopası olarak kullanılıyor. Korku iklimi egemen oldu. Üstüne de Berberoğlu'nun tutuklanması bıçağın kemiğe dayandığı nokta oldu."
‘Adalet Yürüyüşü'nün tamamlanmasının ardından sürecin nasıl ilerleyeceğine ilişkin soruyu yanıtlayan Kılıçdaroğlu "Bu bir başlangıç, devamı da gelecek. Yapacağımız her eylemin bir toplumsal karşılığı olması gerekiyor. Parlamentoda ve parlamento dışında ne olacak? Bunları göreceğiz. Bu konuyu, hiç kimse gündeme getirmezse bile, biz gündeme getireceğiz. Halkın talep ve beklentilerinin karşılanması için elimizden geleni yapacağız" dedi.
‘BU ÜLKE ÜÇÜNCÜ SINIF DEMOKRASİ VE KAVGAYI HAK ETMİYOR'
"Berberoğlu'nun tutukluluğunu hükümetin dış politikalarından bağımsız düşünmek mümkün mü?" sorusunun üzerine Kılıçdaroğlu "Dış politikanın her alanı sorunlu. Sağlıklı, tutarlı bir dış politika, yerine düşmanlık üzerine kurulu bir dış politika yürüttüler; herkesle kavga ederek… Mısır'la, Suriye'yle, Irak'la, Libya'yla hatta Avrupa Birliği ile…" dedi.
CHP'nin barışçıl bir dış politika hedefi olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu "Bütün komşularla ilişkileri düzelteceğiz. Ortadoğu'daki Arap Dünyası'nın iç sorunlarıyla ilgilenmeyeceğiz. Bu sorunlara taraf olmak veya sorunun parçası olmak yerine çözümün ana aktörü olmayı hedefleyeceğiz. Avrupa Birliği'yle ilişkilerimizi düzelteceğiz. Türkiye'deki demokratikleşme açısından atılması gereken adımları hiç beklemeden gerçekleştireceğiz. Bu ülkenin insanları üçüncü sınıf bir demokrasiye layık değil" ifadelerini kullandı.
‘TÜRKİYE ORTADOĞU POLİTİKASINDA KAYBEDEN TEK ÜLKE'
Kendisinin "AKP'nin rabia işaretini ve Müslüman Kardeşler teşkilatına desteklerini bırakması lazım" sözlerinin hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu "Rabia işaretinin yerli ve milli olmadığını söylemiştim. İhvanın işareti neden bu ülkede kullanılıyor? Suriye'de IŞİD'e, Nusra'ya silah göndermek, ülkenin iç işlerine karışmak, orada kan akmasına yol açmak asla doğru değil. Bunları her dönem ve her ortamda eleştirdim. Bizim Suriye'yle ne sorunumuz var? Niye Suriye'nin iç işlerine karışıyoruz? Hangi gerekçeyle karışıyoruz? Türkiye'nin çıkarı nerede? Türkiye Ortadoğu politikasında kaybeden tek ülkedir" dedi ve ekledi:
"Türkmenler perişan oldu. Dün yine IŞİD 200 tane Türkmen'i katletti. Suriye'de Türkmenler darmadağın oldu. Her biri bir yerlere gitti. Irak'ta da aynı şekilde. Oysa bu insanların gelirleri iyiydi, durumları iyiydi. Türkiye'yle Suriye arasında köprü vazifesindeydiler. İlişkiler gayet güzel ilerleyebilirdi fakat maalesef bunların hepsini çöpe attık"
‘KATAR'A ASKERİ GÜÇ KİRALAMAK AĞIRIMA GİDİYOR'
Türkiye'nin Körfez-Katar krizinde "ara bulucu değil taraf rolü" üstlenmesini sert şekilde eleştiren CHP Lideri "Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri ve yedi Arap ülkesinin karşı çıkması üzerine Katar'a bir nota vermeleri ve Katar'dan belli bir talepleri yerine getirmesini istemeleri üzerine Türkiye Katar'ın yanında yer aldı ve askeri birlik gönderilmesini ile ilgili sözleşmeyi süratle parlamentodan geçirdi. Biz bunu doğru bulmadık. Çünkü Arap Dünyası'nın kendi içinde çözeceği bir soruna Türkiye doğrudan taraf oldu. Bütün Arap dünyasını karşısına alarak kavgayı körükleyen pozisyona düştü" dedi.
Türkiye'nin Katar'a asker göndermesine ilişkin görüşünün sorulması üzerine CHP Genel Başkanı "Benim asker gönderme süreciyle ilgili asıl ağırıma giden, oradaki askerin harcamalarını Katar Hükümeti'nin karşılıyor olması. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti gönderdiği askerin yiyecek, giyecek harcamalarını karşılayamıyor mu? Lejyoner mi gönderdik biz oraya? Bir nevi askeri bir güç kiralamak. Bu durum bizi rahatsız ediyor" şeklinde yanıt verdi.
Donald Trump'ın başkanlığının ardından Ortadoğu'daki politikaları karşısında Ankara'nın bundan sonraki süreçteki olası tutumuna ilişkin olarak Kılıçdaroğlu "Beni ürküten temel nokta şu; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dışarıda meşruiyet aramak için her türlü ödünü verebilir. En büyük tehlike bu" dedi.
‘BİZİ FETÖ'YÜ, PKK'YI DESTEKLİYOR GİBİ GÖSTERMEK İSTİYORLAR'
CHP'nin başta FETÖ olmak üzere çeşitli örgütlerle müttefik gibi gösterilmeye çalışıldığına işaret eden Kılıçdaroğlu "FETÖ eleştirilerini yapanlar daha önceki dönemlerde FETÖ'ye gidip el ayak öptüler. Biz o dönemde FETÖ'nün ne kadar tehlikeli olduğunu, Türkiye için neden tehlike oluşturduğunun araştırılması gerektiğinin parlamentoda dile getirdik. Biz daha önce buna FETÖ demiyorduk, F Tipi Örgütlenme diyorduk. Parlamentodaki kayıtlarda, verdiğimiz araştırma önergelerinde hep F Tipi Örgütlenmenin Türkiye için yarattığı risklerden söz ettik. Şimdi bunlar ‘FETÖ' dediler. Fark etmiyor. Ama daha düne kadar bir kişi rektör mü olacak, bir kişi Yargıtay'a üye mi olacak, bir kişi genel müdür mü olacak, bir kişi büyükelçi mi olacak önce o kişinin önce gidip Pensilvanya'dan izin alması gerekiyordu" dedi.
Kılıçdaroğlu "Türkiye'deki iktidar yanlısı ‘havuz medyası' kendi taraftarlarına biz sanki FETÖ'yü destekliyormuşuz gibi yansıttılar. Bir dönem bizim PKK'ya da, Ergenekon ve Balyoz'a da destek verdiğimizi söylediler. Aklın alacağı şeyler değil bunlar. Biz terörün her türüne karşıyız. Biz adil yargılanmayı desteklerken bunlar birilerini baştan suçlu ilan ediyorlar, savcı iddianame hazırlıyor, hakim kararını veriyor. Suçluyu belirleyen aynı, iddianameyi hazırlayan aynı zihniyet, kararı veren aynı zihniyet. Dolayısıyla fark etmiyor. Yargı maalesef perişan vaziyette. Gazetelere de bu duruma uygun olarak manşet attırıyorlar" diye ekledi.