Google Play Store
App Store

CHP Lideri Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında hükümetin Musul politikasını eleştirerek, "Rus uçağını neden düşürdün; sen de Irak toprağını işgal ediyorsun" dedi.

Kılıçdaroğlu: Rus uçağını neden düşürdün; sen de Irak toprağını işgal ediyorsun

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin Musul'a göndermesi hakkında hükümetin tutumunu eleştirirken, "'Onlardan mı izin alacağız gideriz' diyorlar, e sen Rus uçağını neden düşürdün? Sen de Irak toprağını işgal ediyorsun. Araya bir sürü insan girdi ve Türkiye geri çekildi. Türkiye'nin onuruyla oynama yetkisini size kim verdi?" dedi.

Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satırbaşları;

"Cumhuriyet diyoruz da, bilim diyoruz da, özgürlük diyoruz da; gazetecilerin tutuklanması, sorgulanması. Haftasonu Silivri'ye gittim. Türkiye'de farklı bir tablo var. İki gazeteci arkadaşımı ziyaret ettim, uzun uzun konuştuk. Eğer demokrasi, özgürlükler diyorsak bunun mihenk taşı basındır, medyadır. Toplumun bilgi edinme kanalları tıkanmış demektir gazeteci tutuklanıyorsa, hapse hatırlıyorsa, haber yaptığı için işinden atılıyorsa... Oturup hep beraber düşünmemiz lazım. Medyanın her koşulda özgür olması lazım. Bunu yaptığımız zaman Türkiye'de demokrasi var algısını güçlendiririz.

"DİKTATÖR BOZUNTUSU HESABINI VERECEKSİN"

İnsani Gelişmişlik Endeksi yayınlandı, 72'nci sıraya geriledik. Lübnan, Kosta Rika ve İran bizim önümüze geçti. Türkiye'yi bu hale kim getirdi? Birarada, özgürce yaşamak istiyoruz. Siz medyaya baskı yapıp, engellerseniz; "Bunun hesabını verecekler" diyor diktatör bozuntusu, bunun hesabını sen vereceksin, sen. Hiç kimsenin Türkiye'nin onuruyla oynamaya hakkı yoktur. Aydınların bedel ödediğini çok iyi biliyoruz. Bedel ödemenin onur olduğunu da biliyoruz. 32. gazetecimiz hapiste. 21. yy'ın Türkiyesinde 32 gazeteci hapiste.
Neden benim ülkemde gazeteciler hapiste olsun? Yargınlanmasın demiyoruz. Birileri yargıç cübbesi giyerek, birilerinin talimatını yerine getiriyorsa orada yargı bağımsızlığı konusunda sorun vardır. Bir yargıç da mektup da yazıyorsa o ülkede umutta vardır.

"O UÇAKTA NE İŞİNİZ VAR?"

Ayıp olan bir başka şey de, Sayın Cumhurbaşkanı uçakta gazetecilerle geliyor, her şey soruluyor ama bir gazetecinin aklına bu gazetecilerin durumunu sormak gelmiyor. Gazetecilik yapacaksanız bu soruyu niye sormuyorsunuz? Dünyanın sorduğu soruyu sormaktan korkuyorlar. O uçakta ne işiniz var? Gerçekten üzülüyorum. Osmanlı'dan söz ederler ya, Osmanlı'da medya özgürlüğüne önem verilmiştir. Hiçbir şeye saygı duymuyorsan Ali Paşa'ya saygı duy. Gazeteci bir kamu görevlisidir. Kamu adına soru sorar. Gazeteciler o yüzden anayasal güvenceyle korunur. Siz darbe dönemlerini aratmayacak şekilde gazetecileri hapse atıyorsunuz.

IRAK'TAKİ GELİŞMELER

Suriye sorunumuz yetmezmiş gibi bir de Irak'ı ekledik. Başka ülkeye asker gönderebilirsiniz. Siz bir hukuk devletiyseniz hukuku da bilmeniz gerekir. Siz bütün hukuka uyacaksınız, asker gönderiyorsanız Irak'a gönderirsiniz, "şu gerekçelerse sayıyı artırmak istiyoruz" dersiniz. Bunu yapıyorlar. Askeri gönderdik, tankları gönderdik, arkasından kahramanlık edebiyatı yaptık.

"TÜRK HALKINA DA YALAN SÖYLÜYORLAR"

Benzerini daha önce yaşadık. Eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız 4 Aralık 2012'de Erbil'e gideceğiz diyor pilota. Uçak bir süre sonra Kayseri'ye indi. Neden indi? Merkezi hükümet izin vermiyor. Neden Türkiye'yi rezil ediyorsun. Şimdi yine aynı şey oluyor. Türkiye'nin saygınlığını ayaklar altına almak için kim sana yetki verdi? Bunun hesabı sorulmayacak mı? Havuz medyasında bunun hakkında bir haber yok, tık yok. Bundan sonra Bağdat'ta, Basra'da Türkiye aleyhine protestolar yapıldı. Bizim bu topraklarla kardeşliğimiz var. Neden bozuyorsun? Türk halkına da yalan söylüyorlar. Irak'ın başbakanı, dışişleri bakanı davet etmedik diyor, sizi kim davet etti? "Onlardan mı izin alacağız gideriz" diyorlar, e sen Rus uçağını neden düşürdün? Sen de Irak toprağını işgal ediyorsun. Araya bir sürü insan girdi ve Türkiye geri çekildi. Türkiye'nin onuruyla oynama yetkisini size kim verdi?

"NİYE GİTTİN, NEDEN GERİ ÇEKİLDİN?"

Devlet yönetmek bu kadar kolay, ucuz mu? Devleti ahlakla, bilgiyle, adaletle, hukukla yöneteceksiniz. Irak'a nasıl asker gönderiyorsun? Niye gittin, neden geri çekildin?

Önceden heyetin gitmesi gerekirken, sonradan gönderdikler. Mutabakat sağlandıysa neden geri çekiliyorsun? Sayın Erdoğan "geri çekilmeyeceğiz" diyor. Şimdi ne oldu, kim seni kaldırdı? Bunlar birike birike Türkiye'nin itibar kaybına yol açıyor. Biz bunları eleştirdik diye, Türkiye Cumhuriyeti'ni küçük düşürüyorsun diyorlar, küçük düşüren ben değil, sizsiniz.
Türkiye'nin dünya kadar sorunu var. Hiçbir komşumuz kalmadı. Türkiye tarihinde bir ilktir. Oya örer gibi dostlukları ördük, bütün devletleri kucaklamaya çalıştık, kültürel ilişkilerimiz geliştirmeye çalıştık. O ülkeler Türkiye'ye imrendiler. Bugün tamamı bitti. Bunlar yetmiyormuş gibi içeride ciddi sorunlarımız var. Doğuda güneydoğuda kentler Beyrut gibi. Hendekler kazılmış. Hendek kazanlar unutmasın, bu ülkeye en büyük kötülüğü siz yapıyorsunuz. Oradaki vatandaşlara zorla kazdırdılar. Oradakiler Suriyeli mülteciler gibi göç etmeye başladılar. İki arada bir derede kalmışlar. Böyle bir tablo Türkiye'nin kaldıracağı bir tablo değil. Yazık, günah bu ülkeye. 78 milyon vatandaşıma soruyorum, Türkiye'yi bu hale kim getirdi?

İŞÇİ GREVİ

Sivas'ta bir demir çelik fabrikası var. Sıcak koltuklarında oturan, işçinin parasıyla gezen sendika ağalarına soruyorum. İşçiler eylem yapıyor, hiçbir partinin sahip çıkmadığı işçilere sahip çıktık. Tüm kesimlerle görüştüler arkadaşlarım. 40 bin dönümlük arazi üzerine 115 aile lojmanı olan, tesisleri olan bir fabrika. Açıldığında 747 çalışanı var, 360 milyon dolara mal olmuş kamu fabrikası. 10 milyon dolara özelleştiriliyor. Tam bir felaket. Fabrika bir mafya liderinin eline geçiyor ve işçiler 2 yılda maaş alamıyor. Ufak harçlık veriyorlar. Tayin edilenler yönetmiyor. İşçiye gücün yetiyor, mafya liderine gücün yetmiyor, çünkü sen o mafya lideri ile kardeşsin.

Devlet ayrı, hükümet ayrı. Hükümet devleti yönetir. Hükümet ile devlet arasındaki farkı öğrendiğimiz zaman AKP'nin gerçek yüzünü göreceğiz. Şimdi formül bulamıyorlar. Bu sorun nasıl çözülür? Her yere borcu var, 6183 nolu kanun var. Bir işveren devlete borç takmışsa, devlet o fabrikaya el koyabilir. Bunun örneği de Adana'da Paktaş için yapıldı. Aynısını yapabilirsiniz, bu fabrikayı çalıştırabilirsiniz."