Fox TV yayınında, İsmail Küçükkaya ile Çalar Saat programında soruları yanıtlayan Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Soylu'nun elinde Erdoğan'ı, yakın çevresini, ailesini zora sokacak çok bilgi var" dedi.

Kılıçdaroğlu: Soylu'nun elinde Erdoğan'ı, yakın çevresini, ailesini zora sokacak çok bilgi var

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Fox TV'de İsmail Küçükkaya ile Çalar Saat programında soruları yanıtlıyor.

Organize suç örgütü lideri Sedat Peker'in peş peşe yayımladığı videolarla ilgili de konuşan Kılıçdaroğlu, "Sedat Peker yer altı dünyasının aktörlerinden birisi. Bunların bir kısmı zaten daha önce ifade edilmişti. Parlamento tutanaklarına geçmişti ama bunlar iktidar partisi bunu muhalefetin suçlaması olarak sundu, böyle bir şey yoktur dedi ama şimdi işin içinde olan bir kişi açıkladı" ifadelerine yer verdi.

"O kadar rahattı ki 'Erdoğan'ın dağıttığı kahveleri ben verdim' dedi. Bir ülkenin Cumhurbaşkanı, parasını partinin ödemediği bir kahveyi alır dağıtırsa ne olur?" diye soran Kılıçdaroğlu, "Savcı yukarıdan talimat gelmediği için harekete geçmiyor. Savcı harekete geçse pislikler ortaya çıkacak. Savcı talimat olmaksızın doğrudan doğruya soruşturma açması lazım" dedi.

Verilen önergelerin reddedildiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, bu durumu "Araştırmayın, soruşturmayın demektir bu" şeklinde yorumladı.

Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

"Olayın içinde olan kişi anlatıyor. Yer veriyor, isim, zaman veriyor. Her şeyi veriyor. Bunlar oldu diyor. Bakıyorsunuz, zaten bunlar doğru. Eğer suçluysak içinizde en az suçlu olan benim diyor.

Cumhur İttifakı'na bakar mısınız? Tüyü bitmemiş yetimin hakkı olan 128 milyar doları buharlaştırdı bunlar. Devlet dediğimiz kurumun saydam olması lazım. Vatandaştan vergi alıyorsunuz. Vergiyi nereye harcadığınızı açıklayacaksınız. O da yok."

10 BİN DOLAR ALAN SİYASETÇİ

"İçişleri Bakanı kalktı bir açıklama yaptı. Bir siyasetçiye her ay 10 bin dolar para veriliyor dedi. Yani rüşvet. Bir siyasetçiye, yer altı dünyasının bir aktörü neden her ay para versin. Bu siyasetçiyi biliyoruz, gazeteler yazıyor. Erdoğan'ın sesi çıkıyor mu? Bu siyasetçinin AKP MKYK'nın üyesi olduğunu da herkes biliyor.

Peker, şunu söyler bunu söyler. Bu iddiayı yapan İçişleri Bakanı. Emniyet İstihbarat, Jandarma İstihbarat ona bağlı. Devletin televizyonunda bunu söylüyor. Bunu saklamak suç ama saklıyor.

Ortada bir şey yokken 17/25'e gönderme yaptı Sayın Soylu. Bakanların çocuklarının aldıkları rüşvetin para sayma makinalarını gündeme getirdi. Yani Erdoğan'a diyor ki "Ben 10 bin dolar rüşvet alanı biliyorum. Bana bir şey olursa azdan az, çoktan çok gider" diyor. Yani asıl senden gider diyor.

Savcı harekete geçmedi. Soylu'yu çağırıp da Erdoğan 'Sen çok ciddi bir iddiada bulunuyorsun, bu kişi kim? Bana söyle.'

Erdoğan Soylu'yu çağırmadı. Çağıramaz ve konuşamaz. Rüşvet alan bir kişiyi büyükelçi yapan bir kişi. Onu da başka bir yere atayacak.

Gönderdiği talimat 'Asla bu konularda konuşmayacaksınız.'

Soylu'nun elinde Erdoğan'ı, yakın çevresini, ailesini zora sokacak çok bilgi var.

Görevli savcılar soruşturma açmamakla suç işliyorlar. Peki ona bakan kim? Hiç kimse."

SUSURLUK'TAN FARKLI

"Susurluk ayrı bir olaydı. Bu buzdağının görünen tarafı, alt tarafında tam bir felaket olduğuna inanıyorum. Susurluk'ta araştırma komisyonu kuruldu, ayrıntılar alındı. Burada hiçbir şey yok, tam bir sessizlik var. Orada tepedeki kişiler mafyaya bulaşmamışlardı, şimdi tepedekiler mafyayla beraber çalışıyorlar."

"KANAL İSTANBUL YAPILIRSA MÜSİLAJ ÇÖZÜLÜR" AÇIKLAMAS

Marmara denizini etkisi altına alan Müsilaj sorununa değinen Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:

"Keşke olay bu noktaya gelmeseydi. Dünyanın sadece bizde olan bir iç denizi, buranın gözümüz gibi korunması lazım. Biz Marmara'yı bu hale getirdik. El birliğiyle biz bu işi nasıl temizleriz diye uğraşıyorlar. Ama Allah aşkına şu Ergene Nehri'nin doğduğu kaynağa bakıyorsunuz, denize aktığı yere bakıyorsunuz. Biri bembeyaz biri simsiyah.

Belediye başkanlarımız hazır. Üzerine düşen görevleri yapmaya hazırlar. Yeter ki merkezle yerel arasında samimi işbirliği kurulsun.

Eğer Kanal İstanbul'a herhangi bir ülke kredi verirse iktidara geldiğimizde biz o projeyi durduracağız o ülkeyle de aramıza mesafe koyacağız. O şirketlerin asla paralarını ödemeyeceğiz. Çünkü Türkiye'ye hiç kimsenin ihanet etmeye hakkı yoktur. Ne demek Kanal İstanbul? Ama onlar kafaya takmışlar yapacaklar. İstanbul'u rant alanına dönüştürmek istiyorlar.

Kanal İstanbul'dan hükümetin ne kazancı olacak? Stratejik olarak ne kazancı olacak onu da bilmiyoruz. Olsa zaten Erdoğan ballandıra ballandıra bunu anlatır. Etrafında binalar olacak."

ERKEN SEÇİM ÇAĞRISI

"Türkiye yönetilmiyor. Türkiye savruluyor. Kimin ne yaptığı belli değil. Akdeniz'de bizim bir gemimize arama yapılacaktı. 4 saat Erdoğan'a kimse ulaşamıyor. 5 saat geçiyor, ya savaş olsaydı ne olacaktı? Çünkü Dışişleri Bakanlığı devre dışı bırakılmış. İbrahim Kalın da konuşuyor. Niye Dışişleri Sözcüsü yok. Milli Savunma Bakanı da dış politikada aktif geziyor.

Sistemde bir sorun değil çok sorun var. Bütün yetkilerin bir kişiye bağlanması. Resmi Gazete'yi bile doğru dürüst çıkaramadı. Mafyanın Cumhur İttifakı'nın üçüncü ortağı olduğu kapalıydı, açıkça ortaya çıktı.

Gideceğiz seçime. Vatandaşın hakemliği son derece önemlidir. Bu sonbaharda, ne zaman olursa. Geciktiğimiz her gün maliyet artıyor. Topluma maliyeti artıyor. Belki vatandaş diyecek ki 128 milyar doları götürmüşler ama bir 128 milyar dolar daha götürsünler deyip oy verecek.

Merkez Bankası'nın şu anda net rezervi eksi 47 milyar 600 milyon dolar. Merkez Bankası'nda 1 cent dahi yok. Bu para dışarıdan alınıp getirilip kasasına konan para. 47 milyar 600 milyon dolar var ama başkasının parası.

İktidar değişecek. Ben bu ülkede yaşayan insanların ferasetine inanıyorum. Siyaset kirlilikten arınacak, temiz bir siyasetle yolumuza devam edeceğiz. Bir sürü paket açıkladılar hiçbirisi olmadı. Parlamantoya gelmiyor bunlar. "

'CUMHURBAŞKANI OLACAK MISINIZ?' SORUSUNA YANIT

Kılıçdaroğlu, "Cumhurbaşkanı adayı olacak mısınız" sorusuna şöyle yanıt verdi:

"İki kanat var, Cumhur İttifakı'nda hiçbir tartışma yok. Herkes bir kişinin otoritesine bağlı. O Erdoğan. Orada demokrasi yok. Otoriter bir anlayış var ve o anlayış Türkiye'yi yönetiyor. Millet İttifakı'nda ise demokratik bir anlayış var. Dolayısıyla demokratik bir süreç içinde hareket ediyoruz. Biz cumhurbaşkanı adayımızın Millet İttifakı olarak bir araya gelip oturup konuşacağız. Meral Hanım'ın yaptığı bazı açıklamalar var. Bir adayla tek seferde girilmeli, HDP kendi adayını belirlemeli diye. Nasıl bir strateji belirlemeliyiz diye oturup konuşacağız. Resmi olarak ittifak 4 partiden var. Gelecek ve DEVA Partisi de güçlendirilmiş parlamenter sistemi savunuyorlar. Meral Hanım'ın görüşü değerli bir görüş. Diğer paydaşlarımızla bir araya gelip oturup konuşmalıyız. Cumhurbaşkanı adayımızla birlikte ittifakı oluşturan bütün partilerin devlet yönetiminde görev alması lazım. Aday olup olmama konusunda bir kararım yok. Dışarıdan bir isim olarak da kafamızda bir isim yok."