Kırklareli'de kadın cinayetleri protesto edildi. Kırklareli Kadın Dayanışması tarafından yapılan açıklamada, 7 aylık süre içerisinde 207 kadınının öldürüldüğü belirtildi, "Failleri çoğu zaman en yakınımızdaki erkekler iken, destekçileri de erkek yargı, iktidar, sistem ve aslında tüm erkek egemen zihniyet biliyoruz" denildi.

Kırklareli'de kadın cinayetleri protestosu: 7 ayda 207 kadın öldürüldü

SEDAT EVREN

Kırklareli Kadın Dayanışması tarafından “Kadın Cinayetlerine” dikkat çekmek amaçlı ile bir basın açıklaması yapıldı.

Açıklamayı Kırklareli Kadın Dayanışması üyeleri adına Gülşen Geres yaptı. AKP iktidarının yürüttüğü politikalar sayesinde kadına şiddetin her geçen gün arttığı belirtilen açıklamada, yürütülen politikalar sayesinde her gün bir kadın cinayeti yaşandığı belirtildi.

Neredeyse her gün bir kadın cinayeti işlendiğini vurgulayan Geres, “Son zamanlarda sıklıkla arkadaşlarımızın, kadınların kayıp haberlerini duyuyoruz. Antalya'da beş gün boyunca kendisinden haber alınamayan kardeşimiz Azra Gülendam Haytaoğlu'nun cansız bedeni 2 Agustos’ta ormanlık alanda bulundu. Mustafa Murat Ayhan tarafından vahşice katledildiğini öğrendik. Ardından Kahramanmaraş’ta 3 gün boyunca kendisinden haber alınamayan Emine Gökkız’ın da ormanlık bir alanda cansız bedeni bulundu. Dün yine bir kadın arkadaşımızın Esra Hankulu’nun şüpheli ölümü üzerine Aleyna Çakır cinayetinin baş şüphelisi Ümitcan Uygun’un bu cinayetin de baş şüphelisi olarak gözaltına alındığını öğrendik. Yetkili makamlar seferberlik ilan ettiklerini açıklıyor. Etkin bir soruşturma sürecinin gerektirdiği gibi kayıp ihbarı geldiğinde seferberlik ilanı yapmalısınız. Kadınlar öldürüldükten sonra seferber olunması değil, bizler hayattayken bizlerin korunması için etkin bir süreç yürütmek zorundasınız. Bizler, koruyucu mekanizmaları geliştirme sorumluluğunu yerine getirmek, soruşturma, kovuşturma süreçlerini etkili biçimde yürütmek bir yana yasaları uygulamayan, kadınları koruyan sözleşmeleri iptal etme kararı alanların cesaret verdiği failler tarafından öldürülen kardeşlerimizin yasını, isyanını taşımaktan, şiddete maruz bırakılmaktan, ölümle, şiddetle burun buruna yaşamaktan bıktık usandık" ifadeleri kullandı.

7 AYDA 207 KADIN ÖLDÜRÜLDÜ, 11 KADIN ŞÜPHELİ ŞEKİLDE ÖLDÜ

2021 yılı içerisinde yaklaşık 7 aylık süre içerisinde 207 kadınının öldürüldüğünü söyleyen Geres, şöyle devam etti:

“2021 Temmuz ayında erkekler tarafından 24 kadın öldürüldü, 11 kadın şüpheli şekilde ölü bulundu. 2021'de öldürülen kadın sayısı ise 207'ye ulaştı. Hal böyle iken İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı ile bizleri daha savunmasız bırakmaya çalışıyor, yaşamlarımıza, haklarımıza göz dikiyorsunuz. Ama bizler kabul etmedik, etmeyeceğiz. Kadına karşı şiddetle mücadele sözleşme ile başlamadı, sözleşme ile de bitmeyecek.

Daha önce açıkladığınız eylem planında sıraladığınız hedefler, feshedilen İstanbul Sözleşmesi'nde zaten vardı. Ama siz tüm çabamıza, mücadelemize rağmen yıllardır bu sözleşmeyi uygulamadınız, yetmezmiş gibi çekilme sözleşmeden çekilme kararı aldınız. Açıkladığınız eylem planında vaka bazlı özel müdahale programlarının hayata geçirilmesi hedefi ile faillere öfke kontrolü, bağımlılık rehabilitasyonu gibi özel uygulamalarla sorunu bireyselleştirerek kadına yönelik şiddetin politik olduğunu gerçeğini örtmeye çalışıyorsunuz. Bugün kadınların canına kast eden erkek şiddetine karşı, bir kez daha suç mahallindeyiz. “Kadın cinayetleri politiktir” demeye devam ediyoruz."

"AKP İKTİDARI 'MAKBUL KADIN' DAYATMASI YAPIYOR"

Geres, AKP hükümetinin “Makbul Kadın” dayatması yaptığını belirterek, "Failleri çoğu zaman en yakınımızdaki erkekler iken, destekçileri de erkek yargı, iktidar, sistem ve aslında tüm erkek egemen zihniyet biliyoruz. Biz kadınlar her gün AKP iktidarının, kadınlar için oluşturmaya çalıştığı “makbul kadın” dayatmasının erkek şiddetini nasıl beslediğinin de elimizden alınmaya çalışılan yaşamlarımızın, haklarımızın da birinci elden sorumlusu olduğuna tanıklık ediyoruz" dedi.

Geres, şunları söyledi:

"Sizlerin sözleşmeden çekilme kararınız ardından, karakola giderek uzaklaştırma kararı isteyen kadınların çoğu geri çevrildi, adli yardım bürolarına başvuran kadınlardan bununla ilgili yoğun şikayetler alınmaya başlandı. Tedbir kararları gerektiği gibi uygulanmamaya başladı. Korumadığınız için öldürülen her bir kadının kanıyla yazılan sözleşme ve haklarımız kadınların ‘’ölmek istemiyorum’’ çığlığıdır. Kendi hayatına dair karar vermek istediği için öldürülen kadınları yok sayamazsınız. Hepimiz biliyoruz ki kadınları karakollardan geri gönderenler, lezbiyen mezbiyen yok öyle bir şey diyenler, kadın düşmanı politika üretenler, kadın cinayetlerinin, çocuk istismarının, kadına yönelik şiddetin, LGBTİQ+’lara yapılan her türlü nefret saldırısının suç ortağıdır. İstanbul Sözleşmesi'ni tartışmaya açanlar, kadın katillerinin değil bizim önümüzde duranlar, siz cinayetlerin ve istismarların suç ortağısınız! Kadınlar her gün evde, işte, okulda, sokakta erkek-devlet şiddetine maruz kalmakta ya da şiddet tehdidi altında yaşamlarını sürdürmekte iken, siyasal iktidar kadına yönelik şiddeti önlemek ve kadın kazanımlarını geliştirmek yerine, kadın düşmanı politikaların sürdürücüsü olmaya devam etmektedir."

"ŞİDDETE NEDEN OLAN POLİTİKALAR ISRARLA SÜRDÜRÜLÜYOR"

İktidar partisinin kadına yönelik şiddeti durdurma konusunda samimi olmadığını aksine kadına yönelik olan şiddetin artmasını sağlayan politikalar izlediğinin altını çizen Geres, “17 yaşındaki Duygu Delen’i öldüren Mehmet Kaplan’ı ev hapsi kararıyla tahliye edenler, Tuba Erkol’u öldüren evli olduğu Bekir Erkol’a haksız tahrik gerekçesiyle cezai indirim kararı verenler, uzaklaştırma kararına rağmen evli olduğu erkek tarafından öldürülen Ebru Kara’yı korumayanlar, şikayetçi olduğu halde evli olduğu erkek tarafından öldürülen Deniz Filiz’i korumayanlar, karakola gidip şikayetçi olmak istediğinde Remziye Yoldaş’a “git başının çaresine bak” diyerek evli olduğu erkek tarafından öldürülmesine göz yumanlar, boşanma aşamasında olduğu, hakkında uzaklaştırma kararı alınan evli olduğu erkeği Meral Kırlangıç’ı darp ettiği için gözaltına alınıp serbest bırakarak Meral’in öldürülmesine neden olanlar, kadına yönelik şiddet konusunda hala erkeklere cesaret veren açıklamalar yapan iktidar yetkilileri, kadına yönelik şiddeti önleyici politikaları değil şiddetin giderek artmasına neden olan politikalarını ısrarla sürdürmeye devam ediyor" ifadelerini kullandı.

Geres, şöyle devam etti: "Durum bu denli barizken kadına yönelik şiddetin aleni bir şekilde önleme gibi bir amacı olmayan iktidarın, erkek yargısı da değirmene su taşıyor. Kadınları öldürürken haz almadığını iddia eden erkeklere, “İyi hal”, “tahrik indirimi” adı altında cezai indirim uygulayan iktidarın yargısına güveniyor olacak ki Cemal Metin Avcı son savunmasında Pınar Gültekin’i katlettiği için neredeyse kendini haklı bulan açıklamalar yaptı. Mahkeme heyetine, “Sizce ben katil miyim?” diye soran failin de Ankara’da iş görüşmesi için gittiği otelin 5’inci katından şüpheli biçimde düştüğü iddia edilerek öldürülen Gamze Açar’ın ardından “kendini attı der yırtarız” diyen cinayet faillerin de bu cesaretlerini, iktidarın kadınlar için ürettiği politikalardan aldığı ortada."

"HAYATLARIMIZDAN VAZGEÇMİYORUZ"

Geres, sözlerini şöyle sonlandırdı: "Biz Kırklareli Kadın Dayanışması olarak, yangın yerine dönmüş bu ülkede büyüyen isyanımızla bir kişi daha eksilmeyene kadar susmuyor, mücadelemizden, haklarımızdan, hayatlarımızdan vazgeçmiyoruz.
Şiddetsiz, eşit ve özgür bir yaşamı örgütlü mücadelemizle bizler inşa edeceğiz."