Kırkpınar’da boksör olmak

SEÇİL TÜRKKAN - secilturkkan@gmail.com

‘Kadın pehlivan olamıyorsun ama boksör olabiliyorsun.’ 19 yaşındaki Gökçe Bora neden boks sporuyla ilgilendiğini anlatırken detay olarak geçiriyor bu cümleyi. Ona göre bu sporu seçme nedeni bir gün abilerinin gittiği boks salonuna gitmesi. Anlattığı ilk sıralardaki anılar ise erkek rakiplerinin Gökçe’yle dövüşmeden önce dalga geçmesiyle ilgili.

Erzurum Üniversitesi’nde Almanca Öğretmenliği okuyan Gökçe, Edirne’de ‘Muay Thai’ diğer adıyla ‘Thai Boksu’ yapıyor, şöyle anlatıyor: “Bu sporun bokstan farkı diz, dirsek ve tekmelerin kullanılması. Oyunun geleneğinde, maçlarda rakibe saygı ve meydan okumak için Wai Khuru adında bir müzikle ringin içerisinde dans edilmesi var.”

Antik zamanlardan beri yapıldığı bilinen, sonra Osmanlı’da bir rutin halini alan güreş, bugünlerde Geleneksel Spor Dalları arasında sayılıyor. Edirne Kırkpınar’ın merkez olma sebebi ise Osmanlı dönemine denk geliyor.

Tam pınarın yanında güreşmeye başlayan 40 genç erkekten 2 tanesinin birbirini yenememesi ve böylece orada ölmeleriyle birlikte tüm yurtta tutulan güreşlerin başkenti Kırkpınar oluyor. Artık Başpehlivan orada seçilir ve bir sonraki panayıra kadar bu rütbeyi elinde kendisine hediye edilen bir altın kemerle tutar. İlkbahar’da doğanın canlanışı, evlilik merasimi, zafer şölenleri güreşmek için hep iyi fırsatlar olmuştur.

Gökçe’nin ailesi, o Thai Boks’a başladıktan hemen sonra zaten vazgeçeceğini düşünmüş fakat işler düşündükleri gibi gitmemiş. “Bir-iki antrenman sonra bırakacağımı düşünseler de sonradan en büyük destekçim oldular. Edirne’de bilindiği üzere yağlı güreş alanı daha yaygın ama ben Muay Thai’ci olmaktan gurur duyuyorum. Herkesin ismini bile söyleyemediği, farklı bir spor.”

Bu yıl 655. kez gerçekleştirilen Kırkpınar Yağlı Güreş Festivalleri çayır-çimene yakın ve herkesin izleyebileceği bir yerde yapılıyor. Her seferinde bu sporu izlemeyi seven kalabalık bir izleyici kitlesi oluyor. Boksta da öyle, öyle anlatıyor.

Gökçe; ‘Turnuvalarımız, bazen de süper lig maçlarımız oluyor. Değişik illerde, açık havada yapılıyor, insanlar buna bayılıyor. Türk milletinin yapısında var bu tür şeyleri sevmek. Çayır, çimen... Bazı insanlar bu sporu bilmiyor, bilenlerse bana ‘Ne istersen yaparız yeter ki bulaşma bana!’ diyor ve genç bir kadının bu alanda başarı göstermesine hayretle bakıyor.’ Kendisini anlatan, sevdiği bir sporu seçtiğine güveni tam olan Gökçe “Eğer boksör olmasam kesin Judo yapardım” diyor. Etrafındakilerin ona ‘Keşke Pehlivan olsaydın’ demesi ise artık geleneksel bir şaka elbette.

‘Arkadaşlarım hep erkek olduğu için bir erkek gibi dövüşmeye başladım. Rakiplerimin vurduğunu hissetmiyorum.’ diyor. Kadın rakibinin olmamasının sebebi ise şöyle açıklanabilir: Türkiye Boks Federasyonu’na göre lisanslı sporcu sayısı 85 bin 380 iken bunun sadece 10 bin 85’i kadın.

Edirne’den tipik bir erkek boksör tepkisini yine Gökçe anlatsın: Antrenman esnasında yeni gelen erkek arkadaşlardan biri benim güçlü ve tecrübeli olduğumu bilmiyordu. Dalga geçerek ‘Gel gerçek bir maç yapalım’ dedi. Bana uyar tabii! Sadece bir diz ve tekme vurdum, burnu kanamaya başladı, maçı yarım bıraktı. O gün bugündür benle maç yapmaz...

Atasözü “Yenilen pehlivan güreşe doymaz” diyor, Edirne’de bir kadına yenilen boksör boksa doyuyor.