Bir toplumda kirlenmişliğin boyutu, o ülke ekonomisiyle paralellik gösterir...

Bir toplumda kirlenmişliğin boyutu, o ülke ekonomisiyle paralellik gösterir. Geçtiğimiz hafta gündeme düşen ve halen de süren “şike ve teşvik primi“ konusunun altyapısını da bizce, ekonomik dengesizlik ve erki elinde bulundurma isteği oluşturmaktadır.

Dengeli ve hakça bir paylaşımın olmadığı yerlerde, insanların çıkarlarını gözetebilmek için etik olmayan yollara sapması da olağandır. Bu sapma; eğitim ve kültür erezyonuna uğramış toplumlarda doğal karşılanabilir ve açgözlülük ölçüsüne dek varabilir.

Bugün profesyonel futboldaki insanların ağızlarını sulandıracak büyüklüğe ulaşmıştır. Bunu bilmek içinde o çarkın içinde olmaya gerek yoktur. İşte, bu pastanın bölüşümü sırasında, biraz paylaşım bozukluğu belirirse, insanların bir kısmı bu dengesizliği ortadan kaldırmak için hareketlenirler ve “hak ve hukuk“ dışı yollara yönelebilirler. Bu noktada kendilerine özgü yöntemler uygulamaktan geri durmayabilirler.

Şu günlerde yaşanan ve profesyonel futbolda karşımıza çıkan olayların altında bu tür gerçeklerin yattığını da yadsımamalıyız. Bizce, bu olaylar sadece maç kazanıp yitirmekle ilişkili değildir. Bu işin içinde borsa, bahis oyunları ve transferler de önemli yer tutmaktadır.

Bir yönetici, kulübünün kazanacağı bir maç sonrası kendi saygınlığının da artacağı boş inancıyla “şike ve teşvik primi“ gibi yasal olmayan yollara başvurabilir!

Bir sporcu daha fazla gelir elde edebilmenin bu şekilde olabileceği hatasına düşebilir! Futbolcu simsarları, bir teknik adam veya futbolcu transferi işinde, kendi paylarının artması için katkıda bulunabilir! Kimi insanlarda bahis yoluyla para kazanma yöntemini seçip, 3 ya da 4 golle bitebilecek bir maçın 7 ya da 8 golle bitmesi için  uğraş verebilirler!
Borsada birkaç gün içinde milyonlarca lira para cep ve yer değiştirebilir! (Ki geçtiğimiz dönemde bu yaşandı.)
İşte bütün bunların sonucunda da bir ülkede dürüstlük, sağduyu ve ahlak gibi kavramlar rafa  kalkar, tabi ki bunların hemen ardından da; insan onurunu zedeleyecek kavramlar yer bululurlar.

Kısacası; önce sistem kendinibir denetlemeli, sonrasında herkes öncelikle kendi evinin önünü değil, içini  temizlemeye başlamalıdır. Renklere gönül verenler ise; bu paylaşımdan kendilerine düşen kısmı “hüzün ve üzüntüyü“ almalıdırlar.