Ne yazık ki bu ülkenin profesyonel futbolu (kurum demeye dilim varmıyor, çünkü, kurumsallaşma sağlanabilseydi bu depremler...

Ne yazık ki bu ülkenin profesyonel futbolu (kurum demeye dilim varmıyor, çünkü, kurumsallaşma sağlanabilseydi bu depremler bu kadar büyük ve yıkıcı olmazdı) iflas etmiş, diğer bir deyişle tam anlamıyla dibe vurmuştur.
Yaklaşık iki haftadır süregelen, daha da süreceği tahmin edilen ve futboldaki kirliliği gözler önüne seren olaylar dizisi, bu savın önemli kanıtlarından biridir.

Olaylar on beş günü aşkın gündür ülke gündemini işgal etmektedir. Bu işgal öyle bir boyuttadır ki, “yemin krizi“ bile kendine yer bulmakta zorlanmıştır.

Bu süre içinde onlarca kişi sorgulanmış, onlarcası tutukevine konmuştur. Yine onlarcası da  serbest bırakılmıştır. Ama, bunca işleme karşın neyin ne olduğu kamuoyu tarafından pek anlaşılamamıştır. Fakat, bu durumu fırsat bilen bir çok futbol yorumcu ve programcısı hemen korsan avukat, savcı ve hakim kılığına girerek hükmü vermiş, cezayı kesmiştir. Fakat, neredeyse hiçbiri bu duruma nasıl gelindiği konusunda yorum yapmamış veya yapamamıştır.
Kısacası futbol üzerine yapılan tartışmalar; geçmişte olduğu gibi bugünde “kahvehane” çizgisinin dışına çıkartılamamış, bu da futbolun bilimsel bir tabana oturmasını engelleyen etkenlerden biri olmuştur.
Aslında, profesyonel futboldaki kirliliklerin bu noktalara ulaşacağını görmek için kahin olmaya gerek yoktur. Ligin başladığı yıldan bu güne kadar her sezona şöyle bir göz atılsa kötü sinyal ve kokuların her yıl katlanarak arttığını görürüz. Ama, nedendir bilinmez, hiçbir yılda önlem almak için harekete geçildiğini de göremeyiz.
Geçmiş yıllarda daha lig başlar başlamaz yönetici, çalıştırıcı ve hakem üçgeninde yapılan söylemler ortamın bulanmasını sağlıyordu. Sonrasında haftalar ilerledikçe ve özellikle sona yaklaşılırken “şike ve teşvik“ söylentileri ayyuka çıkıyordu. Bu konuyla ilgili haberlerde yazılı basının sayfalarında boy gösteriyordu.
Ortalık böylesine kaynarken insanı hayrete düşüren ise; hiçbir kurumun bu duruma bir önlem almak amacıyla karışma gereksinimi hissetmemesidir.

İşte bu sorunlar yıllarca birike birike, çözülmesi, içinden çıkılması neredeyse olanaksız bir hale dönüşmüştür. Bu yüzden de kim suçlu, kim suçsuz belli değildir.

Hani insanın akılına şu soru geliyor:

Bu yasa çıkmasaydı ve birileri düğmeye basmasaydı, bu kirlilik daha nerelere kadar sürebilirdi?