Rusya’yı kuşatan, Çin’i tehdit ilan eden NATO, Kremlin’in burnunun dibinde zirve düzenliyor. İttifakın ‘gizli askeri politikalarına’ dair önemli adımların atılacağı zirvede yeni dönemin savaş politikaları belirlenecek.

Kirli planlar masada
Erdoğan, Vilnius’ta NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ve İsveç Başbakanı Ulf Kristersson ile bir araya geldi. (Foto: AA)

Dış Haberler

ABD liderliğindeki küresel kapitalizmin savaş örgütü Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) son yılların en önemli zirvesini Litvanya'da gerçekleştiriyor. 31 NATO ülkesinin liderini bir araya getirecek iki günlük zirvede yeni savaş politikaları, örgütün genişlemesi ve Rusya’ya karşı izlenecek askeri strateji gibi bir dizi konu masaya yatırılacak.

İttifakın gelecek politikalarına yön verecek 11-12 Temmuz tarihlerindeki Vilnius Zirvesi’nde Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’nin yanı sıra üyeliği henüz onaylanmayan İsveç ile Japonya, Güney Kore, Avustralya ve Yeni Zelanda liderleri de katılacak. Zirvede Türkiye’yi AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan temsil edecek.

RUSYA'YA GÖZDAĞI

Geçen yılki Madrid Zirvesi’nde yeni küresel stratejisinin temellerini atan NATO, Vilnius’ta Rusya ve Çin’e karşı gövde gösterisi yapacak. Kısa bir süre öncesine kadar, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un deyimiyle “beyin ölümü gerçekleşti” denilen NATO’nun Rusya’ya yaklaşık 300, Belarus’a ise 32 kilometre uzaklıktaki Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta toplanması da sembolik mesajlar içeriyor.

Zirvenin, 2004’te NATO’nun en kapsamlı genişleme dalgasından birinde diğer Baltık ülkeleri Letonya ve Estonya ile üyeliği elde eden Litvanya’da düzenlenmesinin, Moskova’ya verdiği mesaj net: Artık kapındayız.

SAVAŞA HAZIRLIK

Ukrayna’daki savaşın başladığı Şubat 2022'den itibaren ittifakın doğu kanadında mevcudiyetini artıran NATO, şu anda Baltık bölgesinden Karadeniz'e kadar olan bölgede kuvvetlerinin sayısını ve bu kuvvetlerin hazırlık seviyesini yükseltti. Savaş sonrasındaki planlama ile yaklaşık 300 bin askerden oluşan bir kuvvetin en geç 30 gün içinde doğu kanadına intikal etmesi kararı alındı.

Nisan ayında Finlandiya’nın üye olmasıyla Rusya ile Avrupa’daki sınırını 2500 kilometreye çıkaran “savaş ittifakı”nın Rusya’yı kuşatma planı, sadece Avrupa’dan ibaret değil. İttifaka aday statüsündeki ülkelerden Moldova ile Avrupa’daki set genişletilirken, zirvede üyeliği ele alınacak olan Gürcistan’la da Kafkasya’dan Rusya tamamen çevrelenmek isteniyor.

PASİFİK’E UZANIYOR

NATO’nun Rusya kuşatması bununla da sınırlı kalmıyor. Bir Atlantik örgütü olarak Pasifik ülkesi olan Japonya’yı da saflarına katması gündemde. NATO’nun Japonya’da siyasi irtibat bürosu açması görüşmeleri yapılıyor. Tarafların bu doğrultuda Vilnius’ta önemli kararlara imza atmaları olası.

RUSYA’DAN YAKIN TAKİP

Kremlin yönetimi ise burnunun dibinde Litvanya’da düzenlenen zirveyi de Ankara’nın adımlarını da yakından takip ediyor. 

***

İTTİFAK MOSKOVA’YA DİŞ GÖSTERİYOR

Emekli Diplomat Engin Solakoğlu, dünyanın gözünü çevirdiği zirveyi değerlendirdi:

“Vilnius’ta NATO’nun dişlerinin daha da sivriltildiği mesajının altı çizilecek kuşkusuz. Hâlihazırda ateş gücü ve saldırganlık bakımından dünyanın en tehlikeli örgütünden söz ediyoruz. ‘Beyin ölümü’ söylemleri bir ölçüde AB sermayesinin özerk hareket etme özlemlerini yansıtıyordu. Ukrayna savaşı bunun kesin olarak sona ermesine vesile olduğu gibi NATO’nun ‘liberal demokrasilerin’ korunması için ne kadar gerekli olduğunu da gösterme fırsatı yarattı. Macaristan ve Türkiye gibi otoriter rejimlerin üyeliği bir yana, yakın geçmişte çok demokratik olarak gösterilen İtalya ve Fransa gibi üye ülkelerin de nasıl bir faşistleşme sürecine girdiğini görmek güç değil. Vilnius’ta İsveç’in üyeliği çözülürse Batı sermayesi bakımından Avrupa bağlamında mesele büyük ölçüde çözülmüş olacak. Geriye Ukrayna ve Moldova kalıyor. Bu iki ülkenin üyeliği yakın bir gelecekte mümkün değil. Ukrayna’nın üyeliği, NATO’nun da savaşan taraf haline gelmesine sebep olur. Moldova’nın da bir Transdinyester sorunu var.

BATI’YA ŞİRİNLİK PAKETİ

İsveç’in üyeliğine yönelik AKP vetosu, büyük bir sürpriz olmazsa zirvede kalkmayacaktır. İsveç, üye olmadan da zaten safı belli olan, bunu somut olarak da gösteren bir ülke. Rusya’nın coğrafi bakımdan kuşatılması bağlamında Finlandiya gibi bir önemi yok.

Seçimden sonra çatışmacı değil, daha Batı’ya yakın bir Türkiye tahmin etmiştik. Zelenski’nin ziyareti de bu tahminleri doğrular nitelikte oldu. Azov’un 5 komutanını, savaş bitene kadar Türkiye’de kalma şartına rağmen, Zelenski götürdü. Rusya bunu unutmaz, bir kenara yazar ve bir noktada karşılığını alır. Bu karşılığın ne olacağını ileride göreceğiz. Erdoğan’ın İsveç konusunda çok ağır baskılarla karşı karşıya olduğunu biliyoruz. Bu yüzden Batı’ya şirin gözükecek mesajlar vermek, Batı’ya yaklaşarak ilerleme zorunluluğu var. 

PEKİN TEMKİNLİ

ABD’nin Pasifik bölgesinde Çin’le rekabeti öncelediğini herkes biliyor. NATO’nun temel faaliyet alanı dışına taşmasına bu gözle bakmak gerek. Bir de Rusya’nın kuşatılmasından söz ediyorsak bunun Asya olmadan tamamlanması mümkün değil. Bu ülkelerde Rusya etkisi zayıflıyor, buna karşılık boşluğu Batı değil Çin dolduruyor. Çin bu çekişmeyi henüz zayıf olduğu askeri alandan ziyade bir süre daha kendine güvendiği ekonomik/ticari alanda tutmak için çaba harcayacaktır. ABD kanadından ise Tayvan başta olmak üzere kimi sorunlu alanlarda Çin’i baskı altına almaya yönelik kışkırtıcı hamleler bekleyebiliriz. Bu arada Çin’e yönelik ABD politikası henüz AB’nin önde gelen ülkeleri tarafından tam anlamıyla benimsenmiş değil. Çatışan ticari çıkarlar var. Esasen Çin de Batı’nın dikkatinin Rusya üzerinde olmasından rahatsız değil. Odağın Doğu’ya kaymaması hesabıyla Rusya’nın çökmemesi için elinden geleni yapacaktır.”

BATI’YA YAKIN DIŞ POLİTİKA İZLENECEK

NATO zirvesini dış politika uzmanı Prof. Dr. İlhan Uzgel, şu şekilde değerlendirdi:

“Vilnius, Finlandiya ve İsveç’in üyeliklerini içeren genişleme açısından önemli bir zirve. Diğer yandan Biden, bir Kuzey Atlantik ittifakı olan NATO’yu, Batı sisteminin küresel düzeyde, Hint-Pasifik’te faaliyet gösteren bir örgütüne dönüştürmeye çalışıyordu. Buna genişleme diyemeyiz, çünkü bu ülkeler örgüte üye olamazlar. Ortak tatbikatlar, NATO temsilcilikleri açmak gibi fiili durumlar olur. Ancak zirveye Japonya, Güney Kore, Avustralya’nın da liderleri katılacak. ABD zirvede bu işbirliğini ilerletmeye, buna dair kararlar çıkarmaya çalışacaktır. Bunun ekonomik boyutu olamaz, çünkü bunun için zaten ABD’nin APEC, Hint Pasifik Ekonomik İşbirliği Örgütü gibi çeşitli iktisadi platformları var. Bunu yapmak NATO’yu sulandırmak olur.

Türkiye’nin Batı’ya yakınlaşmasında, seçim sürecinde Erdoğan’ın bunun pazarlığını yaptığını düşünüyorum. ‘Seçimler bitti hadi Batı’ya dönelim’ değil de ‘Seçimleri alalım, ben Batı ile ittifakı güçlendireceğim, eski denge politikasından Batı’ya doğru yöneliriz’ gibi bir yol izlendi. Şimdi bunun gereklerini yerine getiriyor. Ukrayna da bunun kritik ayaklarından bir tanesi. Ukrayna’nın NATO üyeliğinden bahsediyor, Avrupa Birliği’nden bahsediyor. Erdoğan, Rusya’yı tamamen dışlayamaz bu koşullarda. Radikal bir değişim olmasa bile Batı’ya daha yakın bir dış politika anlayışı kendisini gösterecektir. Ekonomiyi toparlayıncaya kadar da bunu devam ettirecektir. Hiçbir zaman 2019-2020’deki denge politikasını görmeyeceğiz.”