Pandemiyle birlikte artan yoga ve nefes egzersizi kamplarına son olarak ‘kişisel inziva’ kampları da eklendi. Kampları değerlendiren Prof. Dr. Arif Verimli “İnsanlar kandırılıyor, bilimsel dayanağı yok” dedi.

Kişisel inziva kamplarına ilgi arttı: 'Hiçbiri bilimsel dayanağı olan çalışmalar değil'
Fotoğraf: Pixabay

İnsanların evlerine kapanmasına, sınırların kapatılmasına neden olan pandeminin ardından yoga ve nefes egzersizlerine ilgi artarken, inziva kampı terimi de daha sık duyulmaya başlandı.

Yoga ve nefes egzersizi kamplarına son olarak "kişisel inziva" kampları eklendi. 

Hürriyet gazetesinden Zülal Atagün, bugün kaleme aldığı yazısında, günlük evde düzenlenen inziva bedelinin bin 750 lira olduğunu; sabah, öğlen ve akşam yemekleriyle iki gece konaklamanın dahil olduğu tarzda inzivanın ise 4 bin 500 TL civarında olduğunu belirtti.
 
Prof. Dr. Verimli, buralarda bilimsel dayanağı olmayan yöntemlerle insanların manipüle edildiğini düşündüğünü söyledi. Prof. Dr. Verimli’ye göre bu kamplar ve etkinlikler "terapi" adı altında yapılan sosyal aktiviteler. “Önce insanları manipüle ediyorlar. Ardından ikna ederek istirahat etmelerine olanak sağlıyorlar” diyen Verimli, şöyle konuştu:
 
“Hiçbiri bilimsel ya da bilimsel dayanağı olan çalışmalar değil. Her biri farklı bir akımdan esinleniyor. Biri yogadan, diğeri Taoizmden etkileniyor. Hepsinin farklı bir çıkış noktası var ama artık ipin ucu kaçtı. Çok fazla ve ne olduğu bilinmeyen etkinlik mevcut. Biz de hoş karşılamıyoruz. Arz-talep meselesine gelince bu çalışmalar ABD gibi gelişmiş ülkelerde de var ama oraların kendine özgü bir sosyal sistemi var. Vergisini verdiği sürece istediği şeyleri yapabiliyorlar. Nüfusu 16 milyon olduğu söylenen bir şehirde yaşıyoruz. Bu rakamın yüzde 5’i 800 bin kişi eder. Bu oran da doğrudan telkine yatkın kesimi gösterir. Yani ikna edilmesi çok kolaydır. Bunu çok safiyane yapanlar da var ama bilimsel bir doğrusu yok. Talep ettikleri paralar da az değil. Bunun önüne geçmek kolay değil. Ancak uzun vadede bilimsel aklı daha fazla kullanan bir toplum olabilirsek belki daha sağlam adımlar atabiliriz.”