Kara Kuvvetleri Komutanlığı görevini devralan Orgeneral Işık Koşaner’in “Terör insan haklarını tehdit ediyorsa özgürlükler ile alınacak tedbirler arasındaki denge tekrar değerlendirilmeli.…

Jandarma Genel Komutanlığı’ndan Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na atanan Orgeneral Işık Koşaner’in devir teslim töreninde "Terör insan haklarını tehdit ediyorsa özgürlükler ile alınacak tedbirler arasındaki dengenin tekrar değerlendirilmesine ihtiyaç var" şeklindeki konuşması partiler ve insan hakları savunucularının eleştirileriyle karşılaştı. Askerin siyasal alana müdahale isteği olarak yorumlanan konuşma gelecek dönemde “terörle mücadele” adı altında hak ve özgürlüklerin kısıtlanacağını, ordunun siyasi alana daha çok müdahale arayışı içinde gideceği şeklinde yorumlandı.

DTP Eş Başkanı ve Mardin Milletvekili Emine Ayna Koşaner’in sözlerin “siyaset yapma” anlamına geldiğini Koşaner’in siyaset yapmak istiyorsa üzerindeki üniformayı çıkarması gerektiğinin altını çizerek şöyle konuştu: “Bu söylenenler yeni değil. Ne zaman bir komuta kademesinde değişiklik olsa, göreve yeni gelenin ve gidenin konuşmasının çerçevesi bu şekilde oluyor. Yeni bir şey yok. Fakat konuşmalardaki dikkat çekici nokta, “bireysel zenginlikler, daha fazla demokrasi ve alt kimlikleri ön plana çıkaran girişimlerle ulus devlet anlayışı yıkılmaya çalışılıyor” açıklamasıydı. Bireysel ve kültürel zenginlikleri ön plana çıkarmak suç mu? Bu sözleri bir devlet yöneticisi neden sarf eder? Bu sözleri söyleyenlerin hepsi devlet memuru. Bu yapılan siyasettir. Eğer siyasetçi olmak istiyorlarsa üzerlerindeki üniformaları çıkarmaları gerekiyor. Artık yeter. Bizler aynı şeyleri dinlemekten ve yaşamaktan bıktık ve gına geldi. Bugün gelen habere göre güvenlik güçleri tarafından Bingöl Karlıova’da bir köy güvenlik güçlerinin helikopterleri tarafından tarandı. Yeter artık. Bu sözleri söyleyenler en büyük düşmanlığı, ayrımcılığı ve bölücülüğü yapıyorlar. Bizler Türkiye ulusuyuz ve onların sahip oldukları haklara sahip olmak istiyoruz.”

PARANOYA YARATILIYOR

ÖDP MYK üyesi Alper Taş Koşaner’in bir paronoya yarttığını, bu şekilde konuşarak sorunların çözülüyüceğini belirtti. “Laiklik ve üniter devlet yapılanması Kürt meselesi olarak tartışılıyor” diyen Taş şöyle devam etti: “Bu gün mevcut Kürt hareketinin yöneticileri üniter devlete asla karşı değildir. Kürt halkının demokratik talepleri vardır, bu da üniter devlet içerisinde olacaktır. Koşaner abesle iştigal bir yorum yapmış, aksine üniter devlet içerisinde sorunların çözümü istenmektedir. Laiklik cumhuriyetin önemli bir kazanımıdır, mevcut kazanımın derinleştirilmesini geliştirilmesini hedeflemeliyiz. Diyanet işleri Başkanlığı devletin insiyatifi dışına çıkartılmalı, tek mezhepli anlayış değiştirilmeli. Hepsini tartışmalı, ve derinleştirmeliyiz. Böyle konuşarak paranoya yaratmanın bir anlamı yok. EMEP Genel Başkanı Levent Tüzel ise Koşaner’in şaşırtıcı bir açıklama yapmadığını belirterek “Yeni görev almış, ama yeni bir şey söylemiyor. Toplumdaki psikolojik uzlaşmayı diri tutmak için devralınmış bir görev bu. Hiç şaşırtıcı değil, bunlar halka yönelik mesajlardır” dedi.

HANGİ YASA ENGEL OLUYOR?

Diyarbakır Barosu Başkanı Sezgin Tanrıkulu “Ordunun ‘terörle mücadele’ adına yürüttüğü faaliyetlerin hukuk dışılıkla örtüştüğünü” belirterek , Koşaner’in istemini “Hukuk dışılığı şimdi yasal hale getirmeye çalışıyorlar” diye yorumladı.

Tanrıkulu, “Hangi yasa neyi engelliyor, onu da söylemiyorlar. Hangi maddesi engelliyor. Yakalanan bir örgüt üyesinin avukat yardımından faydalanması mı istenmiyor, 4 günlük gözaltı süresi mi yetmiyor?” diye sordu. “Somut bir örnek yok. Bu faaliyetler sırasında yaptıkları hukuk dışılığı yasal hale getirme isteğidir bu” diye konuştu. Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı Yavuz Önen de “Bu özgürlüklere değil güvenliğe dönelim demektir” derken, “özgürlükler ile alınacak tedbirler arasındaki denge”nin yeniden tartışma konusu edilmesini yeni bir “mecra arayışı” olarak yorumladı. Önen “Bu söylem aslında Türkiye’de yakın gelecekte biraz daha sıkı bir politika olacağını, özgürlük alanlarının daha da daralacağına işaret ediyor” dedi. Birgün – Bianet

***

Genelkurmay’ın yeni Başbuğ’u

Orgeneral İlker Başbuğ Genelkurmay Başkanlığı görevini Orgeneral Yaşar Büyükanıt’tan devraldı. Başbuğ kara kuvvetleri komutanlığı devir teslim töreninde yaptığı konuşmada PKK’ye karşı mücadelenin sadece askeri müdahalelerle sınırlı kalmaması gerektiğini ifade ederek silahlı mücadelenin psikolojik harekatla desteklenmesi gerektiğini belirtmişti. Başbuğ medyaya da "büyük görevler" düştüğünü kaydederek şöyle demişti: Güvenlik alanında mücadele etmeyelim, diğer alanlarda mücadele ederek terör sonlandırabilir demek, terör örgütünün savunduğu yaklaşımın ta kendisidir. Faaliyetler eğer bu şekilde yürütülebilirse terörle mücadelenin süresi kısalır. Terörle mücadelenin ana hedefi terör örgütünün ve destekleyicilerinin başarı umutlarının yok edilmesidir. Terörle mücadelede medyaya da görev düşüyor. Onlar için propagandanın lehinde ve aleyhinde olması önemli değildir, önemli olan medyada yer almaktır. Medyaya düşen görev ise, toplumun yeterli seviyede bilgilendirilmesinde sorumlu davranması ve dengeyi bulmasıdır." Başbuğ, 1993’teki Lice katliamı öncesi terfi ettiği tümgeneral rütbesiyle de Jandarma Asayiş Komutan Yardımcılığı yaptı. 1997’de korgenerale yükselen Başbuğ, 2002’de orgeneral olduktan sonra da Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanlığı, Genelkurmay 2. Başkanlığı, 1. Ordu Komutanlığı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı yaptı.