Kızılay Holding isimli kitabı Tekin Yayınevi’nden çıkan gazeteci İsmail Arı, Erdoğan’ın Fetullahçıları ve Menzilcileri Kızılay’a nasıl yönetici yaptığını anlattı. Arı, Kızılay yöneticisi Şehmus Yıldırım’ın da bir dönem Hizbullah’tan tutuklandığını belirtti.

Kızılay örgüt ve cemaat yuvası
Fotoğraf: BirGün

Sercan MERİÇ 

Uzun yıllardır Kızılay’la ilgili çalışmaları gündem olan, yaptığı haberler nedeniyle yargılanan, hakkında birçok dava açılan BirGün muhabiri İsmail Arı’nın Tekin Yayınevi’nden çıkan ilk kitabı Kızılay Holding raflardaki yerini aldı.

BirGün TV’ye konuk olan Arı, Kızılay Holding kitabında yer alan skandalları anlattı. 2022 yılı resmî raporlarında yer alan bilgilere göre Kızılay’ın yaklaşık 10 milyar TL’lik devasa bir bütçesi olduğunun altını çizen İsmail Arı, kurumun bütçesinin Cumhurbaşkanlığı ve Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) bütçesinden dahi kat ve kat fazla olduğunu anlattı. “Kızılay’ın bütçesi iktidarın iştahını kabarttı” diyen Arı’nın yıllara yayılan ayrıntılı araştırması Kızılay Holding, güven sıralamasında en altlara düşen kurumun nasıl bu hale geldiğini gözler önüne seriyor.

KIZILAY’A ÇÖKME OPERASYONU

Uzun zamandır Kızılay’da gerçekleşen skandallarla ilgili haberlerini takip ediyorduk. Bu kitabı hazırlamaya nasıl karar verdin?

2019’da eski Kızılay Yönetim Kurulu üyesi Sabahattin Tezdiğ ile tanıştım. Tezdiğ, Kerem Kınık ekibinde yer alan bir isimdi. Yönetim kuruluna girdikten kısa bir süre sonra yolsuzluklara, usulsüzlüklere itiraz etmeye başlıyor. Daha sonra kendisiyle yolumuz kesişti. Kitabın serüveni de öyle başladı. Kızılay ile ilgili haber yaptıkça Kızılay’ın liyakatli kadroları, emekçileri benimle iletişime geçmeye başladı ve çember genişledi. Eski Kızılay başkanı Ahmet Lütfü Akar’la tanıştım... Hem Tezdiğ hem de Akar’la bu kitap için özel röportajlar yaptım. 

99 Depremi’nde Kızılay’ın gösterdiği performans tartışmalıydı. Sen de kitaptaki anlatıma o deprem ile başlıyorsun… 

99 Depremi Kızılay için bir dönüm noktası. Kızılay’ın karşılaştığı en büyük felaket. AFAD gibi bir çatı organizasyon o tarihte yok. Kızılay bu anlamda tek başına bir otorite. Bu kadar büyük bir depreme hazırlıklı değillermiş. Depolar, stoklar, malzeme, çadır, gıda stokları yetersiz. O dönem Kızılay’ın başında Kemal Demir var. Eski Bolu CHP milletvekili ve dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e yakın bir isim. 20 yıl boyunca kurumu o yönetmiş. Ama büyük bir başarısızlığa imza atıyorlar. Günlerce bu sıkıntı devam ediyor. Siyasetçiler de sıkıntıları dillendiriyor, Meclis’te gensorular veriliyor, araştırma komisyonları kuruluyor ve o dönemki Kızılay yöneticileri yargılanıyor. Hüküm giyenler oluyor. İstifa ediyorlar. O zaman insanlar utanabiliyormuş ve istifa edebiliyormuş. 

Bir denetleme mekanizması da varmış…

Meclis Kızılay için araştırma komisyonu kurmuş. Bir denetim mekanizması kuruyorlar, ama son depremlerden sonra araştırma komisyonu kurulması yönünde verilen tüm teklifler reddedildi. Kızılay 99 Depremi’nden sonra bir dönüşüme uğruyor. Akabinde AKP iktidara geliyor. 2004-2011 yılları arasında Tekin Küçükali başkan oluyor. Ondan sonra Ahmet Lütfi Kızılay’ın başına geçiyor. Özellikle Ahmet Lütfi Akar Kızılay’ı ciddi manada geliştiriyor. Akar başkan olduktan sonra Türkiye Afetle Mücadele Planı gündeme geliyor. 2014’te kabul edildikten sonra Kızılay tam anlamıyla işlevsizleştiriliyor. Deyim yerindeyse Kızılay’a çökme işlemi başlıyor. 

2022 BÜTÇESİ 10 MİLYAR TL

Kızılay’ın bütün yönetim kurulu üyelerinin AKP’yle veya çeşitli cemaatlerle ilişkili olduğunu öğreniyoruz bu kitapta. Kızılay AKP için neden bu kadar önemli? 

Kızılay’ın 2021 bütçesi 8 milyar TL, 2022 bütçesi ise 10 milyar TL. Akar görevi bıraktığında kurumun 6 bine yakın gayrimenkulü var. Ankara’da Kızılay AVM var. Çok büyük arazileri var. Mesela Akar şaka yollu olarak, “Konya’nın yarısı Kızılay’ın” diyor. Eldeki fabrikaların arazisi de çok büyük ve kıymetli. Afyon’da maden suyu fabrikası var. Erzincan’da da yine öyle. Mesela Pendik’te çok büyük bir arazisi var Kızılay’ın… Bunlar büyük bir rant demek. Bu yüzden Kızılay, iktidar için bir rant aracı oldu. Bir de özellikle Suriye’den Türkiye’ye göç başladığında Avrupa Birliği para transferinin büyük bir kısmını Kızılay’a yapıyor. Şimdi depremden sonra çok büyük bir kaynak aktarıldı Avrupa ülkelerinden… Bu paranın büyük bir kısmını Kızılay’a veriyorlar. İktidar, bu nedenle ele geçirme operasyonunu başlatıyor. 

Erdoğan’ın Kızılay’a yerleştirdiği Fethullahçılardan da bahsediyorsun kitapta... Bu nasıl oluyor?

Erdoğan, 2013’te belli isimlerin yönetime girmesi için Kızılay’a doğrudan müdahale ediyor. Daha sonra Fetullahçılar ile iktidarın çatışması başlıyor. Sonra bakıyorlar ki Erdoğan’ın Kızılay Genel Sekreteri yaptırdığı Ulviye Turgut ve eşi Fethullahçı… Erdoğan yönetim kuruluna aldırdığı bir başka isim daha Fetullahçı çıkıyor. 

Kızılay’ın şu anda Menzilciler ve Hizbullahçılar ile nasıl bir ilişkisi var?

Kızılay’ın Denetim Kurulu üyesi Şehmus Yıldırım, 2000 yılında Hizbullah’tan tutuklanıyor ve cezaevine gönderiliyor. Daha sonra serbest kalıyor. Bu isim şimdi Kızılay’ı denetleyecek isim... Doğudaki şube başkanlarının sosyal medyalarına bile baktığımızda, örneğin Diyarbakır Şube Başkanı’nın, Hüda Par’la sıkı ilişkileri olduğunu görüyoruz. Diyarbakır benzeri civar kentlerdeki başkanların geçmişte Hizbullah’la ilişkili olduğu belirtiliyor. Şehmus Yıldırım’ın Kızılay denetim kurulu üyesi yapılmasından yine iktidarın onayı ve bilgisi olduğu muhakkak. 

Kızılay’ın ikinci ismi Fatma Meriç Yılmaz, Menzil Cemaati’ni temsilen orada… Kendisi aynı zamanda Sağlık Bakanlığı’nda eski bürokrat. Fatma Meriç Yılmaz bir yol açıyor aslında… Mesela Kızılay Kan Hizmetleri Genel Müdürlüğü için tıbbi cihazlar alınacağı zaman gidip Menzil’in şirketinden alıyorlar. Personel olarak da örgütleniyorlar. Örneğin İstanbul lojistik deposuna son bir yılda 5 kişi alındı, 5’i de Menzilci... Deştikçe cemaat ve tarikat fışkırıyor Kızılay’da…

Kızılay Holding’i hazırlarken Kınık’a da ulaşmaya çalıştın mı?

Hem Kerem Kınık’a hem de Kızılay Basın Müşavirliği’ne kitapta yer alan meselelerle ilgili yaklaşık 20 soru ilettim. Kınık yanıt vermedi. Kızılay Basın Müşavirliği de “Size kısa bir kısa süre içerisinde soruları yanıtlayıp döneceğiz” dedi ama daha sonra yanıtlamak istemediklerini ifade ettiler.