Antalya Emek ve Demokrasi Güçleri, 50. Yılında Kızıldere Katliamı'nda hayatını kaybedenleri anarak, basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamada, "Bizler bu suçları işleyenlere karşı Kızıldere’den aldığımız direniş ve dayanışma mirası ile mücadele edeceğiz. On’lara sözümüz devrim olacak!"

Kızıldere Katliamı'nda yaşamını yitirenler Antalya'da anıldı: "ON’lara sözümüz devrim olacak!"

Antalya Emek ve Demokrasi Güçleri, 50. Yılında Kızıldere katliamında yaşamını yitirenleri andı. Attalos Heykeli önünde yapılan basın açıklamasında "Kızıldere’nin 50. Yılında ON'larin yolundayız" pankartı açıldı.

Basın açıklamasını grup adına Gulkan Gülseven okudu. Açıklamada, "Bizler bu suçları işleyenlere karşı Kızıldere’den aldığımız direniş ve dayanışma mirası ile mücadele edeceğiz. ON’lara sözümüz Devrim olacak! Bu ülkenin yoksul halklarının mücadele tarihine adlarını altın harflerle yazdıran, Cihan Alptekin, Ömer Ayna, Saffet Alp, Sinan Kazım Özüdoğru, Hüdai Arıkan, Ahmet Atasoy, Ertan Saruhan, Sabahattin Kurt, Nihat Yılmaz, Mahir Çayan, Türkiye halklarının kalbinde yaşayacak" denildi.

Yapılan açıklama şöyle:

30 Mart 1972 Kızıldere Katliamı’nın üzerinden tam 50 yıl geçti.

Bugün burada 50 yıl önce bir köy evinde 12 Mart faşizmine karşı direnirken kaybettiğimiz on devrimciyi anmak için toplandık.

ON’ları bugün anmak, geçmişte kalmış tarihi bir olayı hatırlamak değil bugünün devrimciliğini tartışmaktır. ON’ların nezdinde bütün 71 devrimciliğinin bize bıraktığı devrimci mesajı ve görkemli tarihi anlamaktır.

ON’lar, bütün 71 devrimci hareketinin devrimcileri gibi bizlere devrimci dayanışmanın, enternasyonalizmin, her şart ve koşulda emperyalizme ve faşizme direnebilineceğinin ve asla teslim olmamanın devrimci mirasını bıraktılar.

ON’ları Kızıldere’ye götüren idam sehpasındaki Deniz, Yusuf ve Hüseyin’i kurtarmak için gösterdikleri devrimci dayanışmaydı. 12 Mart faşizminin ağır baskı koşullarında gözlerini kırpmadan Denizleri kurtarmak için harekete geçtiler.

ON’ların ve 71 devrimciliğinin direnişi, dönemin faşistlerinin yüzlerindeki sahte Atatürkçülük ve demokratlık maskesini söküp aldı. Bir kaç eylemle bile dönemin muktedirlerinin iç bütünlüğünü gerici faşist ittifaklarını sarsabildiler.

ON’ların bir köy evinde sarıldıklarında 'Teslim Olun' çağrılarına canları pahasına verdikleri direniş cevabı; bizlere yıllardır baskı politikaları ile ülke halklarını, demokrasi güçlerini susturmaya çalışan bugünün iktidarına karşı direnme azmimizin sırrını verdi. Bu cevap mücadelemize ışık tutuyor. Mahir Çayan’ın 'Biz buraya dönmeye değil, ölmeye geldik!' sözleri faşizme karşı direniş parolamızdır. Kızıldere’den bugüne tüm halk ve emek düşmanlarına karışı aynı kararlılık ile mücadele ediyoruz.

Bugün her alanda yürüyen irili ufaklı hak mücadelelerinde, savaş karşısında, Kürt halkının eşitlik, özgürlük ve kardeşlik mücadelesinde, güvencesiz işçi hareketinde, yoksullaştırma politikalarına karşı halkın 'Geçinemiyoruz' çığlığında, kadınların, LGBT+'ların durdurulamayan özgürlük mücadelesinde ve en önemlisi gençliğin bitmek tükenmek bilmeyen mücadelesinde Kızıldere’nin yol göstericiliği yatmaktadır. Tam da bu yüzden 50 yıl öncesinde kalmış bir mazi değil, bugün güncel bir olgu olarak önümüzde durmaktadır Kızıldere. Eylemimizi şekillendiren, inancımızı keskinleştiren ve sarsılmaz hale getiren bu güncelliktir.

Daha bu sabah Kızıldere Direnişi'nin 49. Yılında ON’ları andıkları için 6 arkadaşımızın yargılanması vardı. Sadece onları andıkları için genç devrimci arkadaşlarımız şafak baskınları ile gözaltına alındılar ve yargılanıyorlar. Sosyalist, devrimci önderleri ve tarihimizi kriminalize etmek istiyorlar.

Devrimcilik suç değildir.

Faşizme karşı mücadele etmek, ırkçılığa karışı halkların kardeşliğini büyütmek, halkın geçinemiyoruz çığlığını yükseltmek suç değildir.

Suç; halkı yoksulluğa mahkûm etmektir.

Suç; kendi çıkarları için ülkemizi savaşa sürüklemektir.

Suç; ülkemizdeki bütün kötülüklerin kaynağı faşizminizdir.

Suç; halklarımızı birbirine düşüren şovenizminizdir.

Suç; Amerikan emperyalizminin yerli işbirlikçisi olmaktır.

Bizler bu suçları işleyenlere karşı Kızıldere’den aldığımız direniş ve dayanışma mirası ile mücadele edeceğiz. ON’lara sözümüz ddevrim olacak!

Bu ülkenin yoksul halklarının mücadele tarihine adlarını altın harflerle yazdıran, Cihan Alptekin, Ömer Ayna, Saffet Alp, Sinan Kazım Özüdoğru, Hüdai Arıkan, Ahmet Atasoy, Ertan Saruhan, Sabahattin Kurt, Nihat Yılmaz, Mahir Çayan, Türkiye halklarının kalbinde yaşayacak.