1980'lerin başında kurulan girişim sermayesi fonlarının neredeyse hepsi, borçla satın alma yolunu seçti. Ancak uzmanlar, bu kadar büyük ve arka arkaya yapılan şirket satın almalarının bir yerde tıkanabileceği söylemişti

Geçen hafta küresel merkez bankalarının piyasaya yaptığı müdahale birçok açıdan bir ilk. Üç büyük merkez bankası Amerikan, Avrupa ve Japonya merkez bankaları aslında dünya ekonomisinin patronu olduklarını da gösterirken, son on yıldaki likidite patlamasının da sorumluluğunu üstlenmiş oldular. Nasıl üstlenmesinler ki burada ABD net ithalatçı, Japonya hem net ihracatçı hem de carrytrade denilen ucuz para kaynağının sorumlusu. Yani ABD'nin ithalatını finanse ediyor. Tabi ABD'nin ithalatını finanse eden yalnız Japonya değil; ama o ayrı konu. Avrupa ise Goldman Sach gibi yatırım bankalarının fonlarının cirit attığı, bunların ellerindeki sermayeyi hedge ettiği bir pazar. Geçen ay FED başkanı Barnenke ABD senatosunda yaptığı sunumda soruları yanıtlarken bugünleri özetliyordu. FED Başkanı Ben Ber-nanke, ABD Senatosu'nda yaptığı sunumun ikinci gününde senatörlerden, subprime mortgagelerde yaşanan sorun konusunda FED'e yöneltilen eleştirileri yanıtlamıştı. Bernanke, FED'in bu konuda sorumluluk içinde olabildiğince hızlı harekete geçtiğini söyledi. Ama Bernenke o gün FED'in Avrupa ve Japon merkez banları ile ortak harekete geçeceğini söylemeyi ihmal etti.Bernanke, FED'in gelecekte subprime sorunlarının yaşanmasının engellenmesi için, mortgage anlaşmalarındaki açıklamaların geliştirilmesi, adil olmayan uygulamaların otorite tarafından düzeltilmesi gibi yolları gözden geçirdiğini vurguladı. Bernanke, bu çerçevede mortgage kredi uygulamaları içinde peşin ödeme cezalarının en sonunda FED tarafından yasaklanabileceğim belirtti.Bernanke, "Bazı tahminlere göre riskli kredi sorunları ile ilişkili kayıplar 50 milyar dolar ve 100 milyar dolar arasında olabilir. Bu rakam büyük gibi görünmesine rağmen, ABD'nin net konut değeri olan 56.2 trilyon dolara kıyasla oldukça küçük bir miktar" demişti. Evet bu miktar küçüktü. Ama sorunun yalnızca bu olmadığı başta Goldman Sachs'ın Global Alpha'sı olmak üzere birçok girişim sermayesi fonunun açık pozisyonlarının ya battığı ya da batmak üzere olduğu ortaya çıkınca anlaşıldı.ABD'nin ve Japonya'nın faizleri artırama-ması, son on yıldaki yüksek petrol gelirleri, savaş ekonomisi, şişen gayrimenkul ve emeklilik fonlarına bağlı likidite bolluğu Global Alpha gibi yapıları ortaya çıkarttı.Küresel piyasalarda iki yeni durum ve örgütlenme var. Bunlardan birincisi "girişim sermayesi" adı verilen private equity fonları. İkincisi ise hedge fonların yeni versiyonu olan aktivist hedge fonlar. Girişim sermayesi son 6 ayda 644 milyar dolarlık şirket alımı yaptı. Bunların en ünlüsü Blackstone Grup. Düşük faizler, uygun vergi sistemi bu gurupları likit devlere dönüştürdü.Türkiye'de de düşük sermayeli ama mali yapısı sağlam ve pazar güvencesi olan şirketler bu fonlar tarafından satın alınmaya başlandı.Çoğu 1980'lerin başında kurulan girişim sermayesi fonlarının neredeyse hepsi, lehlerine işleyen vergi düzenlemeleri, küresel likidite bolluğu ve dünya çapındaki düşük faizler sayesinde borçla satın alma yolunu seçti. Ancak uzmanlar, bu kadar büyük ve arka arkaya yapılan şirket satın almalarının bir yerde tıkanabileceği ve ABD başta olmak üzere birçok ülkede borsaları allak bullak edebileceği uyarısını da yapmıştı. Nihayet beklenen oldu. Şimdi Global Alpha dışında dünya piyasalarında bir saatli bomba gibi dolaşan ve ellerindeki fonlar trilyon dolarları aşan onlarca girişim sermayesi kılığında hedge fon var.

HEDGE TAKTİKLERİ
Küresel piyasalarda sert bir düzeltme yaşanacağı beklentisinin artması, girişim sermayesi şirketlerini de farklı taktikler izlemeye zorluyor. Son dönemde bu şirkederin 3 benzer taktik izlemesi dikkat çekmişti. Bunlar halka açılıp yeni satın almalar için sermaye toplamak, vergi denetimi ve borçlanma maliyeti artmadan olabildiğince çok şirket almak ve kendisine daha sabit ve garanti getiri sağlayacak sektörlere yönelmek. İlk kez borsada işlem gören girişim sermayesi şirketi ise geçen ay New York Borsası'na kote olarak 4,1 milyar dolar gelir sağlayan Blackstone oldu.Kohlberg Kravis Roberts (KKR) halka açılıyor. KKR'ın hisse satışından 1,2 milyar dolarlık gelir elde edecek. Apollo Management ile Carlyle'ın da yakında borsaya açılması beklenmekte.Girişim sermayesi şirketleri üzerinde de-netimin artırılması için baskılar ise artmakta. İngiltere ve ABD'de hükümetler yeni düzenlemeler üzerinde çalışıyor. Dünyanın büyük merkez bankalarının faizlerinin yüksek olması ve artırım döngüsünün henüz kırılmaması nedeniyle önümüzdeki dönemde borçlanma maliyederinin de yüksek seyretmesi bekleniyor. CNN Money internet sitesine konuşan Londra merkezli brokerlık firmasından David Buik, "Kullanılacak kredi miktarı eskiden olduğu gibi sınırsız olmayacak. KKR, CVC ve Bains gibi büyük girişim sermayesi şirkederi ayakta kalabilir" derken küçük şirkederin tarih olabileceğine dikkat çekti. Zaten geçen yıl çalışanlarına, adam başı 700.000 dolar prim dağıttığı ve yalnız üç üst düzey çalışanına 160 milyon dolar prim verdiği ortaya çıkan Goldman Sachs'ın hedge fonu Alpha'nm düştüğü durum ortada. İşte Global Alpha dışındaki başlıca girişim sermayesi fonları aşağıda.

Şu anda finansal piyasalarda alım yapan en ünlü Girişim Sermayesi grupları şunlar:1. The Blackstone Group: 1985'te 400 bin dolarlık sermayeyle kurulan dünyanın en büyük girişim sermayesi şirketi piyasada virajları hızlı almasıyla tanınıyor. Haziranda halka arza giden ve bu yolla 2.6 milyar dolarlık servete kavuşmayı planlayan şirketin hisselerini alanlar arasında döviz rezervi 1 trilyon doları aşan Çin de var. Blackstone, hedge fonlar, batık borçlar, varlık yönetimi ve emlak gibi alanlarda faaliyet gösteriyor.

2. Kohlberg Kravis Roberts & Co: Henry Kravis ve George Roberts adlı 2 kuzen tarafından 1976'da kurulan KKR, 1990'h yıllarla birlikte bu 2 kafadara bağımlılığını azaltma yoluna gitti. Her pazartesi toplanan yatırım komitesinin aldığı kararlar doğrultusunda KKR, 11 farklı sanayi kolunda satın alma yarışına girişti. Şirket en büyük rakibi Blackstone gibi halka arza gidip 1.25 milyar dolarlık bir gelir elde etmeyi planlıyor.

3. The Cariyle Group: Rakipleri tarafından "sadık girişim sermayecisi" olarak tanımlanan Cariyle, 48 ayrı fonda toplamda 55 milyar dolar yönetiyor. Bir zamanlar ABD'nin baş düşmanı terörist Usame Bin Ladin ve ailesinin parasını yönettiği iddiasıyla zor günler yaşayan şirketin anlaşma tarzının muhafazakâr olduğu söyleniyor. Yönettiği şirkederde 200 bin kişinin çalıştığı Carlyle'ın dünyanın çeşidi yerlerinde toplam 27 ofisi var.

4. Texas Pacific Group: İlk büyük anlaşmasını Continental Airlines ile yaparak piyasada adından söz ettirmeye başlayan TPG, geçen yıl da Qantas'tan 8.7 milyar dolarlık hisse satın alarak havacılık sektöründeki ısrarını sürdürdü. İspanyol havayolu şirketi Iberia'nın taliplerinden TPG geçen sene Mey İçki'nin yüzde 90 hissesini satın alarak Türkiye pazarına da el attı.

5. Bain Capital: Danışmanlık şirketi Bain&Co.'dan ayrılarak 1984'te kurulan Bain Ca-pital'ın yöneticileri emeklilik fonları yerine üniversitelerin yatırım fonlarını daha cazip bulduklarından kendilerini girişim sermayesi dünyasının entellektüelleri olarak adlandırıyor. 26 eşit ortağın yönetimindeki şirketin 1 milyar dolar değerinde Asya fonu bulunuyor.

6. Providence Equity Partners: Girişim sermayesi piyasasının niş oyuncusu Providence, küçük medya ve telekomünikasyon anlaşmalarıyla büyük miktarlarda para kazandı. Şirketin 1992'de VoiceStream Wire-less'a 63 milyar dolarlık yatırım yapmasının ardından bu sektör rakiplerinin de ilgisini çekmeye başladı. Zira Providence 2000'de buradaki hisselerini kendi yatırımının 19 katına Deutsche Telekom'a sattı. Şirket halen 21 milyar doları yönetiyor.

7. Apollo Advisors: Borç finansmanının efendisi Leon Black tarafından kurulan şirket geçen aralıkta Realogy'yi 9 milyar dolara ardından da Harrah's Entertainment'i TPG'yle birlikte 27 milyar dolara satın alarak kısa zamanda bir taşla iki kuş vurdu. Apollo satın alma tekliflerinin yüzde 90'm-dan olumlu yanıt almasıyla tanınıyor.

8. Warburg Pincus: Hindistan'ın en büyük cep telefonu operatörü Bharti Airtel'i satın alarak dikkatieri üzerine çeken Warburg Pincus, son dönemde Çin ve Hindistan'daki yatırımlara ağırlık verdi. Şirket satın almada uzmanlaşan Warburg Pincus küçük, genç, hızlı büyüyen şirkederi satın alıp uzun yıllar elinde tutmasıyla tanınıyor. Warburg'un emlak fonu geçen yılı 1.2 milyar dolarla kapatmıştı.

9. Cerberus: 1992'de eski tenisçi Steven Fe-inberg tarafından kurulan Ceberus getirişi olan her işe girdiğinden kendisini "girişim yatırım şirketi" olarak tanımlıyor. Son olarak 8 milyar dolarlık satın alma gerçekleştiren şirketin ANC Rental Corp., Mervyns ve Air Canada ile anlaşmaları bulunuyor. Üst düzey şirkedere saldırmaktan çekinmeyen Cerberus bu karşılaşmalarda genellikle kazanan taraf oluyor.

10. Thomas H. Lee: Tom Lee tarafından bir kısmı miras bir kısmı kardeşinden aldığı borç olmak üzere 150 bin dolarlık bir sermayeyle 1974 yılında kurulan şirket şimdilerde büyük oynuyor. Thomas Lee, 2006'da Bain Capital ve Cariyle Group'la Dunkin Brands'ı nakit 2.4 milyar dolara satın aldı. Şirket son dönemde tüketici ve medya gibi hizmet sektöründeki fa-aliyederiyle dikkat çekiyor.

* * *
Emisyon borsaları doğuyor

RKİYE Kyoto Protokolü'nü imzalar mı veya AB'ye ne zaman girer bilinmez ama Emisyon Borsası çok da uzak olmayan bir zaman içinde gerek bu gazetenin okuyucu kidesi olan reel sektör üreticilerinin gerekse finans piyasalarının gündemine oturacaktır. Emisyon borsası 1968den bu yana var olmasına rağmen ciddi olarak işlemesi yakın dönemde gündeme geldi ve bu yazı ile anlatılacak kadar da kısa değil. Kısaca özedersek: (Bir gün) Kamu otoritesi X ve Y şirkederinin kapısını çalarak artık yıllık bazda sadece belirli oranda kirli gazı doğaya salabileceğim söyleyecek. X şirketinin yılda 100K ton Y şirketi ise 200 K kirli gaz ürettiğini varsayalım. Kanun her iki şirketin de bu miktarı yüzde 20 indirmesini emrediyor. Bu durumda X şirketi 20K Y şirketi ise 40K indirime gitmeli. Bu indirimin maliyeti daha ileri teknolojiye ve daha uygun bir ürün bandına sahip olduğundan dolayı X için 1 YTL/birim Y için ise 2 YTL/birim olduğunu varsayalım. Bu durumda X şirketi 20K YTL Y şirketi ise 80K YTL gibi bir yükün altına girecektir. Bu noktada emisyon borsası devreye giriyor. X şirketi piyasa koşulları veya kullandığı teknoloji nedeni ile kirli gaz miktarını 20K ton değil 40K azaltabilecek durumda. X şirketi 20K Ton kısıntıyı yaparak yönetmeliklerin gereğini yerine getirdikten sonra fazladan kısıntıya gittiği 20K ton kirli gazı maliyeti olan 1 YTL/birim fiyatından daha pahalı ,1.5 YTL/birim diyelim, bir fiyattan borsada Y şirketine satıyor. Bu durumda kendi imkanları ile kısıntıya gitmesi durumunda 20K ton için 40K YTL masraf yapacak olan Y şirketi X şirketinden 20K tonluk "havayı kirletme" bedelini 30K YTL karşılığında almış olacak ve 10K YTL tasarruf edecek. İşleri iyi gitmediği/teknolojisi yüksek olduğu için kapasitesini tam olarak kullanmayan X şirketi ise 10K YTL kar etmiş olacak. Şu anda Chicago Climate Exchange, ECX Carbon Futures, Nymex Emission Futures gibi piyasalarda bu işlemler bebek adımları ile başlatılmış durumda.

CEMİL ERTEM