Caz Maz’ın beşincisi İğneada’da gerçekleştirildi. Çok sayıda müzisyenin sahne aldığı festivalin direktörü Mert Sarı, “Caz Maz demek yelpazeyi biraz daha genişletmemize müsaade ediyor. Sınırlandığımızı hissetmiyoruz” dedi.

Köklerden göklere caz
Sonic Alchemy'nin performası beğeni topladı. (Fotoğraflar: BirGün)

Işıl ÇALIŞKAN

Müziğin doğayla buluşturulduğu festival Caz Maz’ın beşincisi Kırklareli’nin beldesi İğneada’daki Longosphere'de düzenlendi.

“Köklerden göklere” sloganıyla gerçekleştirilen festival üç gün boyunca büyük şehrin karmaşasından uzak, çok sayıda müzisyeni bol oksijen eşliğinde dinleyicilerle buluşturdu. Besteci ve gitarist Mert Pekduraner’in sahne performansıyla açılış yapan Caz Maz’da ülkemizin önde gelen caz müzisyenlerinden Kubilay Kan Quartet, elektro-akustik proje Sonic Alchemy, vibrafoncu Can Tutuğ ve DJ performansları yer aldı. Günün farklı saatlerine yayılan performanslara dans ve yoga atölyeleri de eşlik etti. Festivalin direktörü Mert Sarı, Caz Maz’ın serüvenini BirGün’e anlattı.

Mert Sarı, Caz Maz’ın serüvenini BirGün’e anlattı.

Sarı, Caz Maz’ın yola çıkış hikâyesini, “Pandemiydi, Kaz Dağları’ndaydık. Her şey çok karamsar ve negatifti. Biz yavaş yavaş, ufak tefek açılmalarla beraber bir araya gelmeye başladık. Müzik eksik kaldı. Eşimizi dostumuzu davet edelim dedik. Öyle olunca madem uzun masa kuralım oldu, derken bu festival ortaya çıktı” sözleriyle cevapladı ve ekledi: “Hikâyede de zaten ‘Sıfırıncı Sene’ bir günlük işti. ‘Birinci Sene’ iki günlük işti. Bu iki iş de Assos’taydı. Akabinde gezici bir festival halini alan Caz Maz gittiği yerlerde de o günün olanaklarına, o günün insanlarıyla beraber değerlendirip farklı şeyler sunmaya İğneada dahil olmak üzere devam etti ve edecektir.”

Söz İğneada’ya gelmişken, “Köklerden Göklere” temasının önemini sorduğumuzda, şöyle anlattı Sarı, “İğneada çok özel bir yer. Caz Maz’a çok yakıştığını, Caz Maz’ın da kendisine çok yakıştığını düşündüğüm bir yer. Ve beraberinde İğneada’nın gerçek kültürü ve tarihi, beraberinde İğneada’nın gelişimi, değişimi, farklılaşması, günün sonunda köklerine sahip çıkan bir Trakya’dan bahsediyoruz, hem de vizyonunu genişletmeye gayret eden bir yol bu. Ve burada biraz daha manevi düşündüğümüz zaman olduğumuz yerdeki ağaçların boyu, ağaçların konumu ve şekli itibariyle ister istemez insanın gözü “köklerden göklere” gidiyor. Yerden yukarı bakıyor, ağaçları takip ediyor. Biz de bunu bu iş özelinde biraz önce anlattığım coğrafi, tarihi, kültürel ve beraberinde sosyokültürel, sosyofinansal parametreler etrafında maneviyata da dönüştürdüğümüzde evet, böyle bir şey mantıklı oluyor. Mantıktan da ziyade bize romantik olarak iyi geliyor.”

ŞEKİL, RENK, FORM DEĞİŞTİRİYORUZ

Festival kapsamındaki müzik türlerinin çeşitliliğe getirdik sözü. Sarı, “Sahnelerimizde niteliğe, çeşitliliğe, farklılığa müzikolojik anlamda olabildiğince çok enstrümana ve renge vermeye gayret ediyoruz. Bunun çalışmasını yaparken de yani dinlediğimiz müzikler, izlediğimiz filmler, etrafımızda olan insanlar, bildiğimiz duyduğumuz her şeyin buluştuğu bir short list akabinde o işin, o mekânın, o dönemin, o ayın, o günün, o anlatmak istediğimiz hikâyenin ruhuna en uygun olduğunu düşündüğümüz kreasyonun görüşe konuşa, müsaitlikler, olanaklar vesaireyle ortaya çıkartıyoruz. Organik olarak da günün sonunda ortaya ne çıkıyorsa zaten çıkması gereken şey olmuş oluyor. Ve biz de onu gayet keyifle izliyoruz ve dinliyoruz” dedi ve ekledi: “Şekil, form ve renk değiştirebiliyoruz. Bazen bir caz festivaliyiz, bazen değiliz. Bugünkü hissiyatım galiba Caz Maz demek yelpazeyi biraz daha genişletmemize müsaade ediyor. Dolayısıyla sınırlandığımızı hissetmiyorum.”