Bilge Köyü’ndeki katliam araştırması köydeki Karakol Komutanı’nın öğretmen eşinin, katliam öncesi raporla köy dışına çıktığını

Bilge Köyü’ndeki katliam araştırması köydeki Karakol Komutanı’nın öğretmen eşinin, katliam öncesi raporla köy dışına çıktığını belirledi

KÖYDEN AYRILMASI ŞÜPHELİ BULUNDU
Bilge Köyü’nde 44 kişinin ölümüyle sonuçlanan katliamla ilgili ilginç bir iddia daha ortaya atıldı. Köyde incelemelerde bulunan sivil toplum örgütleri hazırladıkları rapora göre, köyde bulunan Jandarma Karakolu komutanının eşinin katliamdan iki gün önce, ayağının burkulması gerekçesiyle köyden ayrılması şüpheli bulundu. Heyet yetkilileri, “Güvenlik güçlerinin köye katliamdan iki saat sonra gelmesinin nedeni açıklığa kavuşturulmalıdır” dedi

AMAÇ, KİMSENİN SAĞ BIRAKILMAMASI                 
Köyde yaşayanların, “Bu mesele ne namus ne de töre meselesi, bu işin içinde rant var. Olay, korucular tarafından gerçekleştirilmiştir” sözlerinin yer aldığı raporda, “Köyden geçtiği iddia edilen BOTAŞ petrol boru hattının korucular ve güvenlik görevlileri arasında rant aracına dönüştüğü iddiaları araştırılmalıdır. Olayda hiç kimsenin sağ bırakılmamasının amaçlandığı çok açıktır. Ayrıca Bilge Köyü’nde bulunduğu açıklanan cephanelik kaygılarımızı artırdı” denildi. »
ÖZLEM ZORCAN


Bilge Köyü’nde yaşanan katliamla ilgili sivil toplum örgütlerinin hazırladığı rapor kamuoyuna sunarak “Katliamın nedeni namus veya töre değil” diyen İHD Genel Sekreteri Sevim Salihoğlu, Bilge Köyü karakolu komutanın aynı köyde öğretmenlik yaptığını ancak olaydan birkaç gün önce rapor alarak şehir dışına çıktığı halbuki bir kamu görevlisinin bunu yapmasının yasak olduğunu belirterek, katliamdam haberdar olduğunu ima etti.
Mardin’in Mazıdağı İlçesi Bilge (Zangirt) Köyü’nde yaşanan katliamı olay yerinde inceleyen demokratik kitle örgütlerinin kadın temsilcileri, incelemelerinin sonuçlarını açıkladı.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Merkezi’nde bir araya gelen heyet adına konuşan İHD Genel Sekreteri Sevim Salihoğlu, “Heyetimiz bu katliamın nedenini, namus, töre ya da arazi anlaşmazlığı olmadığı kanaatindedir” dedi.
Olayla ilgili aydınlatılması gereken pek çok noktanın olduğunu vurgulayan Salihoğlu, “Köyün karakol komutanın aynı köyde öğretmenlik yapan eşinin olaydan birkaç gün önce ayağının burkulması gerekçesiyle rapor alarak köy dışına çıkması ilgi çekicidir. Üstelik hastalık nedeniyle rapor alan kişinin bulunduğu yerde kalması gerekmektedir” diye konuştu.

‘JANDARMA NEDEN GEÇ KALDI’
İçişleri Bakanının katliamın hemen ardından olayı neden ‘töre ve namus’ cinayeti olarak değerlendirdiğinin açıklanması gerektiğini ifade eden Salihoğlu, şunları kaydetti:
“Güvenlik güçlerinin köye katliamdan iki saat sonra gelmesinin nedeni açıklığa kavuşturulmalıdır. Köyden geçtiği iddia edilen BOTAŞ petrol boru hattının korucular ve güvenlik görevlileri arasında rant aracına dönüştüğü iddiaları araştırılmalıdır. Olay esnasında hiç kimsenin sağ bırakılmamasının amaçlandığı çok açıktır. Ayrıca Bilge Köyü’nde bulunduğu açıklanan cephanelik kaygılarımızı daha da artırmıştır.”

'KORUCULUK DERHAL KALDIRILSIN'
Uzun yıllardır süren çatışmaların, Kürt sorunundaki çözümsüzlüğün yarattığı tahribatın, şiddet iklimini derinleştirdiğini vurgulayan Salihoğlu, şunları kaydetti:“Koruculuk, bir sistemin ürünüdür. Paramiliter güçler yasa dışı ilişkiler ve rant ilişkileri içine girerek ellerindeki silahları masum insanlara, kadınlara ve çocuklara karşı kullanmaktadır. Bazen de her iki taraf korucu olmasına karşın, Bilge Köyü’nde olduğu gibi, kendi içlerinde de katliam gerçekleştirilmektedir. Koruculuk derhal kaldırılmalıdır. Çocuklar, doğdukları günden itibaren babalarının ellerinde silahlar görmekte, güç ve iktidarın silahlarla pekiştirildiğine, kadınlara ve çocuklara karşı uygulanan şiddetin meşruiyetine defalarca tanıklık etmektedir. Kadınlar militarist politikaların kurbanlarıdır. Katliam bir sürecin ortaya çıkarttığı bir sonuçtur.”

HEYETİN YAPTIĞI GÖRÜŞMELER:
Heyetin köyde yaptığı görüşmelerin de yer aldığı raporda, şunlar aktarıldı: “Ailelerini kaybeden çocukların kaldığı çadırlardaki psikolog ve diğer görevliler, çocuklara özel ilgi gösterilmesi gerektiğini, ailelerini kaybeden çocukların rehabilitasyon ihtiyaçları olduğunu, uzun vadeli takip gerektiğini ifade ettiler. Psikologlar, kendilerinin köyden ayrılmasının ardından da çocuklara özel ilgi gösterilmesini istediler.”

‘OLAYI PKK’YE MAL ETMEK İSTEDİLER’
Raporda, Mazıdağı Belediye Başkanı Hasip Aktaş’la yapılan görüşmeye dair şunlar kaydedildi:
“Başkan Aktaş, yaşanan vahşetin Kürt sorunun çözümsüzlüğünden kaynaklandığını, Bilge Köyünde 1993 yılında da 6 kişinin öldürüldüğünü, o dönemde katliamı gören yaşlı bir kadının daha sonra öldürüldüğü iddiaları olduğunu aktardı. Karakolla, katliamın gerçekleştiği yerin arasının 5-6 dakikalık bir mesafe olduğunu, olayın PKK’ye mal edilmek için planlandığını, KCK’nın yayınladığı ‘1 Haziran’a kadar çatışmasızlık’ halinin bozulmak istendiğini belirtti.”

‘KADINLAR YALNIZ KALMAKTAN KORKUYOR’
Köydeki kadınlarla yapılan görüşmelerde ise, kadınların yalnız kalmaktan kaygı duyduklarının anlaşıldığının belirtildiği raporda, “Kadınlar, görevlilerin, askerlerin, misafirlerin köylerinden ayrılmasının ardından ne yapacaklarını bilemiyorlar. Ayrıca benzeri bir saldırıya daha uğramaktan son derece endişe duyuyorlar. Kadınlar olay gecesindeki saldırganların maskeli olmadığını, tüm köyün akraba olduğunu ve herkesin birbirini tanıdığını belirtiyorlar” ifadesi yer aldı.

‘İŞİN İÇİNDE RANT VAR’
Mardin Müftüsü Mehmet Kızılkaya’nın, “Bu mesele ne namus ne de töre meselesi, bu işin içinde rant var. Olay, korucular tarafından gerçekleştirilmiştir” sözlerinin yer aldığı raporda, Mardin’deki sivil toplum örgütleri, sendikalar ve demokrasi platformu temsilcilerinin ortak kanısının, koruculuk sisteminin kaldırılması ve katliamın PKK’ye mal edilme amacı taşıması yönünde olduğu belirtildi.

HEYET KİMLERDEN OLUŞTU?
11 Mayıs 2009 tarihinde Ankara’dan olay yerine hareket eden heyet şu isimlerden oluştu:
İnsan Hakları Derneği Genel Sekreteri Sevim Salihoğlu, Türkiye Barış Meclisi Sözcüsü Yüksel Mutlu, KESK Kadın Sekreteri Songül Morsümbül, Türk Tabipleri Birliği Merkez Konsey Üyesi Hülya Biriken, TMMOB Kadın Mühendisler adına Aysen Hadimoğlu, Halkevleri adına Dilşat Aktaş ve Ankara Kadın Dayanışma Vakfı adına Gülay Aydın. Heyete, Diyarbakır’da çok sayıda sivil toplum örgütü üyesi temsilcisi de katıldı.