SYRIZA milletvekili Mustafa Mustafa, Yunanistan’daki korku imparatorluğunu yenerek iktidara geldiklerini anlatırken “Önceliğimiz insani krizi sonlandırmak” dedi

'Korku imparatorluğunu yendik'

ONUR EREM - @onurerem

Mustafa Mustafa yıllardır Yunanistan’da sol siyasetin içinde olan bir Türk azınlık üyesi. Rodop bölgesinden Ayhan Karayusuf ile birlikte SYRIZA vekili olarak meclise giren Mustafa, 1996-2000 yılları arasında da milletvekilliği yapmıştı. Mustafa’ya SYRIZA zaferinin ardından Türkiye-Yunanistan ilişkilerini, seçimlerden elde ettikleri başarıya dair merak edilenleri sorduk.
 

>> SYRIZA’nın halkın yaşam koşullarını ilgilendiren pek çok vaadi var. Bunları yaşama geçirme süreci nasıl işleyecek?
25 Ocak seçimleri Yunanistan için bir dönüm noktası oldu. 40 yıldır süren iki partili saltanak sona erdi. Artık tek yanlı kemer sıkma politikalarına karşı çıkan, çağdaş solun temsilcisi SYRIZA ülkenin kaderini belirleyecek.
Seçim sonucunun da etkisiyle önümüzdeki sürecin zor olacağının farkındayız ancak bu yolu yürümemiz gerektiğinin de bilincindeyiz. Vaatlerimiz toplumun ihtiyaçlarına cevap veren, en başta yaşanmakta olan insani krizi karşılamaya yönelikti. Hayal ürünü klasik seçim vaatleri değildi.

Programımız hem Yunanistan halkı hem de Avrupa’nın aklıselim güçleri tarafından kabul gördü. Artık tüm Avrupa için bir örnek teşkil ediyoruz. Dış borç sorunu yalnızca Yunanistan’a has bir sorun değil, Avrupa’nın ve bütün ekonomilerin bir sorunu. Bu soruna ciddi bir çare aranması gerekiyordu. Biz alacaklılarımız olan IMF ve Avrupalı ortaklarımızla oturup ciddi bir tartışma yapmak istiyoruz. Finans çevrelerinin vahşiliğinden kaynaklanan borcun silinebilecek kadar kısmını silmek, diğer kısmını da kalkınma şartına bağlanmak istiyoruz.

Yunanistan’da birkaç yıldır büyüme diye bir şey söz konusu değil. Krizin başında yüzde 120 olan GSYH’ya göre dış borç troyka politikaları sonunda yüzde 170’lere ulaştı. Üç milyon sigortasız insan kaldı, nüfusun yüzde 35’i yoksulluk sınırının altına düştü, yüzbinlerce genç ülke dışına kaçtı.

>> SYRIZA Türkçe konuşan azınlık seçmeninin oylarını her zamankinden fazla almayı başardı. Bu nasıl oldu?
Bunun iki parametresi var. İki büyük parti 40 yıldır azınlık konusunda sürüncemede bırakma, savsaklama, boş vaatlerle süre geçiştirme politikası izledi. Öbür taraftan da biz yıllardır demokrasiden, barıştan, insan haklarından, azınlık haklarından, göçmen haklarından yılmadan bahseden bir parti olduk. Son ekonomik krizin de etkisiyle burada yaşayan Türk azınlığı da SYRIZA etrafında kenetlenmeyi uygun gördü ve bu başarılı sonuca ulaştık.

>> SYRIZA Türk-Yunan ilişkilerinde yakınlaşma hedefliyor. Synaspismos daha önce de yurttaş diplomasisi adı altında iki ülke hakları arasındaki ilişkiyi güçlendirecek çok sayıda etkinlik düzenlemişti. Ancak bugün Türkiye’nin başında AKP var. Böyle bir tabloda SYRIZA’nın Türkiye ve Türk hükümetiyle nasıl ilişkileri olacak?


Biz iktidardakilerden bağımsız olarak iki ülke arasındaki diyalogun sürmesi taraftarıyız. Sorunları halının altında gizleyip yalnızca iyi komşuyuz diyemeyiz. Var olan sorunları açık ve samimi bir şekilde tartışarak çözüm aramak niyetindeyiz parti olarak.

Diğer çabamız da devam ediyor. 1996-2000 yılları arasında milletvekilliği yaptığım dönemde Türkiye-Yunanistan arasında ciddi bir gerginlik varken dahi Ege’nin iki yakasındaki sivil toplum örgütlerini biraraya getirdik. O dönemlerden beri ÖDP ve diğer tüm sol partilerle ilişkilerimiz oldu. Buna devam edeceğiz. Yurttaş diplomasisinin resmi görüşmelerin dışında çok ciddi katkıları olmaya devam edecek.

>> SYRIZA bazı sol çevreler tarafından, önceden sık sık dile getirdiği NATO’dan ayrılma, Avro’yu terk etme gibi taleplerini seçim sürecinde dile getirmemekle eleştirildi. Bu eleştirilere nasıl yanıt vermek istersiniz?
Yunanistan’ın çok temel ve acil çözüm bekleyen insani kriz sorunu var. İlk olarak tüm enerjimizi ekonomiyi canlandırarak insani krizden kurtulmaya yönelteceğiz. Toplumun beklentisi bir an önce ekonomi çarkının çalışmaya başlaması. Dile getirmemiş olmamız bizim temel ilkelerimizden ve değerler yükümüzden vazgeçtiğimiz anlamına gelmiyor. Özellikle 2012 ve 2015 seçimlerinde büyük bir felaket tellallığı ve korku imparatorluğu yaratılarak SYRIZA’nın yükselişini engellemeye çalıştılar. Bu nedenle parti olarak söylemlerimiz çok temkinli ve dikkatli oldu.

>> Mecliste farklı sol ve sosyal demokrat partiler varken neden merkez sağ bir partiyle koalisyon kurmayı seçtiniz? Yalnızca AB’nin ekonomik dayatmalarına karşı çıkma konusunda ortaklaşırken diğer konulardaki farklılık gösterdiğiniz bir partiyle koalisyonun zorlukları olacak mı?
Meclisteki diğer merkez sol partilerle de koalisyon ortaklığı için görüştük ancak Avrupa’daki karar merkezlerinden daha Avrupacı olan bu partilerle anlaşmamız mümkün olmadı. O yüzden memoranduma karşı tavır, borç konusunda, bize dayatılan ekonomik ve sosyal politikalar karşısında birleşebildiğimiz bir partiyle işbirliği yapmak zorunda kaldık.

>> Yunanistan solundaki KKE’nin (Yunanistan Komünist Partisi) SYRIZA’ya karşı soğuk tutumu seçim sonrasında da değişmedi. Koalisyon ortağınızdan destek bulamayacağınız bazı yasaları KKE ile birlikte çıkarabileceğinizi düşünüyor musunuz?
Biz gerçekten Komünist Parti ile bir arada davranmak istedik ancak geçmişte olduğu gibi bugün de tekliflerimizi geri çeviriyorlar. Biz KKE ile ilişkimizi hiçbir zaman kesmiş değiliz. Somut politikalar etrafında birlikler sağlayabiliriz. Ancak reaktif bir davranış biçiminde, reaksiyoner bir davranış biçiminde olduklarını üzülerek görüyoruz.