Korona günlerinde sosyal haklar ve sol siyaset

Lukas Hirtz - Alman Sol Parti Üyesi

Uzun bir süredir herkes için kabul edilebilir olan istatistikler, bugünlerde son derece üzücü rakamlara ulaşmış durumda. Şubat ayı her yıl olduğu gibi artan işsizliği beraberinde getirdi. Gün solun temel meseleleri yeniden düşünme günü. Elbette insanları kaderlerine teslim olmamaya çağırma ve en başta zamanın ruhuna ve sosyal hakları budayan ajanda 2010 uygulamalarına saldırma günü. Bu uygulamalar sonucu işlerini kaybeden insanlar, bunun yalnızca kaderleri değil aynı zamanda kendi suçları olduğuna inandırıldı. Özel televizyonlarda servis edilen programlarda işsizler, Arno Dübel gibi işsizlik parası ve devlet desteğiyle başkalarının üzerinden geçinen, asalak ama iyi de bir hayat süren tembel karakterler olarak sunuldu. Uzun yıllar boyunca toplumda devlet desteği ile ayakta kalanlar için böylesi bir algı oluşturuldu.

Koronayla birlikte giderek daha fazla insan beklentilerini yitirmeye başladı. Uzun süreli işsizlik oranları giderek yükseliyor. Bir yıldan uzun süre istihdam edilemeyen insanlar aşağılayıcı Hartz 4 uygulamalarına maruz bırakılıyorlar. Bu insanların, sola en çok ihtiyaç duydukları bir andayız ve işe onları unutmadığımızı hatırlatarak başlayabiliriz. Belki de onlara ihtiyacı olan cesareti verebilecek olan da budur. Bunu bir Noel zamanı, iş bulma ve sosyal hizmetler kurumu önünde üzerimde noel baba kostümü ile yoksullara çikolata hediye ederken anladım. Bir kadın verdiğim çikolatayı reddetti ama dağıttığım Sol Parti broşürünü aldı. Yirmi metre ilerlemişti ki geri döndü ve orada olduğumuz ve kendilerini unutmadığımız için gözyaşları içinde teşekkür etti.

İŞSİZLİK KADER DEĞİL

Son günlerde, nüfusun geniş kesimleri için kendi hataları olmaksızın işsiz kalabilecekleri son derece anlaşılabilir bir durum halini aldı. Solun tam da şu anda sosyal adaletsizliğin ve işsizliğin, kapitalizmin sistematik bir gerçekliği olduğunu anlaşılabilir kılma zamanı. İşsizliğin kaderin bir darbesi olmadığı ve işsizlerin tembel parazitler olmadığı farkındalığının anlaşılabilmesi için geniş bir pencere açılmış durumda. Eğer bu farkındalık yaygınlaşırsa kitleselleşebilmenin de yolu açılabilir. Hartz 4 yasalarından etkilenenlerin istihdamı için sosyal baskı artırılabilir. Ancak hiçbir yaptırımın mevcut sektörel ortamda kitleler için sağlıklı iş olanakları sunamayacağı ortada. Daha geniş bir kamu istihdamına ihtiyacımız olduğu da ortada. Devlet şu anda şirketlerin krizini ertelemek için kurtarıcı rolü ile sahnede. Bilhassa kısa çalışma yoluna giden şirketlere çalışan işçilere ve ya doğrudan şirketleri kurtarmak için aktardığı devasa bütçeler neden kamu istihdamı alanında kullanılmasın ki? Kamu istihdamı işsizliğin ve yoksulluğun azaltılması ve ortadan kaldırılması için önemli bir perspektif yaratacaktır. Böylesi bir perspektifi görünür kılacak bir politik basıncı açığa çıkarabiliriz.

DAYANIŞMA AĞLARI KURULMALI

Solun insanlarla doğrudan ilişki kurabileceği dayanışma ağlarına ve somut kazanımlara ihtiyacı var. Aslında bir çok bölge ve şehirde faaliyet yürüten yerel dernekler üzerinden yürütülen önemli bir sosyal danışmanlık ağına ve tecrübesine sahibiz. Çoğu zaman bu türden hizmetler verebilmek için yasal bir eğitimden geçmek bile gerekmiyor. İşçi bulma ya da sosyal hizmetler kurumlarından destek almak zorunda kalanlara, bu kurumların bürokratik uygulamaları içerisinde boğulanlara kimi zaman tercümanlık etmek, bazen yalnızca tanıklık etmek dahi yeterli etkiyi yaratacaktır. Bu elbette bizim için yeni bir şey değil. Sol siyasetler geçmişte binlerce insana bu alan ile yardım etti. Bu tür dayanışma örnekleri akılda kalıyor ve aktarılıyor. Sosyal danışmanlık insanlar ve sol siyasetler, partiler arasında önemli bir bağ oluşturacak ve bu bizim profilimizi güçlendirecektir. Bununla birlikte böylesi bir dayanışma ağının işlemesi için çeşitli gereksinimler açığa çıkacaktır. Tesislere ihtiyacımız olacaktır ki, birçok kurum zaten buna sahip. Mağdurların sunacağımız hizmetlerden haberdar edilmesi gerekir. Broşürler, gazete ilanları ve sosyal medya ağları ile bunu sağlayabiliriz. Sosyal danışmanlık eğitimi veren kurumlar söz konusu. Bunlardan faydalanmalıyız. Aslında bütün bunları mümkün kılacak iradeye sahibiz. Tek ihtiyacımız bu iradeyi örgütleyecek yoldaşların açığa çıkmalarıdır.

Çeviri: Gencay Sözüdoğru