İzmir Tabip Odası olarak bu salgında en önde özveriyle mücadele eden hekimler ve sağlık çalışanlarının sorunlarını yetkililere iletmek, çözüm bulmak için çalışıyoruz, çalışmaya da devam edeceğiz

Koronavirüs salgınında özveriyle çalışan sağlık çalışanları

PROF. DR. FUNDA BARLIK OBUZ / İzmir Tabip Odası Başkanı

Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi olarak ilan edilen yeni koronavirüs hastalığının (Covid-19), Türkiye’de ilk kez 10 Mart 2020 tarihinde görülmesinden bu yana yaklaşık sekiz hafta geçti. Dünyada vaka sayısında sekizinci, ölüm sayılarında ise on ikinci sırada yer alıyoruz. Sağlık Bakanlığı açıklamalarında sadece Covid-19 PCR testi pozitif çıkan vakaların esas alındığını, klinik ve epidemiyolojik olarak, görüntüleme yöntemleri ile Covid-19 enfeksiyonu tanısı alan şüpheli / olası vaka sayılarının bulunmadığını biliyoruz. Gerçek durumu yansıtmaktan uzak olan bu sayılar dışında, illere ve bölgelere göre dağılım da açıklanmıyor. Sağlık Bakanı bu süre içinde iki kez illere göre dağılımı gösterdi. Buna göre İzmir en çok vaka görülen ikinci il idi.
İzmir Tabip Odası olarak kendi olanaklarımızla salgının başından bu yana İzmir’de Covid-19 enfeksiyonu tanısı alan sağlık çalışanlarının bilgilerini toplamaya çalışıyoruz. Bu veriler İzmir’in İstanbul’dan sonra en çok sağlık çalışanının etkilendiği ikinci şehir olduğunu gösteriyor.

Salgın sürecinde sağlık çalışanlarının sağlığının korunması özel bir önem taşıyor. Pek çok kamu hastanesi, özel sağlık kuruluşu ve Aile Sağlığı Merkezi'nin kişisel koruyucu donanımlar (KKD) konusunda yeterli olmadığı bize iletiliyordu. KKD’lerin yeterli, düzenli ve sürekli biçimde sağlanması gerektiğini sağlık yöneticilerine ifade ettik. Özellikle birinci basamakta eksiklikler daha belirgindi. Odamıza bu süreçte çok sayıda kişisel koruyucu donanım bağışı yapıldı. Bunlar gereksinimi olan sağlık kuruluşlarına ve meslektaşlarımıza iletilmeye çalışılıyor.

Koronavirüs salgını nedeniyle çok sayıda hastane pandemi hastanesi olarak çalışmaya başladı. Bu nedenle çalışma düzenlerinde değişiklikler yapıldı. Belli uzmanlık alanlarındaki hekimler pandemi servis veya polikliniklerinde görevlendirildi. Kendi alanları dışında görevlendirilen hekimlerden bazıları konuyla ilgili eğitim eksikliğinden kaynaklanan endişelerini dile getiriyorlar. Yine bu çalışma düzeni içinde asistan hekimlere daha fazla görev verildiği, bazı hastanelerde aylık çalışma sürelerinin 240 saati bulduğu belirtiliyor. Odamıza iletilen bu tür sorunların çözümü için kurum yöneticileriyle ve hekimlerle görüşüyor, çalışma koşullarının iyileştirilmesi için çalışanlarla işbirliği yapılması gerektiğini, eşit ve adaletli bir görev paylaşımının önemini vurguluyoruz.

Salgının ilk haftalarında Türkiye genelinde yapılan test sayıları çok düşüktü ve tek bir merkezde test yapılmaktaydı. Bugün için yapılan günlük test sayıları 30-40 binlere çıksa da, bir milyon kişiye düşen test sayısı 9-10 bin olup pek çok ülkenin gerisindedir. Sürecin en başından bu yana vurguladığımız gibi pandemi poliklinik ve servislerinde, yoğun bakımlarda, acil servislerde, Aile Sağlığı Merkezlerinde, iş yerlerinde çalışan hekimlerin haftada bir testlerinin yapılması, özellikle hastalığı bulgu olmaksızın geçirenlerin saptanması için gerekli. Sağlık çalışanları hastalığı hem hastalarına hem de diğer sağlık çalışanlarına ve ailelerine bulaştırma potansiyeli taşıyorlar. Bu talebimiz ne yazık ki gerçekleşmedi. Şu anda ancak yüksek temas şüphesi olan ya da hastalık bulguları olanlara test yapılıyor.

Kamu ve özel sağlık kurumlarında çalışan hekim ve sağlık çalışanları Covid-19 pozitif olduklarında çalıştıkları kurumlar ne olursa olsun meslek hastalığı olarak yorumlanmıyor ve bu konuda resmi bildirimlerinin yapıldığına dair bir bilgi verilmiyor. Hatta Covid-19 nedeniyle vefat eden hekimler ve sağlık çalışanlarının bile bildirimlerinin yapılmadığını öğreniyoruz. Konuyla ilgili olarak İl Sağlık Müdürlüğü ve başhekimliklere yazı göndermemize karşın hala bildirim yapılmadığını görüyoruz. Bu konuda Sağlık Bakanlığı ve Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nı sağlık çalışanlarında Covid-19’un meslek hastalığı olarak kabul edilmesi için gerekli düzenlemeleri yapmaya davet ediyoruz.

Kamu hastanelerinde çalışan meslektaşlarımızdan ek ödemelerle ilgili sorunlar da Odamıza iletiliyor. Pandemi şartlarında sağlık hizmeti sunabilmek için büyük bir özveriyle çalışan hekimler ve sağlık çalışanları arasında ek ödemede yaratılan adaletsizlikler, sağlık ekibinin motivasyonunu ne yazık ki olumsuz olarak etkiliyor. Bu konularda yöneticilerle görüşerek çalışanlar arasında ayrım yapılmaması ve motivasyonlarının bozulmaması için çaba harcıyoruz.

Özel sağlık kuruluşlarında çalışan hekimler salgın sürecinde ücretsiz izne çıkarılmaya başlandı. Bir bölümünün ise gelirlerinde belirgin düşme oldu. İzmir Tabip Odası olarak bu konuda yaptığımız bir anketin ilk sonuçlarına göre ankete katılan hekimlerin %20’si ücretsiz izine çıkarıldığını, %60’ı ise ücretlerinde düşme yaşadıklarını belirtiyorlar. Bu dönemde sağlık hizmetlerinin aksamaması, artan sağlık çalışanı gereksiniminin karşılanması ve sağlık çalışanlarının geçimlerini sağlayacak bir işte çalışabilmelerinin sağlanması için çözüm önerilerimizi bir basın açıklaması ile duyurduk.

İzmir Tabip Odası olarak bu salgında en önde özveriyle mücadele eden hekimler ve sağlık çalışanlarının sorunlarını yetkililere iletmek, çözüm bulmak için çalışıyoruz, çalışmaya da devam edeceğiz. Meslektaşlarımız arasında ve tüm toplumda dayanışmanın hepimize iyi geleceği düşüncesiyle salgının en kısa sürede ve en az kayıpla sona ermesini diliyoruz.