İki farklı araştırma, resmi vaka kayıtlarının dışında virüsün ayak izlerini takip ederek, salgının tespit edilenden çok daha fazla yayılmış olabileceğini ileri sürdü. Buna göre virüsün öldürücülük oranı sanılandan daha düşük olabilir

Koronavirüsün ayak izleri: ‘Resmi sayılardan çok daha yaygın, öldürme oranı sanılandan düşük’

ENGİN KARAMAN

Koronavirüsle mücadele eden ülkelerin çoğu test yapmak konusunda ‘tutumlu’ davranıyor ve sadece hasta bireylere odaklanıyor. ABD’lilerin yaklaşık binde biri, İtalyanların binde ikisi test edildi. Tahminlere göre, eğer tüm ülkelerde testler yaygın olarak yapılabilseydi vaka sayıları belirlenen düzeylerin çok üzerinde olacaktı.

İngiltere merkezli The Economist dergisinde yer alan bir analize göre araştırmacılar Justin Silverman ve Alex Washburne, ABD’deki koronavirüs enfeksiyonunun resmi sayıların çok üzerinde yayılmış olabileceğini ileri sürdü.

Araştırmacılar, belli tarihler arasındaki muayene verilerinden yararlanarak ‘influenza benzeri’ semptomlara sahip hastaların izini sürdü ve bunun yaygınlığını önceki yıllarla karşılaştırdı.

ABD genelinde 2600 klinikten toplanan verilerle, en az 37.8 derece ateşle birlikte öksürük veya boğaz ağrısı olan hastaların sayısının Mart ayıyla birlikte önceki yıllara göre ciddi bir yükselişe girdiği tespit edildi.

Coğrafi dağılım eşleşiyor

Influenza benzeri semptomlarla doktora başvuran kişilerin coğrafi dağılımının, koronavirüsün daha yaygın olduğu bölgelerle eşleştiği ortaya çıktı. Örneğin koronavirüs vaka sayılarının daha düşük olduğu Kentucky’de, influenza benzeri semptomlar gösteren ancak bu yönde tanı konmayan hasta sayısının da düşük olduğu belirlendi. New Jersey gibi koronavirüs salgınının daha şiddetli patlak verdiği bir eyalette ise benzer semptomlarla tıbbi desteğe başvuran ancak herhangi bir hastalık tanısı almayanların sayısı çok daha yüksek çıktı.

Araştırmaya göre, verilerin toplandığı 8-28 Mart tarihleri arasında benzer semptomlarla doktora giden kişi sayısı tüm ABD’de önceki yıllardan 23 milyon kişi daha fazla.

Peki bu sayı Covid-19 vakalarının gerçek sayısı olarak görülebilir mi? Söz konusu semptomların başka hastalıklardan da kaynaklanabilecek olması nedeniyle kesin olarak bunu söylemek zor. Fakat koronavirüs taşıyanların önemli bir kısmının da semptom göstermediği düşünüldüğünde gerçek sayı 23 milyondan da fazla olabilir.

Araştırmacıların emin olduğu şey, koronavirüsle benzer semptomlarla doktora başvuran ancak tanı almayan kişi sayısının önceki yıllara göre ciddi şekilde arttığı ve bu artışın da koronavirüs vaka sayılarıyla coğrafi olarak örtüştüğü.

Stanford Üniversitesi’nden benzer sonuç

ABD'de Stanford Üniversitesi'nde yapılan bir araştırma da benzer bir sonuçla gündeme geldi.

Kaliforniya'daki Santa Clara bölgesinde 3 bin 300 kişinin parmaklarından alınan kan örneklerinde koronavirüse karşı antikor olup olmadığına bakıldı. Kişinin kan örneğinde antikor bulunması, kişiye virüs bulaştığını ve hastalığı atlattığını gösteriyor.

Santa Clara bölgesinde resmi sayılara göre bin 94 Covid-19 vakası ve 50 ölüm açıklanmıştı. Ancak antikor bulunan kişi sayısına bakıldığında bu bölgede 48 bin ila 81 bin arasında kişiye virüs bulaşmış olabileceği, bunun ise resmi rakamın 50 ila 80 katı olduğu belirtildi.

Öldürücülük oranı

Koronavirüs gibi şiddetli seyreden bir virüsün bu kadar yayılmış olmasının olumlu bir sonucu olabilir mi?

Silverman ve Washburn tarafından yapılan hesaplara göre Covid-19’un bir hastayı öldürmesi 20-25 gün içerisinde başlayıp biten bir süreç. Araştırmacılar yukarıda bahsedilen yaklaşımla 8-14 Mart tarihleri arasında ABD’de 7 milyon kişinin enfekte olduğunu hesaplıyorlar. Resmi veriler, bu tarihlerden 3 hafta sonra ölü sayısının 7 bin civarında olduğunu söylüyor. 7 milyon kişinin enfekte olduğu zaman diliminde 7 bin kişinin yaşamını yitirmesi, koronavirüsün öldürücülük oranının %0,1 yani binde 1 olduğunu ortaya koyuyor.

Stanford Üniversitesi’nde antikora dayalı olarak yapılan araştırma da bu oranın yüzde 0,14 olduğunu ileri sürüyor.

Binde 1’lik öldürücülük oranı, griple eş değer bir düzey. Ancak bu “tehlikenin abartıldığını” göstermiyor: Hastanelerin dolup taşması ve kapasitesinin yetersiz kalması, bir yıllık grip vakası sayısının bir haftada hastanelere doluşmuş olmasından kaynaklanıyor olabilir. Neticede binde birlik öldürücülük oranı gerçek olsa bile koronavirüsün gripten çok daha tehlikeli olduğu gerçeği değişmiyor. Çok daha hızlı yayılıyor ve sağlık sistemlerini işlevsiz bırakabiliyor.