Köyleri tozdan kurtardılar
Fotoğraf: BirGün

Gökay BAŞCAN

Karayolları 7. Bölge Müdürlüğü tarafından Ordu’nun Fatsa ilçesine açılmak istenen kalker ocağı kırma eleme tesisi projesi iptal edildi. Hazırlanan bilirkişi raporu doğrultusunda karar veren Ordu 1. İdare Mahkemesi, ‘çevresel etki değerlendirme (ÇED) gerekli değildir’ kararının hukuka uygun olmadığına hükmetti.

Karayolları’nın Fatsa’nın Kayaköy, Akçakese mevkiinde açmak istediği kalker ocağın kırma eleme tesisine ilişkin Ordu Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü ‘ÇED gerekli değildir’ kararı verdi. Bölge halkının tepkisi üzerine 28 kişi karara karşı dava açtı. Ordu 1. İdare Mahkemesi’nde görülen davada bilirkişi keşfi yapılmasına karar verildi. Keşif sonrası hazırlanan raporda, projenin orman varlığını tehdit ettiği belirtildi. Ayrıca zayıf düşen ağaçların böcek saldırısına uğrayabileceğine dikkat çekildi. Yine ormanlar konusunda bölgede yaşayan halkın iyiliği ve sağlığı bakımlarından faydalı, iklimi yumuşatan, dinginlik ve görsel güzellik oluşturan, havayı filtre eden, su teminine ve su rejimine katkısı olan vb. birçok yönden varlığı ve sürekliliğinin korunmasının gerektiği ifade edildi.

ÖRNEK OLACAK DAYANIŞMA

Raporda kalker ocağına ilişkin hazırlanan proje tanıtım dosyasındaki eksikliklere de dikkat çekildi. Proje alanının hidrolojisi yönünden çalışmalar yapılmadığı, sondaj-araştırma (deney) kuyusu vb. alansal morfolojik çalışmanın yer almadığı belirtildi.

Bilirkişi raporu doğrultusunda karar veren mahkeme, tanıtım dosyasının eksik olduğuna ve projenin bölgeye vereceği zararlara dikkat çekerek ÇED gerekli değildir kararını iptal etti. Karar oy birliğiyle verildi.

Kararı değerlendiren davanın avukatı Nur Gündüz şu ifadeleri kulllandı: 

"Bölge halkının itirazları sonucunda aynı bölgede açılmak istenen üçüncü maden projesini engellemiş olduk. Bu karar bizim için çok önemli. Çünkü Ordu bölgesinin yüzde 74’ü madenlere ruhsatlı durumda. Maden ocaklarının doğaya zarar büyük ancak bu taşocağının yerleşim yerine yapılması artık o köyün kaldırılması demek. O köyde yaşam haklarının ellerinden alınması demek. Bölge altın madeni ve taşocaklarıyla kuşatılmış durumda. 20-30 yıl sonra burada bir yaşam alanının bırakılmayacağını düşünüyoruz. Köylülerin sergilediği büyük dayanışmayla mücadele kazanıldı."