Gıda fiyatlarındaki artış, son yılların en yüksek rakamlarına ulaştı. Salgın açlıkla boğuşan ülkeleri vurmaya devam ederken gıda güvenliği ve gıdaya erişim ise büyük tehdit altında. Özyeğin Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Candan Türkkan, “Kapitalist sistem kendi yarattığı krizde, aç kalmanızın suçunu size yüklüyor ve bunun çözümünü de yine sizin bulmanızı istiyor” dedi.

Krizi kapitalizm yarattı açlığı yoksullar çekiyor

Özde ÇELİKBİLEK

Covid-19 salgınıyla birlikte derinleşen kriz, gıdaya erişimin ne kadar önemli olduğunu tüm dünyaya hatırlattı. Tüm dünyada artan gıda fiyatları ve kapanmalarla birlikte gelen istihdamın daralması, gelir kayıplarının artmasına neden oldu. Bir yandan gıda fiyatlarının artması diğer yandan azalan gelirler, dünyanın büyük çoğunluğunu açlık tehlikesiyle baş başa… Birleşmiş Milletler’in hazırladığı raporlar, salgınla birlikte hali hazırdaki açlık krizinin endişe verici boyutlarını da gözler önüne serdi.

Peki açlık, Covid-19 salgını ile birlikte mi doğdu, yoksa salgınla birlikte daha mı görünür oldu? Krizden bir çıkış yolu var mı? Tüm bu merak edilenleri ve kapitalizmin, küresel gıda krizinde oynadığı rolü Özyeğin Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Candan Türkkan ile konuştuk.

Gıda krizi, artan fiyatlar ve dünyada giderek artan açlık… Salgının bu krize etkileri nelerdir?

Covid-19 salgını, aslında ne kadar kırılgan bir siyasi-ekonomik sistemde yaşadığımızı inkâr edemeyeceğimiz bir netlikte gösterdi. Dünyadaki, Covid-19 döneminden önce de hali hazırdaki krizler, bu dönemde daha gözle görünür oldu.
Bu dönem krizlerden söz ederken “Covid-19” sonrası diyoruz. Aslında, iklim kriz ve kapitalizmin krizlerinet bir “kriz sonrası dönem” olmadığını gösteriyor. Gıda alanında da hali hazırda krizler vardı. Bunlardan en önemlisi iklim krizinin tetiklediği krizler. İklim krizi belli üretim paternlerini değiştiriyor, havaya, suya, toprağa etki ediyor, gelen ürünün cinsini, niteliğini değiştiriyor. Bir diğer yanıyla insanın çevreye verdiği zarar ekseninde daha fazla mesela, mikroplastik veya petrol bazlı kimyasallar ekolojik döngülerin içerisine giriyor ve tüm bunlar gene yediklerimizin cinsini, niteliğini etkiliyor. Yani gıda krizi, covid-19 birlikte hayatımıza girmedi. Ekonomik kriz, gıdaya erişememe, yükselen gıda fiyatları, akşam pazarlarının varlığı… Sadece artık daha fazla konuşulur oldu bunlar. Salgın öncesinde de var olan bu krizler, birbirleriyle zincirleme bir şekilde hareket ettiklerinden daha görünür hale geldiler.

krizi-kapitalizm-yaratti-acligi-yoksullar-cekiyor-841041-1.
Özyeğin Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Candan Türkkan

Markete girdiğimiz zaman rafların dolu, ellerdeki poşetlerin ise boş olduğunu görüyoruz. Gıda krizinin nesinden bahsediyoruz? Fiziksel olarak yokluğundan mı var olan gıdaya erişememek mi?

Evet, bunların ikisi farklı şeyler. Örneğin, tarlayı böcek basmıştır ve o yıl bütün üretiminiz heba olmuştur. Bunun çözümü farklıdır. Başka bir tartışma konusu. Öbür tarafta olan gıdaya erişememe var.Bu siyasi ve ekonomik bir mesele. Devletin bu yönde adımlar atması ve çözümler üretmesi gerekiyor.

Tabii, bu dönemin gıda krizini anlamak için önceki krizlere bakarak feyz almak gerekiyor. Bundan önceki en ciddi gıda krizi 2008 yılında yaşanmıştı. Finans piyasalarındaki büyük çöküş, gıda fiyatlarını zıplattı ve dünyanın birçok yerinde açlık ve yetersiz beslenmenin yaygınlaşmasına neden oldu. Oysa üretimde ciddi bir azalma yaşanmamıştır. Yani, insanlar, yeterince gıda olmadığı veya gıda israfı arttığı için aç kalmadılar; gıda fiyatları arttığı, onların da bu fiyatları ödeyecek paraları olmadığı için aç kaldılar.

Yükselen fiyatlar karşısında kamucu politikalar bu dönemin en çok tartışılan konularından biri. Neler söyleyebilirsiniz?

Burada tartışmamız gereken en önemli şeyin kapitalist sistemin kendisi olduğunu düşünüyorum. Bu sistemde herhangi bir kalıcı çözüm yok. Aslında kapitalizme, özellikle de neoliberal kapitalizme baktığımız zaman içinde olduğumuz krizin oldukça doğal olduğunu görüyoruz. Sistem için krizler yararlı ve gerekli; birer hata değiller. Öyle olunca düzeltilmelerine de gerek yok. Gıdaya erişebilirlik bağlamında söylersek, sistem, aç kalmanızın suçunu bireye yüklüyor ve bunun çözümünü de yine bireyin bulmanızı bekliyor.

Ayrıca, devletin ekonomiden çekilmesi de neoliberal kapitalizmde önemsenen noktalardan. Oysa pratikte devletin kendisin birçok yerde bir piyasa aktörü haline geldiğini görüyoruz. Buradan bakıldığında da devletin kamu politikaları oluşturarak sosyal ve ekonomik problemleri çözmeye pek niyeti olmadığını görüyoruz. Ondan ziyade, bu sorunların kar getirici girişimlerle özel sektör aracılığıyla çözülmesi daha tercih edilir bir ‘kamu politikası’ haline geldi.
Gıda krizinden bahsederken de benzer bir politik-ekonomiden bahsetmemiz gerekiyor. Ancak burada hep bahsedilen gıdanın fiyatını düşürmek oluyor. Devletin müdahalelerinin hep tüketici odaklı olması bekleniyor - ki bu bence hem kısa vadeli hem de çiftçi için oldukça zararlı olabilecek bir yaklaşım. Oysa gıdaya erişememek insanların alım güçlerinin düşük olmasından da kaynaklanıyor. Yani gıdayı ucuzlatmak yerine maaşları reel olarak yükseltmeyi, mesela, ya da üretilen değeri daha eşit paylaşmayı da konuşmamız gerekiyor.

AÇLIK, SON 50 YILIN EN YÜKSEK ORANI

Virüsün yayılmasını kontrol altına almak için tüm dünyada sınırların kapatılması; sınırlı gıda ticaretine, çiftçilerin tohuma erişiminin zorlaşmasına, tarlada üretimin durmasına ve ürünlerin toplanamamasına neden oldu. Bunun gibi kısıtlamalar gıda fiyatlarını da artırdı. Salgının ilk başladığı dönemde BM’nin yayımladığı raporlar, 2019’da 135 milyon kişinin açlıkla boğuştuğu dünyada önümüzdeki dönemde bu sayının 265 milyona yakın olabileceği yönünde sonuçlar veriyor. Uzmanlara göre salgının yaratacağı açlık, son 50 yılın en yüksek oranı olabilir.

krizi-kapitalizm-yaratti-acligi-yoksullar-cekiyor-841042-1.

ÇOCUKLAR GIDAYA ERİŞEMİYOR

UNICEF’in yayımladığı rapora göre, dünya üzerinde yaklaşık 75 milyon çocuk, yaşamlarını sürdürmelerine yardımcı olmak için yeterli gıdaya, temiz içme suyuna ve sağlık hizmetlerine erişemiyor. Salgının muhtemelen 100 milyon çocuğu yoksulluğa iteceği düşünülüyor. Raporda, Yemen'in yaklaşık 28 milyonluk nüfusunun üçte ikisinin aç olduğu ve şu anda yaklaşık 1,5 milyon ailenin hayatta kalmak için tamamen gıda yardımına bel bağladığı belirtildi. İç savaş ve kıtlığın vurduğu Yemen’de, Covid-19 salgını nedeniyle insani yardım fonundaki büyük kesintiler sonucunda yetersiz beslenen çocuk sayısında büyük bir artış yaşandığı gözlemlendi. Bunun yanı sıra Birleşmiş Milletler raporlarına göre, 2020 yılında Yemen’deki açlık 3 milyonu aşmış olarak görünüyor. UNICEF Yemen için acil bir fon sağlanmazsa 23 binden fazla çocuğun akut yetersiz beslenme nedeniyle ölüm riskinin artacağı uyarısı yaptı.

GIDA FİYATLARINDA REKOR YÜKSELİŞ

Birleşmiş Milletler(BM) Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından açıklanan son verilere göre, dünya gıda fiyatları ocakta altı buçuk yılın zirvesine çıktı. FAO’nun yayımladığı Gıda Fiyat Endeksi ocak ayında art arda sekizinci defa artış kaydederek hububat, şeker ve bitkisel yağ fiyatlarındaki yükselişin etkisiyle 2014 yılının temmuz ayından bu yana en yüksek seviyeye çıktı. Bu ürünler içinde özellikle yoksul kesimlerin tükettiği zorunlu gıdalar dikkat çekiyor.

2019’A GÖRE KÜRESEL FİYATLAR NE KADAR ARTTI?

► Tahıl: Yüzde 6,6
► Pirinç: Yüzde 8,6
► Mısır: Yüzde 7,6
► Buğday: Yüzde 5,6
► Bitkisel yağ: Yüzde 19,1