ABD’nin vize yasağı koyduğu ve Türkiye’nin aynen karşılık verdiği krizin sebebinin tanıdık olduğu ortaya çıktı. Almanya’yla yaşanan siyasi krize benzer biçimde ABD ile yaşanan kriz de ‘gözaltı ve tutuklama’ya dayanıyor

Krizin nedeni tanıdık: Tutuklama

Geçen haftalarda bir ABD Başkonsolosluğu çalışanının FETÖ soruşturması kapsamında tutuklanması ardından tırmanan kriz, Washington yönetiminin Türkiye’ye vize yasağı uygulamaya başlamasıyla doruğa ulaştı. ABD-Türkiye ilişkileri tarihinde görülmedik biçimde sert tedbirlerin uygulamaya konuşması dikkat çekerken Türkiye de ABD’nin aldığı vize yasağı kararının ardından ‘harfi harfine aynı’ aynı kararı alarak karşılık verdi.

Krizin güncel nedeni ise dün ortaya çıktı. ABD, geçen haftalarda FETÖ soruşturması kapsamında tutuklanan Türkiye vatandaşı bir Başkonsolosluk çalışanı tutuklanmıştı. Bunun ardından yine Konsoloslukta çalışan başka bir Türkiye vatandaşı hakkında da gözaltı kararı verilmesi üzerine söz konusu vize yasağını uygulamaya koydu.

Adalet Bakanı ‘yalanladı’
Önceki gün Amerikan Konsolosluğu’nda Emniyetle ilişkileri götüren bir isim için Başsavcılık tarafından verilen gözaltı kararı tebliğ edildi. Gözaltı kararı verilen kişinin de Türkiye vatandaşı olduğu ve eşinin FETÖ’nün çağrısından sonra Bank Asya’ya para yatırdığı saptandığı iddia edildi. Gözaltı kararı verilen kişinin konsolosluktan dışarı çıkmadığı öne sürtüldü.
Adalet Bakanı Abdülhamit Gül ise, gözaltı kararına dair iddiayı yalandı. Katıldığı canlı yayında konuşan Gül, yeni bir gözaltı kararı iddiasına ilişkin, “Bizim bilgimiz dahilinde olan 2. bir tutuklama ya da gözaltı kararı bulunmuyor” dedi.

Karar ortaya çıktı
Ancak daha sonra söz konusu gözaltı kararının verildiği netleşti. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, ABD’nin İstanbul Başkonsolosluğu’nda çalışan Metin Topuz’un ‘FETÖ’ soruşturması kapsamında geçen hafta tutuklanmasının ardından, konsolosluk çalışanı N.M.C’nin ifade vermek üzere savcılığa davet edildiğini açıkladı. Savcılık açıklamasında, ‘diplomatik bağışıklığı’ bulunmayan N.M.C.’nin eşi ve çocuğunun Amasya’da gözaltına alındığı belirtildi. Açıklamada şu ifadeler kullanıldı: “Şüpheli Metin Topuz’un beyanları doğrultusunda Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) örgütlenmesinde yönetici konumda olduğu tespit edilen S.C. ve K.İ.C. hakkında yakalama ve gözaltı kararı verilmiş olup, şüpheliler Amasya’da yakalanarak adli işlemleri için İstanbul’a getirilmişlerdir. İsmi geçen şüphelilerin eşi ve babası konumundaki, herhangi bir diplomatik bağışıklığı bulunmayan ABD İstanbul Başkonsolosluğu çalışanı N.M.C, ifadesi için cumhuriyet başsavcılığımıza davet edilmiştir.”

İlk açıklama Ünal’dan
Öte yandan AKP’den ABD’nin kararına ilişkin ilk açıklama Parti Sözcüsü Mahir Ünal’dan geldi. “Amerikan Büyükelçiliği açıklamalar yaptı, muhatabı bizim Washington Büyükelçiliğimizdir. Onlar da açıklama yaptılar” diyen Ünal, ‘süreci takip ettiklerini’ söyledi. Ünal, krizin daha üst boyutlara taşınmaması için sert bir tonda konuşmamaya dikkat ederken şöyle devam etti: “Son derece rasyonel, uluslararası pozisyondaki haklılığının arkasında durarak, masada eşit bir şekilde varlığımızı sürdürüyoruz. Bize dönük yaptırımlarına da sessiz kalamayız. Biz kendi bölgesinde haklı davasını savunan ve dolayısıyla da siyaset olarak da bunu en iyi şekilde temsil etmesi gereken insanlarız. Biz her şeyden önce NATO müttefikiyiz. İlişkilerimize son derece dikkat ediyoruz.”

Gül de alttan aldı
Öte yandan Adalet Bakanı Abdülhamit Gül de, gözaltı kararına ilişkin açıklama yaptığı programda, krize ilişkin yumuşak bir değerlendirmede bulundu: “ABD’nin kararının gözden geçirileceğini umut ediyorum. ABD ile adli yardımlaşma kapsamında diyaloglar sürdürülebilir, bunun sürmesi gerekir; ihtiyaç olursa ABD’li mevkidaşımızla görüşebiliriz.”

***

‘Hiç olmadığı kadar yakın’dan hızlı uzaklaşma!

ABD Başkanı Donald Trump ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın görüşmesinin üzerinden bir ay bile geçmeden iki ülke ilişkilerinin girdiği kriz yandaş medyayı zor durumda bıraktı. “Hiç olmadığımız kadar yakınız” manşetleri atan yandaşlar, bu manşetlerinin mürekkebi kurumadan ABD’yi hedef almak zorunda kaldı. Erdoğan, Eylül ayından BM zirvesi için yaptığı ziyaret sırasında ABD Başkanı Trump ile bir araya gelmişti. Anadolu Ajansı’nın (AA) haberine göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan için “Benim arkadaşım oldu” ifadelerini kullanan Donald Trump, ABD ve Türkiye’nin “hiç olmadığı kadar yakın” olduğunu söylemişti. Trump’ın bu sözleri yandaş gazetelerde kendine manşetten yer bulmuştu.

***

ABD’li başmüsteşar bakanlığa çağırıldı: Vazgeçin

ABD’nin Türkiye’ye vize işlemlerini durdurmasına yönelik kararın ardından Dışişleri Müsteşarı Ümit Yalçın önceki gün ABD Büyükelçisi John Bass ile telefonda görüştü. Görüşmenin ardından ABD’nin Ankara Büyükelçiliği Müsteşarı Philip Kosnett’in de Dışişleri Bakanlığı’na çağrıldığı belirtildi.

Görüşmede elçilik müsteşarına, ABD’nin vize kararının orantısız olduğu ve vatandaşlara yönelik mağduriyet yarattığı; ABD’nin vize işlemlerini askıya alması kararından dönülmesi yönündeki beklentinin de iletildiği bildirildi.

Öte yandan Yenişafak’ın haberine göre, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün, ABD’nin Ankara Büyükelçisi John Bass’in görüşme teklifini reddetti.

**

ABD ile kriz: Bu aşamaya nasıl gelindi?

17-25 Aralık öncesi, dönemin İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili olan firari Zekeriya Öz ve operasyonu düzenleyen emniyet müdürleri ile düzenli olarak telefonla görüştüğü iddia edilen ABD Başkonsolosluğu’nda görevli irtibat görevlisi Metin Topuz, 4 gün gözaltında tutulduktan sonra, çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklandı. Topuz’a yöneltilen suçlamalar, “Siyasi ve askeri casusluk, Anayasal düzeni bozmaya teşebbüs, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs.”

Bu olay ardından bir başka Konsolosluk çalışanı hakkında daha gözaltı kararı çıkarılması, ABD-Türkiye ilişkilerinde bardağı taşıran hamle oldu. ABD, vize yasağı kozunu devreye soktu.

Ancak ABD’nin diplomatik misyonlarında çalışanlara yönelik yargı kararları bununla da sınırlı değil. ABD Başkonsolosluğu’nda tercüman olarak görev yapan Hamza Uluçay da, 7 Mart’ta PKK üyeliği iddiasıyla tutuklanmıştı.

Ancak söz konusu kararın arka planı bu son olaylarla sınırlı değil. Türkiye, ABD ile son zamanlarda gerilimin dozunun giderek arttığı bir ilişkinin içerisinde.

PYD’ye ABD tarafından verilen desteğin sert biçimde eleştirilmesi, ABD-Türkiye ilişkilerinde gerilimin başlangıç noktası olarak alınabilir. Bunun ardından ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın korumalarına ABD’de uyguladıkları şiddet nedeniyle dava açılması ve tutuklama kararı verilmesi ilişkilerdeki gerilimi bir üst boyuta taşıdı.

Rıza Sarraf’ın tutuklanması, ardından Halkbank Uluslararası Bankacılıktan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olan Mehmet Hakan Atilla, aynı dava kapsamında ABD ziyareti yaptığı sırada tutuklandı. Son olarak davaya eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın ismi eklenerek hakkında tutuklama kararı verildi. Bu süreç AKP tarafından sert biçimde eleştirildi.

15 Temmuz Darbe Girişimi davasının 1 numaralı sanığı Fethullah Gülen’in ABD’den iadesi tartışması da iki ülke ilişkilerindeki önemli dönüm noktalarından bir diğeri.

Son olarak ise Rusya’dan S-400 füze sistemi alma kararı ABD-Türkiye ilişkilerindeki gerilim sayfasına eklenmişti.