Sokak röportajlarında çocukların siyasete dair açıklamalarının yayımlanması tartışılıyor. Prof. Dr. Selçuk, “Yararları gözetilmeli” dedi. Sosyolog Saka ise "Yaşamlarına müdahaleye tepki gösteriyorlar" diye konuştu.

Krizin ortasında boy veren çocuklar

Cihangir KÖROĞLU

Son dönemde sokak röportajlarında çocukların görüşünün sorulması ve yanıtların sosyal medyada yer alması yeni bir tartışmayı beraberinde getirdi. Çocuklardan görüş alınması doğru mu? Siyaset ve ekonomiyle onların ilgisi olması neyin sonucu? Bu soruları Koç Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşe Bilge Selçuk ve sosyolog Doç. Dr. Erkan Saka’ya yönelttik.


Z KUŞAĞI ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİĞE KARŞI HASSAS

Prof. Dr. Ayşe Bilge Selçuk, çocukların ergenliklerinden itibaren farklı kimlik sorgulamasına girdiklerini dile getirdi. Sosyal adaletsizlik ve eşitsizliğe karşı Z kuşağının daha hassas olduğunu kaydeden Prof. Dr. Selçuk, şöyle konuştu:

krizin-ortasinda-boy-veren-cocuklar-964147-1.
Ayşe Bilge Selçuk - Psikoloji Profesörü

“Çocuklar bazen kendi aileleriyle benzer siyasi politiklik geliştirirler bazen de tam tersi. Burada da sadece çocuğun ailesinin rolü olmaz. İlkokuldan itibaren, okuldaki, mahalledeki arkadaşlarının etkisi altındadır. Yani toplum tarafından da şekillendirilmekte. Onun için çocuklar ağacın dibine düşen armut gibi değildir. Öyle olsaydı her çocuk anne babasının kopyası olurdu. ’Elbette ki bir evde geçim sıkıntısı varsa, çocuk o geçim sıkıntısını hissediyor, yaşıyor ve konuşulduğunu duyuyor. Çocuklar bilseler de bilmeseler de, aileden etkileniyor da olabilirler dışarıdan da etkileniyor olabilirler. Bunların hiçbir önemi yok. Yaşadığımız ortam hepimizi şekillendiriyor. Çocuklar kaç yaşından itibaren sosyal olaylarla fikir sahibi olabilirler konusundan çok bunlarla ilgili mülakat yapılıp yayınlanmasının uygun olup olmadığının altının çizilmesi lazım.”

krizin-ortasinda-boy-veren-cocuklar-964148-1.
Erkan Saka - Sosyolog


ÇOCUKLARIN YARARI ÖN PLANDA OLMALI

Prof. Dr. Selçuk, bu noktadaki görüşlerini şöyle özetledi: “Çocuklarda ‘Youtuber’ olma, ünlü olma hevesi var... Bir anda kolay yoldan zengin olma hayali. Ve çocuklar birbirlerinden etkileniyorlar. Ekrana çıkmak, mikrofonun uzatılması, o videonun izlenmesi gibi bunların hepsi görünür olmak amacını kuvvetlendirir ve yanlıştır. Ama bu çocuklar düşünmesin, konuşmasın anlamına gelmez. Onları koruyan pozisyonda kalmak gerekir. Bu meselelerde bizim esas olarak bakmamız gereken şey, ‘çocukların iyiliği ve yararı korunuyor mu? Sokak röportajlarında çocuklara mikrofon uzatılırken veya bunlar yayınlanırken hassasiyet gösteriliyor mu? Bu sorulara yanıt aranmalı. Çocukların zarar görme riski varsa kimlikleri, yüzleri, sesleri gizlenmeli. Sokak röportajlarında kısmında bunlara uyulmadığını görüyoruz.”

YAŞAM TARZINA MÜDAHALEYE TEPKİ

Çocukların gündeminin de ekonomik kriz olduğunu söyleyen Sosyolog Erkan Saka ise şu değerlendirmelerde bulundu: “Gündem yoksulluk, ekonomik sorunlar ve politik kaygılar. Bunlar onların da kulaklarına kadar geliyor. Böyle dalga dalga yayılan bazı kaygılar endişeler normalde gündeme gelmezdi, çocukların başka gündemleri olurdu. Ama artık onlar da hissediyorlar gündelik hayatlarında.”

Saka, sözlerine şöyle devam etti: “Genel olarak gözlemliyoruz ki iktidara dair sempati olumlama azaldı. Genel eğilim o yönde. Bunun bir yansımasını görüyoruz gibi geliyor bana. Aslında düşünüldüğünden iddia edildiğinden daha politik, ama politik olma şekli bunu söyleyenlerin kriterlerine uymadığı için apolitik sayılıyorlar gençler. Kuşaklara atfedilen rollerde bir sıkıntı olduğunu düşünüyorum. Ayrıca bu Z kuşağı vs. gibi şeylere çok takılmamak gerekiyor. Ekonomik krizin derinleşmesi onların gündelik yaşamını etkiliyor. Ve genel olarak daha seküler bir hayat tarzına karşı müdahaleler bir şekilde gerçekleştiği için bu çocukların, gençlerin çoğu da doğrudan bunu yaşıyorlar zaten. En basit yaşam alanlarına bile sansür uygulanan bir ortamda tabii ki onlar da bunu dile getirecekler.”