Kulp Davası'nda zaman aşımına tepki
Kayıp köylülerin kemikleri bulunmuştu. (Fotoğraf: MA)

Haber Merkezi

Kulp Davası’nın zaman aşımı gerekçesiyle düşürülmesine tepki gösteren Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, “90’ların karanlığıyla yüzleşme, helalleşme sözde kalıyor. Mağduru Kürtler olan dosyalarda cezasızlık, sistematik bir devlet politikasıdır" dedi.

Diyarbakır'ın Kulp ilçesi ve köylerinde 8-25 Ekim 1993 tarihleri arasında Tuğgeneral Yavuz Ertürk komutasındaki Bolu Komando Tugayı tarafından yürütülen askeri operasyonlarda 11 kişi gözaltına alınıp kaybedildi. Aradan geçen 11 yılın ardından 5 Kasım 2004’te kaybedilen bu kişilere ait bir toplu mezar bulundu. Yürütülen soruşturma sonucunda 11 Ekim 2013 tarihinde hazırlanan iddianame ile Bolu 2. Komando Tugay Komutanı emekli Ertürk’ün “birden fazla kişiyi aynı sebeple öldürmek”, “halkı isyana ve birbirini öldürmeye teşvik”, “cürüm işlemek üzere teşekkül oluşturmak” suçlarından yargılanması talep edildi. İddianame, Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi ancak dava daha sonra “güvenlik" gerekçesiyle Ankara’ya nakledildi.

Yargılamalar sonucu verilen beraat kararlarının onanması üzerine gidilen Yargıtay'da zaman aşımından dosyanın düşürülmesine karar verdi. Diyarbakır Barosu Başkanı Eren dosyanın zaman aşımından düşürülmesine tepki gösterdi. Son yıllarda siyasal iktidar dahil siyasi parti temsilcilerinin 1990’ların karanlığına atıfta bulunduğunu ve “yüzleşme”, “helalleşme” gibi söylemler kullandığını kaydeden Eren, “Maalesef o dönemde işlenen bu suçların tamamı dosyaya dönüştürüldü, ardından beraat ve düşme kararlarıyla tek tek dosyalar kapatıldı. İnsanlığa karşı suçlarda zaman aşımı yoktur. 90’ların karanlığıyla yüzleşme, helalleşme sözde kalıyor” ifadelerini kullandı.