Bu yılın başında, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) sürekli artan işsizlikle ilgili bir rapor yayınladı. Küresel işsizlik oranının bu yıl 201 milyonu bulması bekleniyor. Bu geçen yıldan bu yana 3,4 milyonluk artış demek

Küresel işsizlik krizi

VIJAY PRASHAD

Miguel bana hâlâ ailesinin evinde yaşadığını söylüyor. İkiziyle beraber. 28 yaşındalar. İkisi de 10 yıl önce çalışmaya başlamış fakat kendi dairelerini karşılayacak kadar para kazanamamışlar. Barselona pahalı bir yer. Aileleri şehrin dışında, havaalanı yakınlarında oturuyor. Miguel bir dizi rakam sıralıyor; İspanya’nın çalışabilecek yaştaki nüfusunun yüzde 25’i işsiz. Gençlerin dörtte üçüne yakını işsiz. Yaşları 16 ile 29 arasında değişen beş İspanyalı’dan dördü ailesinin yanında yaşıyor. İspanya’daki işsizlikle ilgili en çarpıcı verilerden biri, Avrupa’daki dört işsizden birinin burada yaşıyor oluşu.

Akdeniz’in karşı kıyısında Fas’ın üçüncü büyük kenti Fes’teyiz… Muhammed bana parası olmadığı için evlenemediğini söylüyor. Çalıştığı işlerden gelen para gündelik hayattaki harcamalara gidiyor. Ramazan Bayramı’ndan sonraki gün konuşuyoruz. İkimiz de Rif bölgesindeki şiddet olaylarından bahsetmiyoruz. Olaylar, geçen ekim ayında Balık Satıcısı Mouhcine Fikri’nin çöp kamyonunda ezilerek ölmesinin ardından başlamıştı. Oraya, polisin el koyduğu yaklaşık 500 kilogramlık kılıç balığını kurtarmaya girmişti. Protestolar hızla ülkeye yayıldı. Halkı öfkelendiren, polisin suistimalinin yanı sıra işsizlik, yoksulluk ve eşitsizlikti. Düzgün bir iş ve sabit bir gelir için atılan sloganlar, polisin şiddetiyle karşılandı.

Miguel bana nişanlısı Isabel’in üniversite okuduğunu ve şimdi de Barselona’nın turistik caddesi Las Ramblas üzerindeki bir otelde çalıştığını söylüyor. Üniversite okumuş olmak da Isabel’in koşullarını değiştirmiyor, Faslı Muhammed’in de öyle… Her ikisi de Miguel’i vuran iş güvencesizliği nedeniyle harap olmuşlar. Muhammed, Miguel ve Isabel, suyun iki yakasında, ortak bir gerçeği temsil ediyorlar: Eşitsiz bir ekonomik ve politik sistemin yarattığı onursuz bir gelecek.

Son olarak, Dünya Bankası Fas’taki işsizlikle ilgili bir rapor yayınladı. Rapor, Dünya Bankası gibi yerleri dolduran entelektüellerin aldırışsızlığına dair kanıt. Fas gençliği, diyor Dünya Bankası analistleri, ‘hırslarını azaltmalı ve beklediklerinden daha az para veren işleri kabul etmeli’. ‘Çünkü Fas gençliğinin yüksek beklentileri var’, diyor Dünya Bankası, ve ‘umutsuzluğa yenik düştükleri için’ yüzde 28’i göç etmek istiyor.

Fakat Faslılar, Avrupa’da dahi işsizlik gerçeğiyle yüzleşiyorlar. İspanyol düşünce kuruşu Colectivo Ioé’ye göre Faslılar’ın halihazırdaki ekonomik krizden önce yüzde 16,6 olan işsizlik oranı, kriz sonrası astronomik bir artışla yüzde 50,7’yi buldu. Yani İspanya’da yaşayan üç Faslı’dan biri işsiz. Faslı göçmenler evlerine dönüyorlar, fakat buradaki durum da aynı şekilde vahim.

Bu yılın başında, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) sürekli artan işsizlikle ilgili bir rapor yayınladı. Küresel işsizlik oranının bu yıl 201 milyonu bulması bekleniyor. Bu geçen yıldan bu yana 3,4 milyonluk artış demek. Bunlar azaltılmış sayılar, gerçeğe dair yalnızca bir işaret olabilirler. Kaç kişinin gerçekten işsiz olduğunu ya da düzenli çalışamadığını bilmemiz imkânsız. Çalışan yoksulların sayısının ise çok daha çarpıcı biçimde, gelecek iki senede 5 milyon artması bekleniyor.

ILO’ya göre, Güney Asya’daki işçilerin yarısı, Sahraaltı Afrika bölgesindekilerin ise üçte ikisi, aşırı ya da hafif yoksulluk içinde yaşıyor. Bunlar işi olan kişiler. Fas Başbakanı Sadettin El Osmani, Ramazan Bayramı sırasındaki isyan sonrası ‘Vatandaşlarımızın beklentilerini karşılamalıyız’ dedi. Fakat gelişim projeleri iş ve umut sağlamak için yeterli değil. Geçen yılki protestolardan bir yıl önce, Kral 6. Muhammed, bir gelişim projesi başlattı. Planda turizmi artırma da vardı. Gerçekleşmedi. Turizm ve emlak balonları işsizler ve çalışan yoksullar için sürdürülebilir bir gelecek vaat etmiyor.

Diğer taraftan, Barselona’nın Belediye Başkanı ve bir barınma aktivisti olan Ada Colau, kentin turizm endüstrisini yatıştırmayı taahhüt ediyor. Sektördeki aşırı büyüme konut fiyatlarını çok yükseltmiş ve kentin çalışan sakinlerini sürmüş. Miguel ve Isabel’in bir apartman dairesi bulamamalarına şaşmamalı. “Venedik’e dönmek istemiyorsak”, diyor Colau “Barselona’ya bir çeşit sınır koymalıyız.” Turizmi sınırlamak konut fiyatlarını koruyabilir, fakat yoksulluk ve işsizlik sorununa çözüm olamaz.

Afrikalı ve Güney Asyalı göçmenler, kendilerini gözaltına almak için gelen polisten hızlıca kaçabilmek için sattıkları hediyelik eşyaları bir battaniyenin üzerinde seriyorlar. Bu kişiler ‘mantero’ diye biliniyorlar, çünkü en önemli eşyaları battaniyeleri (la manta). İyi niyet önemli, fakat kâr ve konut hakları Colau’nun planlarının önünü tıkıyor.

İşsizliğe karşı bir seçenek göç. Diğer ise uyuşturucu üretimi ya da silah ve insan kaçakçılığı gibi yeraltı ekonomileri. Bu seçenekler Sahra Çölü’nde örnekleniyor. Mali’den Nijer’e, yukarıda Libya’ya doğru gençleri kaçakçılık işlerine çeken bir çember var. Diğer gençleri tehlikeli rotalar boyunca beyhude hedeflere taşıyorlar. Birbirlerini çıkmaz sokaklara sürükleyen gençler…

Kamyonlar Libya kıyılarına doğru gitmek için Mali’den ayrılıyor. El Kaide ve rakip çetelerin ellerinde bulundurduğu tehlikeli alandan bir haftada geçiliyor. Mali’nin bir bölgesine Kokain Kasabası deniyor. Burada silahlı güç, arabacı, şoför, seks işçisi olarak çalışılıyor. Ortada para var, ama onur yok. Ne Miguel ne Isabel ne de Muhammed, burada gelişemez. Burada gelecek yok, sadece sonsuz bir acı veren şimdiki zaman var.

Muhammed göç etmek istemiyor. Fas’ta olmaktan memnun. Avrupa’ya giden Faslılar’ı sorduğumda gülüyor. “Avrupalılar Fas’a vizesiz geliyor” diyor. Bu ifadeyi çok kere duydum. Avrupalı sömürgeciler Fas’a vizesiz geldi, şimdi Avrupa’ya vizesiz gitme sırası Faslılar’da. Ne var ki biri kılıçla gelip zor kullandı, diğeri ise büyük bir savunmasızlıkla ve aynı Avrupa’dakiler, yani Miguel ve Isabel gibiler kadar mülksüzleştirilmiş şekilde geliyor.

Çeviri: Ömür Şahin Keyif