KCK'ya yönelik operasyonlar kapsamında tutuklanan 36'sı avukat 1'i gazeteci toplam 50 kişinin İstanbul Adalet Sarayı'ndaki...

ELÇİN YILDIRAL

KCK'ya yönelik operasyonlar kapsamında tutuklanan 36'sı avukat 1'i gazeteci toplam 50 kişinin İstanbul Adalet Sarayı'ndaki dünkü yargılanması da gergin başladı. Duruşmaya tutanak krizi damgasını vururken, sanık avukatların, Kürtçe savunma talepleri zabta “Kürtçe konuşuldu. Anlaşılmadı” şeklinde geçerken savunma avukatları sanık meslektaşlarının söylediklerinin aynen tutanağa geçmesini istedi.

İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada sanık avukatlar, İmralı’ya kendi özgür iradeleriyle gittiklerinin altını çizerken, sanık avukatlarından Davut Uzunköprü, “Birbirimizi tanımadığımız, illiyet bağımız olmadığı halde örgütsel ilişkiden söz ediliyor. Bu durumda hiyerarşik bağ, örgütsel ilişki nasıl olabilir. Anlamakta zorlanıyorum” dedi.

‘RİNG ARACINDA TANIDIK BİRBİRİMİZİ’
İddia makamının kurguladığı ddianame ile ilk defa bir araya geldiklerini söyleyen Uzunköprü, “Ring araçlarında tanıdık birbirimizi” diyerek,  iddianamede kimden hangi şekilde ne zaman talimat aldığımız somutlaştırılmamış. Maddi gerçeğin ortaya çıkabilmesi için yasal deliler ile somutlaştırılmalıydı. Görüşmeler, devletin denetim gözetimi altında gerçekleştirildi. Ben bir defa İmralı’ya gittim hakkımda hemen dava açıldı, tutuklandım. Oysa yasa dışı kayıtlar ilk defa iddia makamının eline geçmedi. Zaten onun elindeydi. Mart 2010’dan bir gün öncesine kadar bin defa daha gitseydim İmralı’ya şimdi yargılanmayacaktık” diye konuştu. Uzunköprü, “Polisin yarattığı illegal örgüte üye olmak ile suçlanıyoruz” dedi.

KÜRTÇE SAVUNMA TALEBİNE RET
Sanık avukat Doğan Erbaş, Kütçe konuşarak savunmasını Kürtçe yapmak istediğini söyledi. Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci, Erbaş’ın Kürtçe savunma yapma talebini kabul etmedi. Bunun üzerine Erbaş, savunmasını yapamadı. Sanık avukat Cemo Tüysüz ise, “İddianamede söz edildiği gibi bir yerden seçilerek İmralı’ya gitmedik. Büroya gidiş gelişlerimiz ve görüşmelerin hepsi kayıt altına alınmış. Bugün imkânım olsa yine İmralı’ya giderim. İddianamede kelime oyunlarıyla bir takım suçlar atfediliyor” diye konuştu. Bürosunun arandığı sırada polislerin el bombası bulduk iddiasında bulunduğunu söyleyen Tüysüz,  “Ancak dosyaya baktım. Buna ilişkin bir şey göremedim” dedi.

Sanık avukat Cemal Demir, Kürtçe konuşarak avukatlık mesleğini yaptığı için tutuklandığını söyledi ve hakkındaki iddiaları kabul etmeğini belirtti. Sanık avukat Yaşar Kaya ise evinin panzerler eşliğinde arandığını belirterek, “Bir avukatın evi böyle aranıyorsa kimsenin hukuk güvencesi yoktur” dedi. “İddia makamı görüşmeye gitmeden önce toplantı yaptığımızı iddia etmekte. Toplantının yapıldığı gün ben Kars’taydım" diyen Kaya, “Nasıl bir örgütüz ki, arkadaşlarımın yüzde 90’ının telefonu ben de yok1 diyerek beraatini istedi.

‘BU KOŞULLARDA SAVUNMA YAPMACAĞIM’
Söz alan sanık Erman Emekçi ise Kürtçe, “Kürtçe savunma yapmak istediğini belirterek,  tercüman istedi. Sorulara Kürtçe, “Tercüman istiyorum” yanıtını vermesi üzerine mahkeme başkanı, Emekçi’ye söz vermedi.  Ardından söz alan sanık avukat Hatice Korkut ise ana dilimin yok sayıldığı meslektaşlarıma saygı gösterilmediği bu koşullarda savunma yapmayacağını belirtti.

Bu sırada savunma avukatlarının mahkeme başkanına müvekkillerinin taleplerinin zapta nasıl geçtiğini sorması üzerine tartışma çıktı. Mahkeme Başkanı Ekinci, zapta “Kürtçe cevap verdi, anlaşılmadı” şeklinde geçildiğini belirtmesi üzerine savunma avukatı Several Ballıkaya, “Müvekkillerimin bu koşullarda savunma yapmamasını istiyorum” dedi. Avukat Ömer Kavili, “Zabit Kâtibi duruşmada geçen her şeyi husumet taşımadan aynen yazmak zorundadır” diyerek, taleplerini şu şekilde sıraladı: Bizler, görüntü ve ses kayıtlarının avukatlara da verilmesini istiyoruz. Çözümlerle ile zapta geçenleri karşılaştıracağız. Zabıtların anın da denetlenmesi bakımından görüntüye yansıtılmasını,  zabtın bir örneğinin avukatlara teslim edilmesini,  hukuka aykırı olanların zabıttan çıkarılmasını istiyoruz.”

Duruşmanın öğleden sonraki oturumunda ise Başkan Ekinci ses ve görüntü kayıtlarının dökümünün avukatlara verilmesi talebini reddetti. Ekinci "her şey kayıt altına alınıyor yaptığınız espiriler bile, sizin amacınız davayı uzatmak yargılama yapılmasını engellemek" diyerek talebi geri çevirdi.

Yargılama protesto edildi

Dava öncesinde avukatlar İstanbul Adalet Sarayı’nın önünde bir basın açıklaması düzenledi. Fransa ve Hollanda’dan gelen avukatların da destek verdiği açıklamayı okuyan Av. Leyla Tüzel;  “Cumhuriyet tarihinin en büyük toplu avukat tutuklaması olan bir davada savunma görevini yapmaya çalıştıklarını" söyleyerek, "Bütün taleplerin reddedildiği bir yargılama sürecinde olduklarını dile getirdi. Sınır Tanımayan Avukatlar Gözlemci Heyeti’ni temsilen konuşan Hollanda Barosu avukatlarından Yudith Lintanberg, "yargılamada edindikleri tespitleri her baroya ileteceklerini ve tutuklu avukatlarla görüşme taleplerinde ısrar edeceklerini" vurguladı. Fransız Barosu Avukatı Michele Tisseybe ise "duruşmaların onursuz bir yargılama izlenimini verdiğini" belirterek "avukatların neden tutuklu olduklarına anlam veremiyoruz, sanıkların suçları bile açıkça ifade edilmiyor" diye konuştu. Burcu Sarıbal