Kurtuluş laiklik ile mümkün

HABER MERKEZİ

SOL Parti, EMEP ve TKP İstanbul’da “Yoksulluk, göçmenler-mülteciler, ekonomik ve siyasi kriz” başlıklı panel düzenledi. İstanbul Sancaktepe’de bulunan Eyüp Sultan Kültür Merkezinde gerçekleşen panelde SOL Parti Meclis Üyesi Alper Taş, EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, TKP PMK Üyesi Aydemir Güler katıldı. Panelin ilk bölümünde sunum yapan panelistler, ikinci bölümde soruları yanıtladı. Panelde Saray rejiminin ülkeyi gerici kuşatma altına aldığı, göçmenler için tampon bölge haline getirdiği, emekçi sınıfların kurtuluşunun aşağıdan yukarıya doğru laikliği kazanarak mümkün olabileceği vurgulandı.


“Bütünüyle çürümüş, toplumsal bir gerçeklikle solsuz bir Türkiye yüz yüze kaldı” diyen SOL Parti PM üyesi Taş, “Kapitalist, emperyalist sistemin egemen olduğu dünyanın hali ortada!” dedi. Taş, uygarlık krizi karşısında yeniden sosyalizm fikrinin güçlendirilmesi ve örgütlenmesinin gerekliliğine işaret etti. İktidarı elinde bulunduran AKP’nin halka siyasal İslamcı rejim gömleğini giydirmek istediğini ancak Türkiye halkının bu gömleği giymediğini anlatan Taş, buna karşı bir direnç biriktiğini ifade ederek, Gezi protestolarının da bunlardan biri olduğunu söyledi. Düzen krizine karşı verilecek mücadelede öne çıkacak başlıkları sıralayan Taş, bunları, bağımsızlık, kamucu ekonomi, doğrudan halk egemenliğine ve demokrasiye dayanan anlayış ile laiklik olarak açıkladı.

PANDEMİ FIRSATÇILIĞI

EMEP Genel Başkanı Akdeniz ise göçle birlikte ortaya çıkan durumun sınıfsal olduğuna dikkat çekti. Emperyalist sistemin göç üreten bir sistem olduğu vurgusunu öne çıkartan Akdeniz, Afganistan’da Taliban’a karşı verilen mücadeleyi de işaret ederek, Afganistan halkıyla dayanışma çağrısı yaptı. Avrupa Birliğinin göç ve göçmenlerle ilgili projesine sermayenin çıkarlarını önceleyen bir proje olduğuna vurgu yapan Akdeniz, Türkiye gibi ülkelerin mültecilerin deposu olarak görüldüğünü söyledi.

Aydemir Güler de yaptığı sunumda, laikliğin işçi sınıfını mücadelesindeki önemine değindi. Güler, göçmenlerle ilgili Avrupa Birliği ile AKP iktidarı arasındaki anlaşmayla Türkiye’ye bir istasyon görevi verildiğini belirtti. Güler “Göçmenlerle işçi sınıfımızın kaderini ortaklaştıracağız, birlikte mücadele edeceğiz” dedi. Türkiye’deki yoksulluğun pandemiyle birlikte daha da derinleştiğine vurgu yapan Güler, sermayenin pandemiyi işçi sınıfına ve emekçi halka karşı bir silah olarak kullandığını ve örgütlü mücadelesine karşı bir hamle yaptığını söyledi.

İkinci bölümde panelistlere ağırlıklı olarak, antiemperyalist mücadele, ittifaklar ve üçüncü seçeneğe dair sorular yöneltildi. AKP’nin antiemperyalizminin söylem düzeyinde kaldığını söyleyen Akdeniz, Türkiye’de siyasal İslam’ın yönelimi bakımdan Türkiye’nin Talibanlaşma tehlikesi olduğunu belirtti. Kapitalizme karşı mücadele verilmeden antiemperyalist olunmayacağını ifade eden Alper Taş ise AKP’nin din olgusuyla işçilere ve emekçileri kaderciliği dayatmak istediğine vurgu yaptı. Aydemir Güler de “Halkın iktidarı mümkündür, emekçi halk bu cesarete bu örgütlülüğe doğru koşar adım yola dökmektir. 1923’ten 100 yıl sonra 2023, bu çağrıyı üstümüze alalım. Burada işçi sınıfının, emekçi halkın ‘bende varım’ diyebilmesi son derece tarihsel öneme sahip olacak” dedi.