Soru: Bizim yaş grubumuzu nasıl tanımlıyorsunuz?

Soru: Bizim yaş grubumuzu nasıl tanımlıyorsunuz? (18 yaş ve üstü) Bu yaş grubunun karakteristik özellikleri var mı? (Hayata bakış, kaygılar, yaşadığımız problemler vs.) Y jenerasyonu olarak tanımlanan bu yaş grubu konusundaki görüşlerinizi paylaşır mısınız? (‘doğuşluyuz’ adıyla yayımlanan özel Doğuş Üniversitesi öğrencilerinin dergisi için yapılan röportajdan; Özge Kabaş ve Filiz Bozkurt ile)

Cevap: “Herhalde önceki kuşaklarda, kendilerinden sonraki kuşaklara x, y, z gibi isimler takma ihtiyacı doğuran bir anlayamama durumu var. Çünkü tanımlama ihtiyacını hissediyoruz hepimiz kendimizden bir sonraki kuşağın çok farklı olduğunu düşünerek. Diğer yandan, belki de bizim kuşak, diyelim ki 50'li yaşlarda, sizlerin annesi babası yaşındakilerin oluşturduğu kuşak, kendilerinin o yaşta nasıl olduğunu unutmuşlar. Acaba, gerçekten bizim kuşaktan o kadar farklı mısınız? Yüzlerce yıl önce yaşamış insanların hatıralarını okuduğunuzda o zamanın gençleriyle bugünküler arasında büyük bir fark görmüyorsunuz. Montaigne'nin denemelerine bakalım; oğlunun hiç kitap okumadığından şikâyet eden bir babaya 1570’lerde bu şikâyetlerini yazarken tesadüf edebiliriz. Bu da herhalde, sizlere anne babalarınızın “biz ne kadar çok kitap okurduk, şu halinize bakın siz hiç okumuyorsunuz” demeleri gibi. Onların dedikleri kadar okumuş olduklarından ciddi biçimde şüphedeyim. Okudularsa da, okuduklarını anlama açısından sizden daha fazla ve ileri bir durumda olmayabilirler. Okudukları kitapları sorun bakalım, hayatlarını ne kadar etkilemiş? (BirGün okuru gençlere not: Anne-babanıza sorun; 70’lerde okudukları kitaplar arasında ‘sosyalizmin alfabesi’ gibi kılavuzlar ya da ‘çimento’ gibi romanlar var ise, izlenimlerini sizinle paylaşmalarını isteyin).

Günümüz gençleriyle geçmişin gençleri (bugünün ihtiyarları) arasında temel ihtiyaçlar arasından bir fark olduğunu hiç mi hiç düşünmüyorum. Blekberilere, ayfonlara ya da pleysıteyşınlara bakmayın; temel ihtiyaçlar nedir, nasıl karşılanıyor onları düşünün.

Temel ihtiyaçlar: Sevilmek, önemsenmek, sevmek, hayatta kendine bir yer açmak, üretici ve yaratıcı bir konumda olmak, bir işe yaramak, hayatta bir iz bırakmak ve toplum içerisinde özellikle yaşıtları ile anlamlı ilişkiler sürdürmek.

Önümüzdeki 10 yıllık süreç, (röportajı yapan arkadaşımız gibi) bugün üniversitede öğrenci olanlar açısından baktığımızda hayatınızda çok büyük kişisel değişikliklerin olacağı bir dönem. Bugün belirsiz gözüken, bildiğiniz ve bilmediğiniz, birçok ayrıntı netleşecek ve kesinleşecek.

Çoğunuz birbirinizle 10 yıl sonra karşılaştığınızda, büyük ihtimal bir evlilik yapmış, bir meslek sahibi olmuş, belli bir işe girmiş olacaksınız. Yaşayacağınız yer belli olacak. Ama kiminle evleneceğiniz, hangi işi yapacağınız, nerede ve hangi şartlarda yaşayacağınız bugünden bakınca belirsiz.

Ama büyük bir belirliliğin, en azından öyle olması beklenen, bir kesinleşmenin öncesindeki bir belirsizlik içindesiniz. Üniversite öğrencisi, yaşamın ana çizgilerinin kesinleştiği daha doğrusu belirginleştiği bir dönemin hemen eşiğinde olması açısından ortaokul-lise çağındaki gençlerden farklılaşıyor. Geleceğin uzun sürdüğü bir dönem bitip, hayat hızlanmaya başlıyor.”