Kuyunun dibindeki taş

Toplumcu Gerçekçi Belgesel Fotoğraf Atölyesi’nin ‘1915-2015 Kuyunun Dibindeki Taş - Fotoğraf Okumaları’ adı altında Mehmet Özer’in hazırladığı ve NotaBene Yayınları’ndan çıkan kitap mart ayından bu yana raflarda.

Fotoğraflar; Sergei Mikhailovich Prokudin, Armin Wegner, Leslie Davis, Henry Atkinson’a ait. Ermeni Soykırımı Müze Enstitüsü, Agos Gazetesi, Patrat Estukyan, Sait Çetinoğlu, Bardig Kouyoumdjıan, David Barsamian ve Roxanne Makasjian tarafından ulaştırılmış.

Okumalarını ise; A. Nevin Yıldız, Ahmet Akabay, Ahmet Telli, Ali Balkız, Bardig Kouyoumdjıan, Beril Türkoğlu, Çınar Livane Özer, David Barsamian, Demet İslambay, Fatin Kanat, Gökçer Tahincioğlu, Kadir Celep, Kemal Göktaş, Mustafa Durmuş, Nejla Kurul, Neval Oğan Balkız, Patrat Estukyan, Roxanne Makasjian, Sait Çetinoğlu, Seda Byruat, Sibel Özbudun, Şehmuz Diken, Şükrü Erbaş, Temel Demirer yapmış.

Mehmet Özer (...) "Taşın kalbi vardır ve başkalarının göremediğini saklar içinde" diye yazıyor "Kuyunun Dibindeki Taş" başlıklı giriş yazısına; "(...) Anılara gidilmez. Çünkü artık gidilemeyecek kadar uzaktadır. Ama onların seslenişlerini bugüne çağırabiliriz. Fotoğraflar zaman sarısı görüntülere dönüşseler de unutmadığımızı, unutturmayacağımızı söyleyelim. Bizim anılarımızda geçmiş değil, gelecek düşü vardır. Bu düş acılarımızın silineceği, tüm kuyuların kapanacağı ve karanlık kanlı vadilerin aydınlatılacağı, Deyrizor’un cennet olacağı bir gelecek düşüdür" diye devam ediyor.

Fotoğraf Armin T. Wegner’e ait; altında ‘Batı Ermenistan Göçmenleri, 1915’ yazıyor. A. Nevin Yıldız fotoğrafı okuyor; Yatıyorum bu duvarın dibinde, bütün bedenimle ölüme bakıyorum. Biliyorum öleceğim, ya açlıktan, ya susuzluktan. Yaşlıyım ben dayanamam...

Ahmet Telli, ‘Ah Manuşyan’ -Meline Manuşyan’ın anılarını okurken notlar-da bir bölüm; (...) / Yüksek sesle okunan bir şiir miydi dünya / Ve Meline bir Erivan türküsü müydü dilinde / Güneşe ve güzelim tabiata son defa bakarken / İkide bir söylediğin gibi, "hayat zamanda değil / Zamanın kullanışında var olur’, / Ot çürür, bellek tozlanır gümüş kararır da / Dinmez düşlerin uğultusu ah Manuşyan.

Kitapta Bardig Kouyoumdjian’ın fotoğrafları ve Christine Simeone’un yazılarıyla ‘Der-Zor: 1915 Ermeni Soykırımının İzinde’ kitabından Beril Türkoğlu’nun çevirileriyle alıntılar var.

Çınar Livane Özer; ‘Ermeni Katliamını Fotoğraflardan Okumak’ adlı fotoğraf okumasında, yüz yıldır veremediğimiz bir sınav ve somut fotoğraflara soyut kavramlar üzerinden tartışmaya devam ettikçe de veremeyeceğimiz bir sınav deyip ekliyor; "Ve şimdi bir kere daha, Karacaoğlan’ın ‘Sual eyle bizden evvel gelene / Kim var imiş, biz burada yoğ iken’ sözünü de not ederek bir kenara, dönüp bir daha bakmak gerek sıralı çocuklara."

David Barsamian’dan cımbızladım; "Adolf Hitler’i teşvik eden kısmen dünyanın Ermeni soykırımını kabul etmesiydi. İkinci Dünya Savaşı arifesinde Hitler "Ermenilerin imhasını bugün kim konuşuyor?" demişti. Ermenistan’dan Auschwitz’e giden yol döşenmişti.

Fotoğrafçı Sergey Prokudin-Gorski. Bu fotoğrafçıyla tanışmak için Kadir Celep’in yazısını da okumak gerek.

Kemal Göktaş’tan da bir alıntı yapacağım; "(...) Ararat ayrılığın, sürgünün, gurbetin, kökünden koparışmışlığın, yokluğa mahkûm edilmiş bir halkın hafızası ve direnci... Boğos’un türküsünde, memleketten haber vermeyen turnaya küsen gurbetteki Ermeni işçisinin ah’ı... umutsuz bir aşkın sancısı...

Ayrıca Paramaz (Madteos Sarkisyan), Gomidas Vartabed ve Misak Manukyan hakkında kısa bir yazıyı da Mehmet Özer’in tanıtımıyla okuyabilirsiniz.

Roxanne Makasdjian’ın 25 Nisan’da Ankara’da anma törenlerinde yaptığı konuşma da kitapta yer alıyor.

Sait Çetinoğlu’un ‘Sürgün ve Katliam- Stanoz ve Ayaş 1915’ yazısından öğreniyoruz; Stanoz Ermeni Mezarlığı’nın define arayıcıları tarafından talan edildiğini ve mezar taşlarının birkaç yıl önce belediyenin bahçesine dekor olduğunu...

Sibel Özbudun; ‘Her Köyde Bir Köper Vardır’ fotoğraf okumasının bir bölümünde Kemal Tahir’in ‘Büyük Mal’da, Yakup Cemil’in nasihatlarını Çorum köylüsü Sülük’ün ağzından anlatır.

Şükrü Erbaş ‘Yaralayan ölene dek yaralanmıştır’ yazısında kendini bile sevmeyi bilemeyen bizi anlatmış; (...) Biz, "kelimelerin delirmeden türkü olamayacağını" Rupen Sevag’ın ölümünden yüz yıl sonra öğrenecekmişiz...

Ve kitabın sonunda Wenger’in fotoğraflarından önce, Temel Demirer de meraklı okura kaynakçaları da vererek eleştirel bir tarih derlemesi yapıyor ki, okuyun derim ben, kimmiş bizim siyasetçimiz, aydınımız görün...

Son bir not; Mehmet Özer kitabını Samandağ Vakıflar Köyü Derneği’ne armağan etti.