Avrupa’da sol rüzgâr esmeye başladı. Norveç’te seçimleri İşçi Partisi liderindeki Sol Blok kazandı. İttifak lideri Stoere, “rüya koalisyonu” olarak adlandırdığı Sosyalist Sol Parti ve Merkez Partisi ile müzakerelere başladı.

Kuzeyde solun rüzgârı esiyor

DIŞ HABERLER SERVİSİ

İskandinavya ülkesi Norveç’te düzenlenen genel seçimde İşçi Partisi liderliğindeki sol blok, 8 yıldır iktidarda olan Başbakan Erna Solberg başkanlığındaki merkez sağ koalisyonunu yenilgiye uğrattı. Petrol ve doğal gaz üretimi, küresel iklim krizi, fırsat eşitliği ve istihdam konularının damga vurduğu seçimin kesin olmayan sonuçlarına göre sol muhalefet partileri 169 sandalyeli parlamentoda 100’den fazla koltuk kazandı.


Sonuçlara göre sol bloktan İşçi Partisi (H) yüzde 26,3 oranında oy aldı. Bloktaki diğer partiler Sosyalist Sol Parti (SV) yüzde 7,3, Kırmızı Parti (R) yüzde 4,6, Yeşiller Partisi (M) yüzde 3,7 oranında oy elde etti.

Böylece sekiz yıldır ülkeyi yöneten “Demir Erna” lakaplı Başbakan Erna Solberg liderliğindeki sağ merkez koalisyonun devri resmen kapanmış oldu.

Hükümetin büyük ortağı Muhafazakâr Sağ Parti (H) yüzde 20,4 oy alırken, bloktaki diğer partiler Merkez Partisi (SP) yüzde 13,9, Liberal Parti (V) yüzde 4,2, Hristiyan Halk Partisi (KRF) yüzde 3,9, oranında oy topladı. Sağ blok partilerinin toplam milletvekili sayısı ancak 65 oldu. Aşırı sağcı İlerleme Partisi’nin (FRP) yüzde 12 oy alması dikkati çekti.

Seçimlerin ardından Solberg, İşçi Partisi lideri ve ülkenin yeni başbakanı Jonas Gahr Stoere’yi arayarak tebrik etti. Stoere zafer konuşmasında, Norveçlilerin büyük çoğunluğunun hükümet değişikliği yönünde oy kullandığını belirterek, "Bekledik, umut ettik ve çok sıkı çalıştık. Artık söyleyebiliriz, başardık!" dedi. Norveç’in yeni bir hükümet ve yeni bir rotaya sahip olmasını sağlayacaklarını dile getiren Stoere, "rüya koalisyonu" olarak adlandırdığı Sosyalist Sol Parti ve Merkez Partisi ile müzakerelere başlayacağını söyledi.

GÜLE GÜLE ‘DEMİR ERNA’

Solberg hükümeti salgın sırasında görece başarılı bir performans çizip, Norveç’i Avrupa’da en az ölümün gerçekleştiği ülke konumuna getirse bile kamu sektöründe eleştirilen reformlar ve ekonomik eşitsizliğin arttığı suçlamasına hedef olmuştu. Ülkenin en uzun süre iktidarda kalan siyasetçisi olarak ün yapan ve liberal ekonomilere olan katı bağlılığıyla “Demir Erna” olarak anılan Solberg 8 yıl sonra koltuğunu devredecek.

Sol partiler ittifakı, yeni hükümet çalışmalarına seçimin hemen ardından başladı. Küresel ısınma ve petrol üretiminin yeni koalisyonun belirlenmesindeki en önemli tartışma konularının başında geliyor. Sol ittifakın lideri Jonas Gahr Stoere’un en önemli hedefi taşrada önemli ölçüde oy alan Merkez Parti ile özellikle kentlerde öne çıkan Sosyalist Parti’yi koalisyona katılmak için ikna etmek olacak.

Sol ittifak lideri, “Ben çoğunluk hükümeti kurmak için çalışmak gerektiğine inanıyorum” diyerek mümkün olduğu kadar fazla partinin desteğini almak için çalışacağı mesajını verdi. Yeni başbakan adayını bekleyen en önemli sorun, Paris Anlaşması uyarınca karbon emisyonlarının düşürülmesini sağlarken, petrol şirketlerinin hidrokarbon araştırmalarının nasıl sınırlandırılacağı.

Sosyal eşitsizliklere karşı kampanya yürüten 61 yaşındaki milyoner Jonas Gahr Store, muhafazakar rakipleri gibi, petrol ekonomisinden yumuşak ve kademeli bir çıkışı savunuyor.

PETROL NE OLACAK?

Günde 4 milyon varil petrol üreten Norveç’in ihraç ürünlerinin yüzde 40’ını petrol ürünleri oluşturuyor. 5. 5 milyon nüfusa sahip ülkede 160 bin kişiye istihdam sağlayan petrol sektöründeki üretimde kesintiyi gidilmesi en önemli tartışma konularının başında geliyor. Yeşiller, 2025’e kadar petrol sanayisinin sona erdirilmesini istiyor. Bu görüş, Norveç halkının yüzde 35’i tarafından da destek görüyor. Sosyalist Parti de petrol üretiminin durmasını isterken, sağ kanatta Liberal Parti de yine buna destek veriyor.

***

Almanya’da da sosyal demokratlar dönemi

Avrupa’nın lokomotifi Almanya’da da sosyal demokratlar zafere yakın. 26 Eylül’de yapılacak genel seçimlerde Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) 16 yıllık Hristiyan Demokrat partileri saltanatına son vermesi bekleniyor. Sosyal Demokratların adayı Olaf Scholz, muhafazakarların adayı Armin Laschet karşısında son televizyon tartışmasını da seçmen gözünde kazanırken anketlerde ise yaklaşık 4 puan önce. Yapılan kamuoyu araştırmalarına göre Hristiyan Birlik (CDU/CSU) partilerinin başbakan adayı ve Hristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) Genel Başkanı Armin Laschet’in oy oranı yüzde 22’lerde kalırken Sosyal Demokrat Parti'nin (SPD) başbakan adayı ve Maliye Bakanı Olaf Scholz yüzde 26’lara kadar oylarını artırmış gözüküyor. Yeşiller Partisi'nin başbakan adayı ve partinin Eş Başkanı Annalena Baerbock ise yüzde 16’larda.

Almanya’daki seçimlerde de artan gelir adaletsizliği, ekonomi, iklim krizi ve salgınla mücadele belirleyici konu başlıklarından. Scholz ve Baerbock, kira ücretlerinin artırılmasını engellemek için bir limitin koyulmasını isterken, Armin Laschet, kira ücretlerinin çok fazla artmaması için belirli düzenlemelere sahip olduklarını aktardı.

***

Eşitsizlik ve adaletsizlik seçmenleri sola yöneltti

Norveç’teki sol zaferi Bergen Üniversitesi Öğretim Üyesi Sosyolog Prof. Dr. Sevil Sümer değerlendirdi. Pandemi döneminde artan eşitsizliğe dikkat çeken Sümer, “Artan ekonomik adaletsizlik halkı rahatsız etti. Norveç’te pandemi özellikle yoksulları vurdu. Öte yandan iktidar eliyle pandemide büyük işletmeler kurtarma operasyonları yapıldı. Küçük işletmeler ise daha yüksek oranda mağdur oldu. Sosyal yardımlarda kısıtlamalara gidildi ve bu kısıtlamalardan en çok etkilenen yine en yoksullar oldu. Sol blok ise bu dönemde iyi mobilize oldu ve artan gelir adaletsizliğini net verilerle gösterdi” diye konuştu.

Sümer, “Sol bloktaki merkez parti; çiftçi ve köylülerin partisi. Daha önceleri sağa da sola da kayan bu merkez parti bu dönemde sol koalisyonu destekleyerek çizgisini bu yöne kaydırdı ve oylarını artırdı” dedi.

Sümer sözlerini şöyle sürdürdü: “Sağcıların uygulamak istediği ve sekiz yıllık iktidarları boyunca yürüttükleri merkeziyetçi politika, yereldekileri rahatsız etti. Sol koalisyon da tam bu noktada yerel bir politika izleyerek adeta kapı kapı gezdi. Oslo’dan kuzeyde yaşayan köylünün hayatına müdahale edilmesi yurttaşın tepkisine yol açarken merkez partinin de güçlenmesini sağladı.”