AYCAN KARADAĞ Lastik-İş Sendikası İzmir Şube Başkanı Yusuf Ziya Sarı, İzmir Kemalpaşa’da kurulu Akdeniz Kimya’da, ölümle sonuçlanan iş kazaları yaşandığını belirterek, “Akdeniz Kimya’da herhangi bir denetim mekanizması yok. İşçilerin sağlık durumları incelenmiyor. Biz de Lastik-İş sendikası olarak işçi arkadaşları sağlıkları açısından endişe duyuyoruz,” dedi. Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) bağlı İzmir Türkiye Petrol, Kimya […]

Lastik-İş: İşçilerin sağlığından endişeliyiz

AYCAN KARADAĞ

Lastik-İş Sendikası İzmir Şube Başkanı Yusuf Ziya Sarı, İzmir Kemalpaşa’da kurulu Akdeniz Kimya’da, ölümle sonuçlanan iş kazaları yaşandığını belirterek, “Akdeniz Kimya’da herhangi bir denetim mekanizması yok. İşçilerin sağlık durumları incelenmiyor. Biz de Lastik-İş sendikası olarak işçi arkadaşları sağlıkları açısından endişe duyuyoruz,” dedi.

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) bağlı İzmir Türkiye Petrol, Kimya ve Lastik Sanayi İşçileri Sendikası’nın (Lastik-İş) İzmir Şube Başkanı Yusuf Ziya Sarı, örgütlü bulundukları İzmir’in Kemalpaşa ilçesindeki Akdeniz Kimya’da yaşanan iş kazaları ve örgütlenme çalışmalarındaki yaşadıklarını BirGün’e anlatı.

“BİZİM ÖRGÜTLENME SÜREMİZ 4 YILLIK BİR ZAMANI BULDU”

Akdeniz Kimya’nın, OYAK grubunun bütün kimyasal hammaddelerin üretildiği bir tesis olduğunu ifade eden Yusuf Ziya Sarı, “Akdeniz Kimya, OYAK grubundan önce aile şirketi formatındaydı. Aile şirketi formatındayken yani bizden önceki dönemde bir sendika örgütlenme çalışmaları yapmış ve yüzde 70 oranında da bir örgütlenmeye ulaşmalarına rağmen toplu sözleşmeyi yapamamışlar. Geçmiş dönemlerde 3 işçi arkadaşımız kaza sonucu vefat ettikten sonra DİSK’e bağlı olan biz, yani Lastik-İş sendikası, uzun mücadeleler sonucunda örgütlenme çalışmalarına başladı. Bizim örgütlenme süremiz 4 yıllık bir zamanı buldu. Bunun sonuncunda tüm mücadelelerimizi vererek yarı çoğunluğu geçtik ve yüzde 47 oranına ulaştık. Bizim örgütlenme sürecimizde bu kurum aile şirketinden çıkarak OYAK grubuna geçti,” dedi.

Tesisin OYAK grubuna geçtikten sonra baskıların daha da şiddetlenmeye başladığını anlatan Sarı, “Örgütlenen öncü işçileri türlü bahanelerle işten çıkararak diğer işçilere gözdağı vermeye çalıştılar. Fakat biz gece gündüz çalışarak, mücadele vererek örgütlenmeyi başardık. Uygulanan bu baskılara, işten çıkarmalara, işçileri aç bırakmaya varacak uygulamalara karşı biz gerekli yerlere başvurarak yetki istedik kurum da kendi hakkını kullanarak toplu sözleşme yapılmaması adına yetki iptali için başvuru yaptı. Fakat bu haklarını kullanırken işçi mahkemesi yerine Cumhuriyet Savcılığı’na başvurdular. Bu sayede sürecin gecikmesini sağladılar. Biz bu olayın farkına varınca süreci tekrardan iş mahkemelerine taşıdık. Süreç içinde 100’e yakın işçiyi işten attılar, bu işçilerin yarısından fazlası sendika üyesi işten çıkarmaların dışında işçileri bezdirerek istifaya zorladılar,” şeklinde konuştu.

“ÖLÜMLE SONUÇLANAN İŞ KAZALARI YAŞANIYOR”

Akdeniz Kimya’nın sendikalaşmayı istememesinin sebebi tesiste kesinlikle iş güvenliğinin olmamasından kaynaklandığını dile getiren Sarı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“İşçilerin sağlık raporlarında ağır derecede hasarlar göze çarpıyor. Fakat Akdeniz Kimya öyle bir sistem kurmuş ki işçilerin sağlıklarını denetleyen de kendileri. Kurumda insan hayatından ziyade olayların duyulmamasına gayret ediliyor. Bu sebepten ötürü Akdeniz Kimya, olayların duyulmamasını, işçilerin sesini çıkarmaması için sendikalaşmaya ve örgütlenmeye karşı çıkıyorlar. Yasal olarak işletmelerde demokratik bir şekilde işçi temsilcileri seçilmesi gerekir fakat Akdeniz Kimya yasalara karşı gelerek işçi temsilcilerini seçimi yapmak yerine kendileri işçi temsilcileri atıyor. Bu sayede işçiler itiraz edemiyor, sindiriliyor ve hakları gasp ediliyor. Çalışan sayısında her geçen gün azalma yaşanıyor ve doğal olarak iş yükü diğer kalan işçilere bindiriliyor. İşçiler günlük 12 saat çalışıyor bunun sonucu olarak da gerekli önlemler de alınmadığı için ölümle sonuçlanan iş kazaları yaşanıyor. Akdeniz Kimya’da herhangi bir denetim mekanizması yok. İşçilerin sağlık durumları incelenmiyor. Biz de Lastik-İş sendikası olarak işçi arkadaşları sağlıkları açısından endişe duyuyoruz. Biz buradan Akdeniz Kimya’ya çağrıda bulunuyoruz sendikalar işverenlerin düşmanları değildir. Gelin beraber çalışarak insanca bir iş yaşamı oluşturalım,” diye konuştu.

“İŞÇİLER KABAHATLİ BULUNUYOR”

Sarı, Akdeniz Kimya’da yaşanan son iş kazalarıyla ilgili olarak da şunları dile getirdi:

“Geçen yaz bir borunun patlaması ile yüzü yanan bir arkadaşımız var. İşçi arkadaşımız tedavi görürken işletme bu olayda işçiyi hatalı buluyor. Bu durum diğer iş kazalarında da böyle her ne hikmetse tüm olaylarda işçiler kabahatli bulunuyor. Ayrıca altını çizmek istediğim bir nokta var. Tesiste iş kazalarının yaşanabileceği kör noktalarda kesinlikle kamera bulunmuyor. Kameralar sadece insanları takip edebileceği yerlerde var ama kolu kopan arkadaşımızın bulunduğu makinenin etrafında yok. Asansör kazasının yaşandığı bölgede kamera yok. Yanan arkadaşın olduğu yerde kamera yok. Tüm bunlar da akılda net bir soru işareti oluşturuyor. OYAK grubu çok büyük bir grup fakat artık insan sağlığı düşünmek yerine sadece kar amacı gütmeye başladılar. Sendika açıklamalar yaptıkça gerekli yerlere başvurdukça fabrikada bulunan işçilere baskı artıyor. Bizim fikrimiz Akdeniz Kimya’nın bunları yapmak yerine bir an önce toplu sözleşme için masaya oturmalarıdır. Tekrar söylemek istiyorum sendikalar öcü değildir işçinin dostu olduğu gibi işverenlerinde düşmanı değildir,”.