LGBTİ'lere yönelik nefret suçları yargıya taşınmıyor

LGBTİ (lezbiyen, gay biseksüel, transeksüel, intersex) haklarını savunan Kaos GL Derneği, 2014 Yılında Türkiye’de Gerçekleşen Homofobi ve Transfobi Temelli Nefret Suçları Raporu’nu kamuoyu ile paylaştı.

Kaos GL’nin internet sitesinde yer alan Murat Köylü’nün haberine göre, 2014 yılında 351 nefret suçu vakasından 118’i cinayet, cinayete teşebbüs, fiziksel şiddet, silahla yaralama, tecavüz veya diğer cinsel saldırıları içerdi. Yüz yüze, çevrimiçi ve telefonla bildirilen vakalara dayanarak hazırlanan rapora göre ayrıca 118 vakadan sadece 31'i polise bildirildi, 4'ü de mahkemeye taşındı.

HOMOFOBİ VE TRANSFOBİYE KARŞI POLİTİKA YOK
Kaos GL’nin yaptığı anketlere en çok katılım İstanbul, Ankara ve İzmir’den gerçekleşse de, Türkiye’nin her şehrinde homofobi ve transfobi temelli nefret suçu işlendiği görüldü.

Habere göre rapor, Türkiye’de hâlihazırda homofobi veya transfobi temelli nefret suçlarıyla mücadele etmek veya bu suçları önlemek için herhangi bir siyasi önlem ya da kamu politikası olmadığını da ortaya koydu. Dahası, siyasilerin, kamu yetkililerinin, medya mensuplarının ve hatta yargı üyelerinin beyanatlarından görüldüğü üzere nefret suçları sıklıkla nefret söylemi ile karıştırılıyor.

Rapor şu ifadelerle devam ediyor: "Bunun yanında, nefret suçları (veya nefret söylemi) Hükümet veya ona yakın medya tarafından en çok veya sadece 'İslamofobi' temelinde dile getirilmektedir. Bu nefret suçu kategorisini 'haklı olarak' dile getiren pek çok siyasetçi, kamu yetkilisi veya medya mensubu, söz konusu 'homofobi' veya 'transfobi' olduğunda ise, bu temellerdeki nefret suçlarını veya nefret söylemlerini ya görmezden gelmeyi tercih etmekte veya bizzat desteklemektedir! Çoğunluğu Müslüman olan ve İslami hassasiyetleri yüksek bir hükümet tarafından yönetilen ülkemizde, İslamofobi temelli nefret söylemi ve nefret suçlarının hedef aldığı yurttaş gruplarının siyasi iktidarın ve toplum genelinin güçlü koruması altında olduğu gözlemlenebilir. Hükümet’in diğer temelleri hedef alan ve çok daha sıklıkla, yaygınlıkla ve şiddetli şekillerde gerçekleştiği görülen nefret suçlarına İslamofobi ile eşdeğer önem vermesi ve onlarla da mücadeleye liderlik etmesi gerektiği açıktır."

MAĞDURLAR YARGI VE POLİSE GÜVENMİYOR
Raporda yer verilen araştırmanın sonuçlarına göre, mağdurlar 351 vakada 732 ihlal türü bildirdi. Mağdurların çoğu ailelerinden ve kolluk kuvvetlerinden korktuğunu ifade ederken, mahkemelere ve devlet aygıtlarına güven duymadıklarını belirtti. Raporda yer alan diğer temel bulgular ise şu şekilde:

> Homofobi veya transfobiye dayalı nefret suçlarının büyük kısmı okulda, evde, evin civarında, toplu taşıma araçlarında veya duraklarında; kafe/barlarda veya diğer kamusal alanlarda işlendi.

> Mağdurlar, ortalama olarak vaka başına ikiden fazla hak ihlaline uğradılar: 351 yanıtlayan 732 ihlal türü bildirdi. Çoğunlukla, cinsel yönelim veya cinsiyet kimliğine dayalı nefret söylemleri ve aşırı şiddet (işkence) tehdidi, “daha ağır” ihlallere eşlik etti. Fiziksel şiddet üçüncü sırayı aldı.

> 351 vakadan 118’i cinayet, cinayete teşebbüs, fiziksel şiddet, silahla yaralama, tecavüz veya diğer cinsel saldırıları içermiştir. Bunların 31’i polise bildirilmiş, 4’ü mahkemeye taşınmıştır. 15 vakanın tanıkları ise mahkeme süreci hakkında bilgi sahibi değildi.

> Mağdurların çoğu ailelerinden ve kolluk kuvvetlerinden ciddi biçimde korkuyorlardı. Mahkemelere veya diğer devlet aygıtlarına güvenmiyorlardı. Bu nedenle de kolluk kuvvetlerine veya mahkemelere son derece az sayıda olay ihbar edildi.

> Vakaların üçte ikisinde failler iki veya daha fazla sayıda kişiden oluşuyordu.

>Olayların yarısından fazlasında saldırılar iki veya daha fazla sayıdaki görgü tanığının gözü önünde yapıldı.

>Görgü tanıklarının yarısından fazlası (%54) olaylara tepki vermedi. Yaklaşık beşte biri (%22) mağdurları destekleyici tavır aldı.

> 351 vakanın 69’unda mağdurlar yaralandı; 26’sı tıbbi yardıma başvurdu. 19 vakanın tanığı olay sonrasında mağdurun tıbbi yardıma başvurup başvurmadığını bilmiyordu.

> Mağdurların çoğu olayların ardından ciddi psikolojik tahribata uğradı ve bu zarar uzun süreli etkileriyle mağdurun hayatını birçok bakımdan kötüleştirdi. Çok az sayıda mağdur travma sonrası stres bozukluğu, depresyon, anksiyete, öfke veya paranoyadan kaynaklı ciddi sorunların üstesinden gelmek üzere profesyonel destek aldı. Psikolojik tedavi gören mağdurların yarıdan fazlası tam olarak iyileşemediklerini ifade etti.

> Anketi yanıtlayan 207 mağdurdan 26’sı saldırılardan sonra profesyonel psikolog veya psikiyatrist desteği aldığını bildirdi.

2014 Yılında Türkiye’de Gerçekleşen Homofobi veya Transfobi Temelli Nefret Suçları Raporu’nun tamamına ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.