Nejla Doğan Ortaöğretime geçişte uygulanan LGS ve adrese dayalı kayıt sistemi (Çember Sistemi) ilk kez geçen yıl hayata geçirilmişti. Bu uygulama ile ortaya çıkan eğitimdeki yıkıcı dönüşümün yarattığı sorunlar ise giderek daha kaotik bir hal alıyor; öğrencileri ve velileri umutsuzluğa sürüklüyor. Öğrencilerin tercih yapma haklarının sınırlanması, çok büyük bir kısmının istediği okul türüne yerleşememesi ve […]

LGS ve ortaöğretime geçiş karmaşası

Nejla Doğan

Ortaöğretime geçişte uygulanan LGS ve adrese dayalı kayıt sistemi (Çember Sistemi) ilk kez geçen yıl hayata geçirilmişti. Bu uygulama ile ortaya çıkan eğitimdeki yıkıcı dönüşümün yarattığı sorunlar ise giderek daha kaotik bir hal alıyor; öğrencileri ve velileri umutsuzluğa sürüklüyor. Öğrencilerin tercih yapma haklarının sınırlanması, çok büyük bir kısmının istediği okul türüne yerleşememesi ve azımsanmayacak bir kısmının da ilk yerleştirmelerde açıkta kalarak gecikmeli olarak okula başlayabilmesi geçen yılın en temel sorunlarıydı. Tüm bu sorunlar ortadayken ve toplumdan yükselen haklı tepkiler varken, MEB bu tartışmalı uygulamayı sürdürmekte ısrar ediyor ve mağduriyetler katlanarak artacak gibi görünüyor.

Seçeneksizliğin sınavı

Her ne kadar MEB LGS ile “öğrenciler üzerindeki sınav baskısının kalkacağını” söylese de geçen yıl olduğu gibi bu yıl da 8. sınıfı tamamlayan öğrencilerin çok büyük bir kısmı (yüzde 85’i) sınava girdi. Sınava girmeyenlerin birçoğu ise doğrudan özel okullara kayıt yaptırdı.

Tercih kılavuzuna göre sınavla öğrenci alacak “nitelikli” okul sayısı 1745 iken, bunun 690’ını Fen, Sosyal Bilimler ve Anadolu Liseleri, 1055’ini ise İmam Hatip ve Meslek Liseleri oluşturuyor. Son iki yıldır MEB’in tamamen keyfi bir tutumla ülkedeki birçok köklü okulu liste dışı bıraktığını; sınav sonucuna göre öğrenci alan okulların yüzde 60’ından fazlasını İmam Hatip ve Meslek Liselerinden seçtiğini görüyoruz. Bu nedenle ortaöğretime geçen öğrencilerin ancak yüzde 7’si gerçek anlamda nitelikli eğitim veren okullara yerleşebilecek.

Dolayısıyla bugün artık sınava girmiş olmak da nitelikli bir eğitim almanın garantisi değil. yüzde 10’luk dilimdeki Türkiye’nin en başarılı öğrencileri bile, yıllarca verdikleri emek yok sayılarak İmam Hatip ve Meslek Liselerine yönlendiriliyor ve bilimsel eğitim alma hakları ellerinden alınıyor.

Bol imam hatip

Öğrencilerin yaklaşık yüzde 90’ı ise ikamet adresleri esas alınarak Anadolu, İmam Hatip ve Meslek Liselerine yerleştirilecekler. Bir öğrenci ilk üçü kendi ikamet bölgesinden olmak üzere, üç çember içinden en fazla beş tercih yapabiliyor. Ayrıca aynı okul türünden en fazla üç tercih yapma hakkı var. Bu durumun yarattığı sonuçlar:

• Öğrenciler ilk üç tercihlerini kendi kayıt bölgelerinden yapmak zorunda. Ancak Anadolu’nun birçok yerinde, hatta büyükşehirlerde bile Anadolu Lisesinin bulunmadığı yüzlerce ilçe var. Dolayısıyla öğrenciler başka seçenek olmadığı için İmam Hatip ya da Meslek Lisesi tercih etmek zorunda kalacak.

• Bir öğrenci aynı okul türünden en fazla üç tercih yapabiliyor. Aksi durumda tercihleri sistem tarafından reddediliyor. Bu nedenle öğrenciler açıkta kalmamak için yine zorunlu olarak İmam Hatip ya da Meslek Lisesi seçmek durumunda kalacak.

• Geçen yıl yaşandığı üzere, Anadolu Liselerine yoğun talep olacak ve bir yığılma yaşanacak. Yıllardır tekli eğitime geçme vaadi veren MEB, çözümü yine bu okulları ikili eğitime dönüştürmekte bulacak.

***

Sistemin yarattığı tablo

• Öğrencilerin çok büyük kısmı istemediği bir okul türüne gitmek zorunda kalıyor. Öğrenci ve velilerin nitelikli-bilimsel eğitim talebine karşın MEB, özellikle yoksul çocukları İmam Hatip ve Meslek Liselerine mahkûm ediyor.

• Evinin yakınında nitelikli-bilimsel eğitime ulaşamayan, İmam Hatip ya da Meslek Lisesine gitmek istemeyen, özel okul için de bütçe ayıramayan öğrenciler ise zorunlu olarak Açık Liseye kayıt yaptırmak zorunda kalıyor. Açık Liseye kayıtlı olan yaklaşık 1,5 milyon öğrenci, en temel hakları olan kamusal örgün eğitimin dışına itilip, ucuz iş gücüne katılıyor.

• Bu sınav ve yerleştirme sisteminin öğrencileri İmam Hatipler ile Meslek Liseleri arasına sıkıştırması, en çok özel okul piyasasını güçlendiriyor. Sadece ekonomik koşulları uygun aileler değil, orta ve alt sınıflar da kredi borçlanmasıyla bütçelerine uygun özel okul arayışına giriyorlar. 2018 yılı itibariyle özel lise sayısının devlet okullarına oranının yüzde 45,6’ya yükselmesi bu tabloyu özetliyor.

Eğitimde yaşanan her şey gibi ortaöğretime geçiş sistemi de liberal İslamcı politik inşanın bir parçası olarak kullanılıyor. Çocuklarımızı hem dinsel sömürünün hem de piyasa sömürüsünün hedefi haline getiren bu sistem, çocuklarımızın umutlarını çalmaya devam ediyor.

***

HAFTANIN ÖNERİLERİ

Kitap: Paulo Freire Diyaloğun Pedagojisine Giden Yol- Paolo Vittoria (Kalkedon Yayınları)

Dr. Paolo Vittoria, kitabında eleştirel pedagoji akımının ortaya çıkışındaki en önemli isimlerden biri olan Paulo Freire’nin düşünce sistemini gözler önüne seriyor. Freire’nin Brezilya’daki okur-yazarlık ve halk eğitimi deneyimlerini ve 20. yüzyılın en etkili eğitim akımlarından biri olarak eleştirel pedagojinin gelişimini merak edenler eğitimciler için oldukça önemli bir kaynak.

Film: Öğretmen (1988)

3 Temmuz 2000 yılında aramızdan ayrılan Kemal Sunal’ın başrolünde bir öğretmen olarak yer aldığı Öğretmen filmi döneminin ekonomik, sosyal ve politik koşullarını bir öğretmenin gözünden anlatıyor. Köyünden İstanbul’a göç eden Hüsnü öğretmen ve geçim sıkıntısının hayatını getirdiği noktanın işlendiği film günümüze de ışık tutuyor. Yönetmenliğini Kartal Tibet’in; senaryosunu İhsan Yüce’nin üstlendiği filmde Cahit Berkay’ın unutulmaz besteleri karşımıza çıkmakta.

***

• MEB, “Mesleği Ustasından Emeği Hayattan Öğrenen Çocuklar” projesiyle öğrencilerin yaz tatilini çıraklık yaparak geçirebileceğini “müjdeledi”. (01.07.2019)

• MEB, eğitime bütçe dışı finansman sağlanması amacıyla okulların isimlerini satışa çıkardı. (02.07.2019)

• Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın verilerine göre geçen yıl devlet yurduna başvuran öğrencilerin 45.300’ü açıkta kaldı. (03.07.2019)

• Yerli PISA olarak bilinen ABİDE analizlerine göre, 4. ve 8. sınıf seviyesindeki öğrencilerin Matematik, Türkçe, Sosyal Bilgiler ve Fen Bilimleri testlerinde başarı düzeylerinin çok yetersiz olduğu görüldü. (04.07.2019)

• Aladağ’da Süleymancılar’a ait tarikat yurdunda çıkan ve 11’i öğrenci 12 kişinin yaşamını yitirdiği yangınla ilgili karar duruşmasında tüm yurt yöneticilerine ceza verildi. Kamu görevlilerine verilen cezalar aileler tarafından yetersiz bulundu. (04.07.2019)

• AKP Genel Başkanı Erdoğan bir kez daha karma eğitimi hedef alarak, cinsiyet eşitsizliğinde dünyada 110. sırada yer alan Japonya’yı örnek gösterip Kadın Üniversitelerini gündeme getirdi. (04.07.2019)

• Genç işsizliğin yüzde 26,1’e yükseldiği ülkemizde, son 10 yılda öğrenim kredisi borcunu ödeyemeyen öğrencilerin sayısı 5 milyona ulaştı. (06.07.2019)