Libya’da siyasi çözüm arayışları sürerken tansiyon yeniden yükseliyor. Ankara’nın tezkere süresini 18 ay uzatması gerilimi tırmandırdı. Uzmanlar, Ankara’nın bölgede asker bulundurmaya devam etmesinin ateşkesi tehlikeye atacağını ve Türkiye’yi bölgede daha da yalnızlaştıracağını vurguluyor.

Libya’da Türkiye için kritik süreç: Ankara yalnızlaşıyor

Mehmet Emin Kurnaz

Uluslararası aktörlerin çatışma alanı konumunda bulunan Libya’da siyasi çözüm arayışları devam ederken tansiyon yeniden yükseliyor. Ankara’nın Libya’da asker bulundurma süresini 18 ay daha uzatmasına karşı çıkan Trablus merkezli Hafter güçlerinin, ülkedeki Türk askerlerine karşı savaşa hazır olduklarını ilan etmesi gerilimi artırdı. Bölgede temaslarda bulunan Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın Hafter ve destekçilerini ‘meşru hedef olarak göreceğiz’ açıklaması ise önümüzdeki süreçte gerilimin daha da tırmanacağına işaret ediyor.

Tezkere süresinin uzatılması Türkiye’yi bölgedeki barış ve çözüm sürecini bozmaya çalışan ülke konumuna getirirken Ankara, Libya’da müzakere ve çözüm masasından giderek dışlanıyor. Libya medyasına yansıyan haberlerde tarafların yoğun bir askeri hareketlilik sergilediği de dile getiriliyor.

Bölgedeki gelişmeleri BirGün’e değerlendiren uzmanlar Ankara’nın Cenevre anlaşmasına rağmen bölgede asker bulundurmaya devam etmesinin ateşkesi tehlikeye atacağını ve Türkiye’yi bölgede daha da yalnız bırakacağını vurguluyor.

Mısır temas sağladı kritik süreç başladı

Uluslararası İlişkiler Uzmanı: Aydın Sezer: “23 Ekim 2020’de Cenevre’de bir ateşkes imzalandı. Bu imzalanan ateşkes antlaşması uyarınca ülke içerisinde savaşan tüm yabancı savaşçıların askeri unsurların, paralı askerlerin üç ay içerisinde Libya'yı terk etmeleri gerekiyor. Dolayısıyla bu anlaşmanın öngördüğü üç aylık süre 23 Ocak’ta sona eriyor. Bu sürenin dolmasına bir ay kala TBMM tezkereyi 18 ay uzatınca savaşan taraflar ve müdahil olan dış güçler Türkiye’nin çekilmeyeceğini düşünmeye başladı. Hafter de açıkça meydan okudu. Ziyaret ise meydan okumaya cevap niteliğindeydi. Öte yandan bu anlaşmadan sonra Mısır Libya’daki savaşan taraflarla temas sağladı. Mısır zaten Hafter’le düzenli olarak görüşüyordu. Mısır heyeti önceki gün ilk kez Trablus’a gitti. Mısır tarafı 3 aylık süre içerisinde yabancı askerlerin çekilmesi konusundaki hassasiyetini belirtti.”

“Türkiye Libya’da prensip olarak barıştan yana olduğunu Cenevre anlaşmasıyla gösterdi. Libya’da 23 Ocak’tan sonra asker bulundurmamızı açıklamak oldukça güç olacak. Diğer ülkelerin askerleri çekilmediyse Türkiye’nin çekilmesini kimse talep edemez. Ama herkes çekilip Türkiye kalmaya devam ederse bu da ateşkesi tehlikeye atar ve Libya konusunu sorunlu hale getirir. Libya’da önümüzdeki bir aylık süre çok kritik. Ben diğer ülkelerin de tepki vereceğini düşünüyorum. Türkiye ve Libya açısından kritik bir süreç başladı.”

Çatışma bitince durum değişiyor

Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Berk Esen ise şunları söyledi: “Türkiye iç savaşın dinmeye başladığı anlaşma ortamının ortaya çıktığı durumda da sürecin dışında kalmak istemiyor, Türkiye bölgede bir şekilde savaşıyor ancak anlaşmaya gelince masa dışı kalmış hissediyor. Açıkçası Libya’da çatışma ortamı devam ettiği sürece Türkiye bölgedeki varlığını ve siyasetini sürdürecek. Ancak çatışma bitince zorlanacaktır. Ekonomik ve siyasi ilişkiler var ama derin değil. Dolayısıyla da çatışma ortamı bitince durum değişir. ABD’de Biden iktidara geldikten sonra ABD ve Avrupa Birliği ile müzakere aranacaktır. Zaten yaptırım kararı var. Bu nedenle Türkiye anlaşma kapısı yakalarsa Libya’da geri adım atabilir. Öte yandan anlaşma olmadığı sürece geri çekilmek istemeyecektir.”

Herkes açısından dengeler değişti

Kadir Has Üniversitesi Öğretim Görevlisi Soli Özel ise şu görüşleri aktardı: "Türkiye başladığı işi bitirmeden bölgeden çıkmak istemiyordur. Dolayısıyla Meclis de onayını verdi. Bu son dakika çıkışları da biraz Amerika’daki devir teslime bağlı sanıyorum. Herkes açısından dengeleri değişirdi. Türkiye mümkün olan kendince gördüğü en güçlü pozisyonla yapılan müzakerelere katılmaya çalışıyor. Hafter dolayısıyla ‘sizi vuracağız’ diyecektir. Türkiye’de ‘dokunun da görün’ cevabı veriyor.”

***

Bölgedeki taraflar

Trablus merkezli Hafter’in arkasında Rusya, Mısır, BAE, Suudi Arabistan, Sudan gibi ülkelerin olduğu silah ve milis desteği verdikleri biliniyor. Bölgede Ulusal Mutabakat Hükemeti (UMH) ise Türkiye ve Katar tarafından destekleniyor.

***

Az gelişmiş ülkelerin hamisi!

Küresel Umut Festivali kapsamında yapılan "2030 Yolu Sürdürülebilirlik Webinarı”na görüntülü olarak katılan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye'nin uluslararası platformlarda en az gelişmiş ülkeleri desteklediğini savundu. Çavuşoğlu, "Türkiye, en az gelişmiş ülkelerin hamisi konumunu sürdürüyor" iddiasında bulundu.