Listhaug’a karşı oluşan tepki, göçmen düşmanlığının, ırkçılığın, sağ tandanslı tarih anlatısının artık Norveç’te ve tepki görmeye başladığını gösterdi. Norveçli Trump olarak da adlandırılan bir figürün, ülkedeki sol kamuoyunun baskısıyla siyaset sahnesinden neredeyse silinmesi Norveç, İskandinavya ve daha genel olarak Avrupa solu için ciddi bir umut ışığı olarak değerlendirilebilir

Listaug'un düşüşü: Avrupa solu için bir umut

Furkan Üstünbaş

"Norveçli Trump olarak da adlandırılan bir figürün, ülkedeki sol kamuoyunun baskısıyla siyaset sahnesinden neredeyse silinmesi Norveç, İskandinavya ve daha genel olarak Avrupa solu için ciddi bir umut ışığı olarak değerlendirilebilir."
Norveç’te koalisyonun küçük ortağı olan göçmen karşıtı sağ partinin (İlerleme Partisi) en öne çıkan figürlerinden olan Sylvi Listhaug, geçtiğimiz günlerde, Facebook’ta yaptığı göçmen düşmanı bir paylaşımdan ötürü, geçen seçimde parlamentoda temsil hakkı kazanan Kızıl Parti başta olmak üzere birçok kesimden oldukça yüksek dozda tepkiler aldı.

Kamuoyunda Listhaug’a yönelik tepkiler yükselirken, parlamentoda da muhalefetin Listhaug istifa etmediği takdirde güven oylaması isteyeceği hamlesi üzerine, Listhaug istifa etmek zorunda kaldı. Listhaug, istifa ederken, istifa etmekteki amacının ‘’hükümetin düşmesini ve olası bir İşçi Partisi iktidarını engellemek’’ olduğunu söylese de, ülkede göçmen karşıtlığı ve ırkçılık deyince akla gelen ilk figürün, büyük oranda sol tarafında başı çekilen bir kampanya sonucunda istifa etmesi, Avrupa’da ve özellikle de İskandinavya’da yükselen göçmen karşıtlığına ve sağa karşı, sol adına bir umut ışığı oldu.

Listhaug’un Norveç’teki yükselişi, ülkedeki sağın yükselişi ile paralel seyrediyordu. 2006’da Oslo’da şehir meclisi üyesi olan Listhaug daha sonra 2013’te tarım ve gıda bakanı olarak hükümette görev almaya başladı. 2010’da Norveç’in tarım ve gıda sistemini komünist sistemi andırdığı gerekçesiyle eleştirmiş olması, ülkedeki sol kesimin bu duruma tepki göstermesine neden olmuştu. Lystaug’un yükselişi burada da bitmedi. Ülkede göçmen karşıtı beyanları en çok veren ve adeta göçmen karşıtlığının ülkedeki temsilcisi olan Listhtaug, sağ koalisyon tarafından 2015 yılının Aralık ayında, yeni kurulan Göç ve Bütünleşme Bakanlığı’na atandı. Ilımlı bir politika izleyeceğini iddia eden hükümetin, Göç Bakanlığı’na, ülkedeki göçmen karşıtlığının en yüksek sesini ataması Norveç’te şok etkisi yaratmıştı.

Geçtiğimiz yılın Eylül ayında yapılan seçimlerden ise yine sağ bir koalisyon hükümeti çıktı ve sağın yükselen ismi Listhaug bu kez Adalet, Kamusal Güvenlik ve Göç Bakanlığı’na atandı. Aynı seçimlerde, ilk defa mecliste temsil hakkı kazanan Kızıl Parti (RODT) Listhaug’u ofisten dışarı atacağının sözünü verdi.

Sol gücünü gösterdi
Listhaug’un yükselişi sağın yükselişi ile paralel seyrederken, Listhaug’un sonunu başlatan gelişme 9 Mart’ta yaşandı. 9 Mart tarihinde Litsthaug, kişisel Facebook profilinde, yüzleri kar maskeli, kamuflaj giymiş ve silahlı bir grubun fotoğrafını paylaşıp üzerine ‘’İşçi Partisi’ne göre teröristlerin hakları, ulusun güvenliğinden daha önemli’’ notunu yazdı. Bu gönderi İşçi Partisi destekçileri ve ülkedeki tüm sol kamuoyunun çok büyük tepkisini çekti. Zira 2011 yılında, İşçi Partisi üyeleri, Norveç tarihinin en büyük terörist saldırısına maruz kalmış ve Listhaug’un da mensubu olduğu İlerleme Partisi’ne 10 yıldır üye olan aşırı sağcı Anders Breivik, 77 insanı katletmişti. Listhaug’un bu gönderiyi paylaştığı günün, 2011 Norveç saldırılarını katil Anders Breivik’in gözünden anlatan bir yapımın vizyona girdiği güne denk gelmesi de kamuoyunda tepki yarattı. Kamuoyunda Listhaug’un bu paylaşımına tepkiler o kadar arttı ki yine sağ kanattan bir parti olan Hristiyan Demokratlar bile Listhaug’a özür dileme çağrısı yapmak zorunda kaldı. Listhaug’a dört kez özür dilemesi için fırsat verilse de Listhaug özür dilemedi. Bu noktadan sonra, mecliste ilk defa temsil hakkı kazanan Kızıl Parti, istifa ve özür gelmediği için hükümete karşı güvenoyu çağrısı yaptı ve Yeşiller, İşçi Partisi, Sosyalist Sol bu çağrıyı desteklediğini açıkladı. Bu noktadan sonra gereken tek şey, koalisyon ortağı bir diğer sağ parti olan Hıristiyan Demokratları da güvenoyunu desteklemek zorunda bırakmaktı. Eğer güven oylaması yapılırsa, Norveç’teki teamüllere göre, azınlık hükümeti istifa etmek zorundaydı. Hristiyan Demokratlar, Başbakana’, Listhaug’u görevden alma çağrısı yapsa da Başbakan böyle bir yaptırım uygulayamayacağını söyleyerek üstü kapalı bir şekilde Listhaug’u istifaya davet etti. Ertesi gün (20 Mayıs) ise Listhaug istifasını açıkladı. İstifasını açıklarken göz önüne aldığı konunun, hükümetin düşme tehlikesi ve sonrasında oluşacak olası bir sol iktidar olduğunu söyleyen Listhaug’un yıllardır süren yükselişi son buldu ve yıllardır elinde tuttuğu bakanlık pozisyonunu kaybetti ve parlamentonun sıradan bir üyesi haline geldi.

Uzun zaman sonra solun zaferi
Ülkede yıllardır yükselen radikal sağın ve göçmen karşıtlığının sembol ismi Listhaug, büyük oranda sol tarafından başı çekilen bir kampanya sonucunda bakanlıktan ayrıldı ve böylece sağın kahramanı haline gelmiş figürün yükselişi kesildi. Listhaug’un bakanlığı kaybetmesi, medyada daha az yer alması ve dolayısıyla göçmen karşıtlığının ve felaket tellallığının ülkede daha az duyulması anlamına geliyor. Ayrıca ülkeyi vatanseverler (göçmen karşıtları) ve teröristler olarak bölme çabasının en büyük figürü elinde bulundurduğu gücü büyük oranda kaybetti. Fakat en önemlisi, kamuoyunda Listhaug’a karşı oluşan tepki, göçmen düşmanlığının, ırkçılığın, sağ tandanslı tarih anlatısının artık Norveç’te ve tepki görmeye başladığını gösterdi. Norveçli Trump olarak da adlandırılan bir figürün, ülkedeki sol kamuoyunun baskısıyla siyaset sahnesinden neredeyse silinmesi Norveç, İskandinavya ve daha genel olarak Avrupa solu için ciddi bir umut ışığı olarak değerlendirilebilir.

Kaynak: r-komplex.org